S.N. - 10.BÖLÜM : "YAĞMUR"

2.3K 436 45
                                    

Hani bazı filmler vardır ya, sonunu daha en başından tahmin edebilirsiniz. Sanırım Savaş'la aramızdaki şeyde tam olarak buydu. Ben onun gözlerine her baktığım da Gizem'in aşkıyla yanıp tutuştuğunu görmüştüm. Yine de bir ihtimal dedim, bir ihtimal belki beni gerçekten seviyordur... Hataydı, yanılgıydı. Savaş Korkmaz, Defne Demir'i hiçbir zaman sevmemişti.

O bu ihtimali bana karşı Gizem'i savunduğu ilk anda öldürmüştü. Şimdi sıra bendeydi, sızlasa da kanatsa da bendeydi.

"Bitti." diye mırıldandım kendi kendime. Umuyordum ki bu dakikadan sonra öyle bir ihtimal kalmamıştı bende de.

Attığım her adımın kumlarda izini bırakmasını umursamayarak şezlonglardan birine oturdum.

Madem her şey bitmişti, neden canım hala bu kadar acıyordu? Neden nefes almakta böylesine güçlük çekiyordum? Gözlerim neden kızarmış, dudaklarım neden morarmaya başlamıştı?

Üşüdüğüm için kollarımı birbirine sardığımda titrediğimin farkındaydım. Ekim ayının sonundaydık ve şiddetli bir şekilde yağmur yağıyordu. Yetmezmiş gibi akrep ve yelkovan her yer değiştiğinde de sıcaklık azalıyordu.

Denizin en ucuna bakan gözlerim gittikçe bulanıklaşmaya başladı. Sanki ben ve oturduğum şezlong hariç her şey dönüyordu. Gözlerimi sıkıca kapattım. Dünya bile dönmesin istiyordum, olmadı.

Kaynayan midem beni tek büklüm ettiğinde elimi boğazıma koydum. İşte tam da o an yer ayaklarımın altından kaymıştı sanki. Gözlerim kapandı ve başım sertçe şezlonga çarptı. Sonrasında ne olduğunu hatırlamıyordum ama gözlerim yeniden açıldığında yatağımda uzanıyordum.

Sanki yastığıma yapışmış olan başımı yavaşça kaldırdım ve çevreye baktım. Oda da kimse yoktu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken hemen yanı başımda duran su dolu kaseyi ve havluyu fark ettim. Sanırım Begüm beni bulmuştu.

Doğrulmaya çalışarak ayak ucumdaki battaniyeye uzandığımda Savaş "Şşşh" diyerek yanıma geldi ve almamı engelledi.

"O soğukta neden orada yattın?" dedi beni kaldırmaya çalışarak. Öfkeliydi. "Bana kızgınsan beni cezalandır, kendini değil."

Güçsüz kollarımla ondan kurtulmaya çalışırken "Bırak beni." dedim. Çırpınmam ona etki etmemişti bile.

"Alperen ve Begüm ilaç almak için şehre indiler. Senin de soğuk bir duşa girmen gerek."

Pes etmeden beni yataktan kaldırmaya çalışmaya devam ediyordu. Ses tonunu da az evvelkine göre daha da yumuşatmıştı.

"Bıraksana!" dedim kalan son gücümü ona tokat atmakla harcayarak. Her zaman olduğu gibi hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu ve bu beni deli ediyordu. Her şeyi nasıl bu kadar çabuk unuturdu.

Savaş kanlanmış gözlerini kapattığında sinirle soludu. Ardından "Bu kadarı fazla." diyerek beni zorla kucağına aldı. Öylesine güçlüydü ki çırpınsam da kucağından inmeyi başaramamıştım.

Defalarca "Bırak." demeye devam ettim. Sesim öylesine cansız çıkıyordu ki kucağında olduğum halde duyduğundan emin bile değildim.

Banyoya geldiğimizde çoktan hazırladığı o buz gibi suyun içine beni attı. Soğuk su, sımsıcak bedenime işlediğinde bende istemsizce ağlamaya başlamıştım. Savaş'ın boynuna doladığım kollarımı açamadım. Sadece küvetten çıkmak istiyordum ve onu çekiştiriyordum.

"Sen hastasın ama benim canım yanıyor." dedi benim gibi sırılsıklam olmasını umursamadan.

Bu sözü üzerine daha fazla ağlamaya başladım. Açtığı yaraları kapatamadan başka yaralar açıyordu içimde. O da bunu biliyordu, zar zor bir nefes aldı. "Seni bu hale getiren her zerremden nefret ediyorum."

SEVGİ NOTALARIWhere stories live. Discover now