S.N. - 11.BÖLÜM: "GEÇMİŞ"

2.1K 397 57
                                    


İçine düştüğüm boşluk ürpermeme sebep olurken ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde kendimi ondan uzaklaştırdım. Belki de Savaş sinirle arkasını dönmeden önce biraz daha gözlerime baksaydı, gerçekte ne hissettiğimi görebilirdi. Yapamadı. Devamını görmeye cesareti yoktu çünkü.

"Ne oldu?"

Donmuş gibi Savaş'ın az evvel durduğu yere bakarken hemen karşımda duran ve bütün ilgisinin tek odağı olduğum Kuzey'e döndüm.

"Üşüdüm sanırım."

Birbirine doladığım ellerimi inandırıcı olsun diye kollarıma sürterken Kuzey tek hamlede çıkarttığı hırkasını utangaç bir tavırla omuzlarıma attı. Gülümsememek için kendisini sıkıyordu.

"Arabaya gitsem iyi olur, okulda görüşürüz."

İtiraz etmek ister gibi ağzını açtığında cevap beklemeden yanından uzaklaştım ve Savaş'ın arabasına bindim. Hocalardan biri okulda indiği için Begüm, Alperen'in arabasına geçebilmişti ama hala Savaş'ın arabası dışında benim binebileceğim bir yer yoktu.

Savaş hızla arabayı sürmeye başladığında ilk istikamet Gizemlerin evi olmuştu. Arabada sadece üçümüz vardık ve ortamdan her an patlayabilecek bir barut kokusu yükseliyordu. Sanırım bu yüzdendi arabayı hızlı sürmesi de.

Savaş'ın plakasını sanki siteden biriymiş gibi hızla tanıyan bir sistemi geçerek siteye girdiğimiz de yüzüm düştü. Gizem de bunu farkındaydı. Bu yüzden de memnun bir şekilde gülümsüyordu. Araba durduğunda da bu gülümsemeyi devam ettirdi ve Savaş'ı yanağından öptü.

Olan onca şeyden sonra hala bunu yapması alt dudağımı sıkıca ısırmama sebep olmuştu. Bakışlarım yere kayarken ayakkabılarımı birbirine sürtmeye başladım.

Arabadan inip evine girmeden hemen önce "Görüşürüz." dedi. Beni görmezden geldiği için sadece Savaş'a ithaf ettiğini biliyordum, üzerime de alınmamıştım zaten.

"Neydi şimdi bu, misilleme falan mı?" dedim sesli düşündüğümü sonradan fark ederek. Yine de sözümün arkasındaydım ve üstünü kapatmaya çalışmadım.

Bir şeyler diyebilmek için önce benim konuşmamı beklermiş gibi ağzımı açmama sevindi. Kendini ifade etmeye, problemleri konuşarak halletmeye fazlasıyla değer veren biri olduğundandı belki de bu.

"Öne otursana." dedi cebinden çıkardığı sigarasını yakarak. Öylesine çok ve arka arkaya içmesi artık beni de rahatsız etmeye başlamıştı.

"Çok içiyorsun." dedim umursamaz bir tavırla.

"Yanıma gel."

"Bir gün akciğer kanseri olup öleceksin."

Bu zıtlaşmanın eve gidene kadar süreceğini düşünsem de ölüm kelimesi onu sessizleştirmişti. Bunun üzerine diyecek bir şeyi yoktu. Zaten onun uzun zamandır istediği de buydu. Bakışlarını aynaya kaldırarak "Umarım." anlamında bir bakış attı.

Geçmişinde her ne olduysa bir tek o arkada kalmış, kenara atılmış gibiydi. Bu da onun hayatla ölüm arasındaki o ince çizgisine zarar vermişti. Korkak bir cambazın ipin üstünde yürümeye çalışması gibiydi onun hayatla verdiği mücadele. Benimkisi gibiydi aslında, yenik bir savaştı. Ama bir fakla, evlat edinilip yeniden yarı yolda bırakılmış benim bile zarar görmeyen o çizgim, onda paramparça bir haldeydi.

Arka koltuktan kalkarak ön tarafa geçtiğimde "Neden?" dedim. "Neden bu hayattan bu kadar kopuksun?"

Umursamaz görünmeye çalışıyordu ama nefes almakta zorlandığı zar zor kalkıp inen göğsünden belliydi. Alnındaki damar da kuvvetlice seğiriyordu zaten.

SEVGİ NOTALARINơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ