when ı was your man

6.1K 196 49
                                    

  Come up to meet you
Seninle buluşmaya geldim
Tell you im sorry
Üzgün olduğumu söylemek için
You dont know how lovely you are
Ne kadar güzel olduğunu bilmiyorsun   

Şarkının sözleri beynimin içine doluyorken, onun az ilerimde dans eden bedenine bakmaya kıyamıyordum bile. Ona her baktığımda parçalara ayrıldığımı hissediyordum. Başlangıca dönüp her şeyi telafi etmek istiyordum ama bir şekilde her şey için çok geç olduğunu da biliyordum.

Çalan şarkının etkisinden çıkmayı başarıp, onun, güzel elbisesi içinde süzülen bedenine bakarken her zamankinden çok daha fazla pişmanlıkla doluydum. Yaptığım her şeyden, bizi bu hale getiren her şeyden pişmanlık duyuyordum. Onun mutluluğu için vazgeçemediğim her şey suratıma birer birer çarpıp nasıl bir adam olduğumu bana haykırdığında, elimde kaybedecek hiçbir şey yoktu. 

Aslında, önceden de kaybedecek çok fazla şeye sahip bir adam değildim ben, sadece o vardı, onu da yapabileceğimin en iyi şekliyle kaybetmiştim ve bu iki kelimeyi son bir kaç aydır çok fazla içimden geçirir olmuştum.

Hayat garipti.

Önceden, ona dokunup kokusunu içime çekebiliyorken, şimdi böylesine yabancılaşmak biraz boşlukta hissettiriyordu. Onun erkeği olduğum zamanlarda bana yaşattığı duyguların yerinde koca bir boşluk vardı şimdi. Nasıl gideceğini bilmiyordum. Bu boşluğu kapatabilecek bir kalp var mıydı? Hiçbir şeyi olmayan bir adama hayatını adayabilecek?

Olsa bile yapabilir miydim artık?

Onun bedeni yerine bir başkasınınkine dokunmayı, bir başkası için yaşamayı, her sabah onun gülümseyen güzel yüzü içinde olmayan, bir başkasıyla dolu bir evde yaşamayı. 

Hayatıma hep güzel şeyler getiren, beni hiçbir şeyken her şey yapan bu tapılası kadını nasıl silip atabilirdim üzerimden? Bir çaresi var mıydı? O bir başkasına eskiden bana baktığı gibi bakıyorken bu mümkün müydü? 

Ama olması gerekiyordu. Sonuna kadar bu acıyla devam edemezdim. Kalbimi söküp atma isteğime laf geçiremezsem, artık ona tutunamazsam ne anlamı kalırdı yaşamanın? 

 I had to find you
Seni bulmam gerekiyordu
Tell you i need you
Sana ihtiyacım olduğunu söylemem gerekiyordu
Tell you ill set you apart
Seni bir tarafa ayırmam gerekiyordu
Tell me your secrets
Bana sırlarını söylemen için
And ask me your questions
Ve bana sorularını sorman için   

Çok soru vardı, ama hiçbirinin bir cevabı yoktu. 

Özellik de o başını sevgilisinin omzuna yaslamış, en sevdiği şarkıya uygun bir ritimle dans ediyorken.  Ve ben, hiçbir şeyden eskisi kadar zevk alamıyorken.

İçtiğim sigaradan bile. Kaçıncı paket burada, böyle bitiyordu hiçbir fikrim yoktu. Sadece yakıyordum. Anılarımla birlikte tüm duygularımı o dumanın içine hapsettim ancak, dumanı boşluğa bırakır gibi öylece  bırakamadım.

Hiçbir zaman bu olmadı.

O, bunu nasıl yapmıştı merak ediyordum. Nasıl beni unutup devam edebilmişti. Hem de bir başkası ile. 

Nasıl bu kadar kolay olmuştu onun için? Hiç sevmemiş miydi beni? Uykuları kaçmamış mıydı? Ne halde olduğumu hiç düşünmemiş miydi yada... Bilmiyorum. Biraz imreniyorum belki de ama unutmak istemediğimin de farkındayım. Güzel ve mutlu günlerimizi hatırlamak bana huzur veriyordu aslında.

 Oh lets go back to the start
Haydi başlangıca dönelim
Running in circles
Daireler çiziyoruz,
Coming in tails
Kuyruğumuzu kovalıyoruz
Heads are a science apart
Düşüncelerimiz başka dünyalarda   

Hatta bazı takviyeler sayesinde o günlere dönebiliyorum bile. Bu iyi hissettiriyor. Onun olduğu bir dünyada hapsolmak istiyorum. Sadece onun olduğu, kimsenin onu benden alamayacağı yada benden asla vazgeçemeyeceği.

Onun erkeği olduğum zamanlarda yapmadığım her şeyi yapmak istiyorum.

Alelade bir gün sokakta yürürken elini tutmak, onu sevdiğimi söylemek, çiçekler almak ve şansım varken onunla daha çok vakit geçirmek.

Belki de onu kaçırmalıyım. Ama bu mümkün değildi.

Tanrım.. Bu ne kalabalıktı böyle? Neyi kutladıklarını bile bilmiyordum. Sadece bu devasa yalının çift kapılı balkonunda durmuş, bilmem kaçıncı paket ve sanırım-yerde boş duranlardan anladığım kadarıyla- üçüncü şişedeyken onun zarifçe süzülen bedenini inceliyorum.

Ama sarhoş değilim-bedenim bağışıklık kazanmış olmalı-, korkmamalıydı, bu güzel gecesini mahvetmeyecektim sadece, bu gecenin güzelliği karşısında içimde olan acı beni hissizleştiriyor.

Biraz kendimde değilim. Hepsi onun suçu. Beni daha fazla sevmeliydi. Şansımız varken.

Ahh, o kadar güzel ki. Tanrı da onu hak etmiyor olduğumu düşünüyor olmalıydı yoksa, bu kadar acı fazlaydı. Bu kadar acı benim gibi bir pislik için bile fazlaydı. 

Gözlerimi gökyüzünden ayırıp onlara çevirdiğimde kalbim biraz daha ezildi. Çünkü, birbirlerine bir şeyler mırıldanıp gülüyorlar ve bütün gözler onların üzerinde. Benim sevgilim bir başkasının kollarında, o adamın yerinde ben olmalıydım. Ona tüm sevgimi vermeliydim, bana muhtaç hissetmeliydi beni hiç bırakmamalıydı.

Hastalıklı mı düşünüyordum emin olamıyorum. Kafam acayip bulanık ama ben yinede onunla olan günlerimi, onun bir başkasıyla olan dansını izleyerek düşünüp, kendimi mutlu ediyorum.

En azından bunu hak ediyorum, değil mi?

 Nobody said it was easy
Kimse kolay olduğunu söylemedi
Its such a shame for us to part
Ayrılmamız ne kadar da kötü
Nobody said it was easy
Kimse kolay olduğunu söylemedi
No one ever said it would be this hard
Kimse bu kadar zor olacağını da söylemedi
Oh take me back to the start
Beni en başa geri götür   

MRb MRb MRb öncelikle hepiniz yeni hikayeme hoşgeldiniz kedksksdj değişik bir şeyler denemeye çalışacağım. Bundan sonraki bölümler flashback olacak ve tekrar bu bölüm başlığını gördüğünüzde ise final ile karşınızdayım demektir. 

Sizi seviorumm <33

TŞk TŞk TŞk

When I Was Your Man || z.mOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz