İşler Karışıyor

Start from the beginning
                                    

İpek lavabodan döndü. Üstünü başını düzeltmiş. Zaten fazla püskürtmemiştim. Keşke hepsini ona fışkırtsaydım.

"Ben artık kalkayım. Malum üstüm biraz battı." İpek bana bakarak iğneleyici konuşmalarına devam ediyordu.

"Bir şey unutmadın mı İpek?" Bora gayet sakin bir şekilde arkasına yaslanmış, kollarını göğsünde buluşturmuş İpek'ten cevap bekliyordu.

İpek gözlerini kısarak bana baktı. Bu kızın derdi neydi? Elinde olsa burada beni öldürecekmiş gibi bakıyordu.

"Ö-ö." İpek'in dediği şeyden anlam çıkaramadığım için kaşlarımı çatıp bakmaya devam ettim.

İpek derin bir nefes aldı. Boyun damarları irileşmeye başladı. Alnındaki damarlar kendini belli ediyordu. Ben de iyice tırsmaya başladım. Çok sinirlenmişti belli.

Dişlerinin arasından "Ö-özür dilerim Ela." dedi. Boynundaki irileşen damar yeşil rengini almıştı. Bense şaşkınlıktan öylece bakıyordum. Bora elini omzuma attı ve beni kendine çekti. İpek arkasını dönüp dışarıya çıktı.

Bora şakağıma bir öpücük kondurdu ve "polise de anlatacak, annem de şikayetini geri alacak."diye fısıldadı. Gülümsedim ve başımı ona çevirdim. Kafasını hala çekmemişti ve ben dönünce yüzlerimiz karşı karşıya geldi. Gözlerinin yeşiline beni hapsetmişti yine. Baktıkça bakasım geliyordu.

"Öhö-öhö!" Emir'in sahte öksürüğünü duymuştuk. Ama ne Bora ne de ben onu takıyorduk şu an. Sadece bu anın büyüsüne kapılmıştık.

"Ihım-öhöömm!" Emir'i daha fazla zorlamamak için gülümseyerek önünüze döndük. Kızarmıştım. Şu an yüzüm ateşler içindeydi.

(...)

Caner'le aramı düzeltmek istiyordum. O benim arkadaşımdı. Tamam, Bora'nın aramızı bozmasına izin vermeyecektim ama ister istemez bozuyordu. Son dersteydik ve dersimiz bedendi. Caner kapalı spor salonunda kendi başına basket oynuyordu. Bahçede Bora Tuna'yla takımını kurmuş oynuyordu.

"Kapıda daha dikelicek misin?"

Caner'in ani sorusu üzerine sıçradım.
"Burda olduğumu nereden bildin?" Gülümseyerek sormuştum. Oyuna o kadar dalmıştı ki geldiğimi fark etmesi imkansızdı.

"Ayak sesleri. Ayakların çok küçük, çıkardığı ses farklı." Topunu sektirip basket attı ve bana döndü.

"Ben.. Şey.. Son zamanlarda çok durgunsun. Bir sorun mu var?" dedim utana sıkıla.

"Daha önce de sormuştun. Kişisel demiştim." dedi ve tek kaşını kaldırdı.

"Bence paylaşmalısın. Bu her neyse seni üzüyor olmalı çünkü ben eski Caner'i istiyorum."

Topu tekrar sektirmeye başladı. "Sana öğrettiğim şeyleri hatırlıyor musun?"

"E-evet."

"Güzel. Bir maç yapalım mı?" Cevap vermediğimi görünce "kazanırsan anlatırım" dedi.

Yüzüme sinsi bir sırıtış yayıldı. Ani bir atakla elinden topu alıp sürmeye başladım. "Tamam o zaman." diyip hamlelerimi engellemeye çalışıyordu. Yemezler Caner bey! O derdini öğrenicem.

"Kaçta biteceğini belirlemedik," dedim nefes nefese.

"Ders zili çaldığında biter." dedi. Topu almak için hamle yaptı, kolayca sola kaydım. Şeytani bir sırıtışla ikilik attım.

Yere düşen topu kaptı ve arkasını dönüp sürmeye başladı. Lanet olsun Ela! Hatırla! Nasıl yapıyorduk?

İleri atılıp sağdan alıyormuşum gibi yaptım, onu şaşırtıp soladan alacağımı düşündü ama ben sağdan aldım. Kahkaha atarak sürmeye başladım.

CORDELIA Where stories live. Discover now