S.N. - 2.BÖLÜM : 'İÇKİLER'

3.9K 696 267
                                    

Bu bölümü hikayeme ilk yorum yapan ktpsvr34'e ithaf ediyorum.

İyi Okumalar.

* * *

Bir gün tam karşınızdaki kapı açılır ve biri içeriye girer. İşte içeriye giren o kişiye çok dikkat edin. Çünkü o; sizin bütün hayatınızı değiştirebilir, hem de siz ne olduğunu anlamadan. Kendinizi, hayatınızı onunla ortak yaşarken bulursunuz. Yetmezmiş gibi bu kişi bir de sizi kendi hikayenizde başrol yapar ve sonra ortadan kaybolur. Olansa sadece size olur; acısıyla, gözyaşıyla, hayal kırıklığıyla... Bir bebeğin yürümeyi öğrenmesi gibi düşe kalka kendi hikayenize ulaşmaya çalışırsınız yeniden ve yeniden.

''Ben görevli olmak istiyorum''

Hissetmiştim, açılan bu kapı benim bütün hayatımı değiştirecekti. Bunu o çocuğun bana attığı ilk bakışta hissetmiştim.

Keşke... Keşke bazen insan gelecekten bir şeyler görebilseydi.

Bakışlarımı Alperen'e çevirdiğimde itiraz etmemem için kafasını sallayarak susmamı işaret etti.

''Emin misin Savaş? Bu senin sıkılıp yarıda bırakabileceğin bir şey değil.'' dedi öğretmen de en az benim kadar şaşkın bir ifadeyle.

Savaş dedikleri çocuk cevap verme gereği bile duymadan onlara bakmaya devam edince öğretmen kabul etmek zorunda kaldı. Yüz olarak yabancı olsa da isim olarak yabancı değildi bu çocuk. Sanki bizimkilerle daha önce onun hakkında konuşmuşum gibiydi

Ne yapmamız gerektiğiyle ilgili uzun uzun konuşulduktan sonra herkes kendi işine döndü. Artık salondaki kişi sayısı iki elin parmaklarını geçmiyordu.

Savaş bana yine göz ucuyla bakıp Alperen'in yanına gittiğinde benim gözlerim hala onun üzerindeydi.

''Kardeşim sen ne yapıyorsun? Hani bunu yapmak saçmalıktı?'' dedi Alperen kolunu Savaş'ın omzuna atarak.

Savaş uzun boylu, kumral, geniş omuzlu ve kaslı bir çocuktu. Gömleğinin yakaları kalkıktı ve üzerine geçirdiği bol, siyah hırkasıyla oldukça iyi görünüyordu.

Tepkisiz bir şekilde olayın akışını yakalamayı denerken, Savaş ve Alperen'in arasındaki ilişkiyi bilmediğim için bu duruma anlam veremiyordum. Onları izlemekle yetindim.

"Çocukluk arkadaşları.'' dedi Begüm yanıma iyice sokularak. Çekindiği bir şey olmasa da oldukça kısık bir şekilde konuşuyordu.

Savaş'a yeniden baktım. Yine göz göze geldik ve yine gözlerini kaçırdı. Bilerek yaptığı hissine kapılıyordum çünkü bana boş gözlerle bakmıyordu. Daha fazlası vardı onda, sebebini anlamasam da.

''Savaş Alaş Korkmaz'' dedi karşıma geçip elini uzatarak. Dikkat çektiğini farkına varmış ve toparlamak istiyormuş gibi bir hali vardı.

Ona karşılık vermeyi çok istedim ama düşünebildiğim tek şey ''Alaş'' ismi oldu. Aslında öyle bir isim olduğundan bile şüpheliydim.

Şaşkın bakışlarımı fark ettiğinde ''Anne ve babamın adının ilk iki harfi. Altay ve Aşina'' diye karşılık verdi. ''Alaş ismini pek kullanmıyorum.''

Aradığım cevabı bulmuştum. Gülümseyerek havada kalan elini sıktım.

'''Defne Demir.''

Temasta bulunduğumuz ilk anda donup kalmış gibi gözlerime derin derin baktı. Ona birini anımsatmış gibiydim, gözlerini dolduracak kadar değer verdiği birini.

"İyi misin?"

Rahatsız olmaması için sadece onun duyacağı bir şekilde söylemiştim bunu. Yine de rahatsız olarak elini hızla benden çekti ve uzaklaştı. Duymamış gibi davranıyordu.

SEVGİ NOTALARIМесто, где живут истории. Откройте их для себя