S.N. - 15.BÖLÜM : "SÜRPRİZ"

1.3K 209 11
                                    

Savaş odanın içinde, eli arkasında bağlanmış bir şekilde gezerken Korkut abi, Asya ablayı kendine çekmiş çevreye bakıyordu. Ona diktiğim gözlerimi fark ettiğinde endişeli bakışlarını bana çevirdi ve soğuk bir şekilde gülümsedi.

"Dışarıda bir sürü oda var, yani bu odadan çıksak bile asıl çıkışı bulma ihtimalimiz çok düşük." dedi Savaş duraksayarak.

Cevap vermek, umut olmak istedim. Ama şu an dolaylı bir şekilde de olsa burada olma sebebimizin ben olması bana ağzımı açma cesareti vermiyordu. Bu insanlar bana bir şey demezlerdi, biliyordum ama yine de kendimi suçlu hissediyordum.

Yere diktiğim bakışlarımı Savaş'a çevirdiğimde Korkut abiyle birbirlerine baktıklarını fark ettim.

"Benim düşündüğüm şeyi düşünüyorsun değil mi?"

"Ondan başka seçeneğimiz yok."

Gözlerim ikisi arasında mekik çekerken Asya abla endişeyle "Neyden söz ediyorsunuz?" dedi. Bu iki adamdan normal bir fikir çıkmayacağını adımız kadar iyi biliyorduk.

Cevap vermediler.

"Buradan önce kim çıkmayı becerirse polisi arayacak."

Şaşkın bir şekilde "Bölünecek miyiz?" dediğimde Savaş elimi tuttu.

"Bundan başka şansımız yok."

"O zaman önce kapıdaki adamları halletmemiz gerek."

"O en kolayı, Asya şu köşeye gidin ve bağırmaya başlayın."

Planları o kadar hızlı belirliyorlardı ki yetişmek imkânsız gibi bir şeydi. Sadece bize söyledikleri şeyi çaresizce yapıyorduk ve her ne hikmetse her seferinde başarılı oluyorlardı.

Sırt sırta vererek yere yapıştırdıkları 4 adamın yığılışını izlerken Savaş bileğimden tutarak koşmaya başladı. Korkut abi de Asya ablayı peşinden sürüklüyordu.

Onlar önde, biz arkalarında koşarken bu yıkık araziye benzer yerde yola ikiye bölünerek devam ettik. Şu an nereye koştuğumuzu ya da önümüze ne çıkacağını bilmiyorduk. Ama yine de elimizdeki en küçük şansı bile değerlendirmek için oradan oraya sürükleniyorduk.

"Bulduk." dedi Savaş beni arkasından sürüklemeyi bıraktığında. "Çıkışı bulduk."

18 yıldır yaşadığım özgürlüğü ilk defa her zerremde hissederken yorgunluğumu unuttum ve kapıya daha hızlı koşmaya başladım.

Kapı kilitli olduğu için çok uğraşsak da sonunda Savaş kapıyı kırdı ve büyük deponun çevresinde arabayı aramaya başladı. Her adımımıza defalarca kez dikkat ediyor, göz kontağımıza yeni girmiş arabaya sakince yaklaşıyorduk.

"Kimse yok." dedi Savaş sessizce arabanın kapısını açtığında. Ardından hemen ön koltukta duran telefonunu eline aldı ve küfür etti.

"Ne?" dedim telefona bakarak. "Ne oldu?"

"Dağın tepesinde olduğumuz için çekmiyor. Bin arabaya, uzaklaşalım biraz buradan, belki çeker."

Hızla arabaya bindiğimde Savaş şebekeyi kontrol etmem için telefonu dizime attı ve arabayı sürmeye başladı. Çevremiz o kadar tenhaydı ki sessizce kurtarılmayı beklediğimize şükreder olmuştum.

"Nasıl buldunuz bizi?" dedim gözümü bir an bile telefon ekranından ayırmayarak.

"Asya'nın GPS programından-"

Konuşmasına devam ederken telefonun sinyalinin geldiğini fark ettim ve heyecanla "Dur." diye bağırdım. "Sinyal geldi."

Savaş heyecanla arabayı durduğunda elimdeki telefonu alarak tek hamlede polisi aradı.

SEVGİ NOTALARIWhere stories live. Discover now