Düğün (part II)

Mulai dari awal
                                    

Gözleri kocaman olmuş bir şekilde bana döndü. "Sen ciddi misin?"

"Eğer elini rahatça her yerde tutabileceksem evet, bir an önce tanışmalıyım."dedim. Hadi bir an önce yapalım bitsin bu iş.

"Bora, Antalya'dan yeni geldim. Şimdi hemen annemin karşına geçip seni gösteremem."

"Ne yani bütün gece benden uzak mı duracaksın."dedim hayal kırıklığıyla. Aslında biraz rahatlamıştım. Yani pat diye bir anda tanışma fikri soğuk su atılmış hissi uyandırmıştı.

"Birazcık."dedi en tatlı haliyle. Bir ay boyunca yüzünü bile görmemiştim. Sanırım 2-3 saat elini tutmadan da durabilirdim değil mi? Umarım dururdum.

Ela önden bende arkasından insanların içine karıştık. Annemlerin olduğu masaya baktım. Ve İpek'le göz göze geldim. Lanet olsun! Hemen başımı çevirip Ela'nın arkasından gitmeye başladım.

(...)

Yaklaşık bir saat geçmişti. Caner sağ olsun -böyle diyeceğim hiç aklıma gelmezdi- ailelerden uzak bir masayı sırf biz gençler için ayırmıştı. Ela'nın yanına oturmuştum. Bu masanın gençlere ait olduğunu yeni fark eden yaşıtlarımız -İpek ve Emir dahil- buraya doğru geliyordu.

"Ela hadi kalkalım."

"Nereye?"

"Sana bir süprizim var."dedim kulağına doğru. Geri çekilip -fazla değil- yüzüne baktım. Gülümsedi. Yanakları kırmızılaştı. İpek keyfimizi kaçırmadan buradan çıkmamız gerekiyordu.

Ayağı kalktı bende hemen arkasından ayaklandım. Bu elbiseyle tek başına dolaşamazdı!

Alandan uzaklaşınca yine uzanıp elini tuttum. Parmaklarımı iyice eline sardım. Elleri elimin içinde kaybolmuştu.

Mekanın arka tarafını hazırlatmıştım. Oraya doğru ilerlemeye başladık.

"Nereye gidiyoruz?"

"Süpriz."

"Yaa Bora söyle."

"Hayır, zaten göreceksin birazdan."

"Peki.."

ELA'NIN AĞZINDAN:

Ama burası harikaydı. Bora'yı o kadar çok özlemiştim ki! Elbisemle uğraşması çok tatlıydı. Ama abartılacak kadar kısa değildi ki. Elim elinin içinde kaybolmuştu.

Her yer ufak mumlarla doluydu. Yerde iki tane minder vardı. Yanında da bir çift battaniye...

Bora'ya döndüm. "Seni çok özledim."dedim belli belirsiz.

"Ben daha çok özledim."dedi tek kaşını kaldırıp iyice yaklaştı. "Antalya'da bir yaramazlık yapmadın inşallah?"

Başımı yana yatırdım. "Kim? Ben? Yaramazlık? Ahaha, hiç yaparmıyım?"

Ellerini belime koydu. "Bilmiyorum artık. Eğer yaptıysan.."

"Yaptıysam..?"

Elleri belimi biraz sıktı. "Eğer yaptıysan, ve ben oraya gelirsem, o şehri yakarım."

"Hımm. Çok iddialı oldu."dedim ellerimi omuzuna yerleştirdim.

"Olabilir. Ama burada sensiz ne kadar darmadağın olduğumu bilmiyorsun. Resmen son bir ayı yaşamadım ben."

Kafamı göğsüne yasladım. Tam kalbinin üstüne.. Hayatımda duyduğum en rahatlatıcı sesti. Kafam sanki oraya aitmiş gibi tam uyuyordu.

"Bende son bir ayımı yaşayamadım Bora. Senden uzak kalınca anladım. Beraber geçirdiğimiz günlerin kıymetini hiç bilememişiz.. Emir'le İpek'le uğraşmışız.. Düşününce o kadar aptalca geliyor ki.."

CORDELIA Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang