Teklif

929 54 20
                                    

multimedyamız Ela :D

Bu gece yaşadığım felaketleri mümkünse hatırlamak bile istemiyorum. Bora'yı kaybettiğimi sanmıştım. Ve tanıdık bir hisle dolmuştum.

Henüz 9-10 yaşlarındaydım. Kardeşimi parka götürmüştüm. Onu o kadar çok seviyordum ki. Birlikte ne kadar vakit geçirdiğimizi hesaplayamazdım. Hesaplamak istemezdim. Canının dondurma çektiğini söylemişti. Beraber dondurmacıya gittik. Ve bir anlık boş bulunduğumda Lara yanımda yoktu. Sağa sola bakınmaya başlamıştım. O benim kardeşimdi ve onu canımdan çok seviyordum. Henüz 5 yaşında bir kız nereye gidebilir ki?

Başım dönmeye başlamıştı. Acı bir fren sesiyle elimdeki dondurmaları yere fırlattım. Başımı caddeye çevirdiğimde başının etrafında kırmızı bir gölde yatan Lara'yı gördüm.

Gerisini hatırlamak istemiyordum. Ailem beni suçlamamıştı. Ama bakışlarında bir farklılık vardı sanki. Benimse psikolojim bozulmuştu. Uzun bir süre psikolojik destek aldım. O olayı mümkün olduğunca unutmaya çalıştım. Ama elbette unutmak mümkün değil. Bu nedenle en azından dışarıdan öyle görünmeye çalıştım. Ve herkes de buna kandı.

Zihnimin en gerisine itelenen bu duygular bu gece Bora'nın kaza yaptığı haberiyle gün yüzüne çıkmıştı. Değer verdiğim insanlarda bu duyguyu yaşamam haksızlıktı. Bu haberi aldığımız sırada Caner görünmüştü kapıdan. Beni titrer halde bulunca teselli etmeye çalıştı.

Ona ne söyledim bilmiyorum ama büyük ihtimal hep Bora'dan bahsetmişimdir. Sena ve Tuna sözü edilen hastaneye koştular. Sonsuzluk kadar uzun gelen bir süreden sonra Tuna beni aradı. Ve ölen kişinin Bora olmadığını söyledi. Caner hala yanımdaydı. O olmasa ne halde olurdum bilmiyorum. Caner'e bu haberi verdiğimde "Sana onu bulup getireceğim. Lütfen artık ağlama."dedi. ve çıktı.

(...)

Yaklaşıp gözünden inen yaşı yanağında yakalayıp öptüm. Onu kaybetmek istemiyordum. Bu hareketime karşılık sıkı sıkı sarıldı bana. Dayanamayıp tekrar ağlamaya başladım. Kollarımı ona dolayıp hıçkırıklara boğuldum.

"Şşşt. Tamam, geçti." Sesi rahatlatıcıydı. Ama bu saate kadar neredeydi.

"Ner-er-deydi-in?"nefesim hala düzensizdi ve doğru düzgün konuşamıyordum.

"Çok önemsiz bir yerdeydim. Unutalım olur mu? Artık buradayım. Geçti."

Beni tekrar kendine çekti. Ve dört kişi kalacağımız odaya gittik.

(...)

Öğlene doğru da ilk biz uyanmıştık. Sena bana sus işareti yaptı ve telefonun kamerasını açarak çekyata doğru ilerledi. Ne çekeceğini görmek için doğruldum.

Tuna, Bora'nın kollarının arasındaydı. Ve bir bacağını Bora'nın üstüne atmıştı. Gülmemek için dudağımı dişledim. Ve bir flaş patladı.

"Kahretsin flaş!" Sena sessiz bir küfür savurdu. Ama artık çok geçti. Bizimkiler uyanmıştı. Bora şaşkınlıkla kollarını arasındaki Tuna'ya baktı.Tuna da kafasını çevirince Bora'yı gördü ve ikisi de aynı anda dişerinin arasından "Kalk üzerimden!" diye tısladı. Ve biz de tuttuğumuz kahkahamızı serbest bıraktık.

CORDELIA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin