BÖLÜM 36: "HASRET II"

Start from the beginning
                                    

"Duvara Druides yazan bendim." dedi Airmid sessizce. Yine de onu duymuşlardı. Kimse onu umursamadı. Cihan'ın yalan söylediğine inanmak istiyorlardı.

Gerçekleri anlatmak Cihan'a bir şey kaybettirmeyecekti. O yüzden gerçekleri anlatıp buradan Afra'yla birlikte ayrılacaktı.

"Diyelim ki yalan söylüyorum. Söyler misiniz bana Hazan boğulduğunda onu denizden nasıl çıkardım? Üstelik yüzme bilmiyorken!"

"Şimdi de yüzme bilmediğine inanmamızı istiyorsun!" diye bağırdı Vildan.

Yasemin bu sefer gerçekten adama inanıyordu. Adam doğruyu söylüyordu. Korku salana girdiklerinde Cihan'ın söyledikleri zihnine doluştu. Gölün içinde uyanan adam yüzme bilmediği için korkmuştu. Gölden yürüyerek çıkmıştı.

Selim elini Yasemin'in omzuna koyup "Bu sefer doğruyu söylüyor." diye fısıldadığında kızın gözyaşı yanağından süzülüp çenesinde asılı kaldı. Sonra damladı.

"Neden boğuldum dedi o zaman?" dedi Yasemin. Sesi fırtına öncesi yaşanan sessizlik gibi ürkütücüydü.

"Köşeye sıkışınca bunları anlattı. Mecbur olduğuna inanmanı istedi."

"Ama mecbur değildi?" dedi Kerem adamın onaylamasını bekleyerek.

"Öyle." dedi Cihan.

"Neden yaptı o zaman?" diye bağırdı Yasemin. Yüzündeki yaşlar etrafa sıçramıştı.

"Çok açık değil mi?" dedi Cihan meydan okur gibi. "Güç için."

Yasemin titreyen elleriyle saçlarını tutup çekti. Dayanamadığını fark etti. Gücü yetmiyordu. Delirmekten korkuyordu. Hazan güç için ailesini katletmişti. Güç delisi canavarın tekiydi o.

Bir yanı tüm hikayeyi öğrenmek istiyordu, diğer yanı yeter diyordu. Artık yeter. Bundan daha kötü bir şey karşıma çıkmaz derken daha kötü bir şeyle karşılaşıyordu.

Cihan elindeki bıçağı Gök'ün boğazına biraz bastırıp blöf yapmadığını göstermek istedi. "Afra'yı verin, kızı alın."

"Sakın!" diyerek karşı çıktı Gök. "Ben hiçkimseyim o arkadaşınız. Sakın onu vermeyin."

Yasemin kafasını salladı. Arkasında kimseyi bırakmayacaktı. Odadakilerin üzerinde göz gezdirdi. Melisa boş boş bakıyordu. Neler olduğundan haberi bile yoktu. Diğerleri de sessizce ne olacağını izliyordu.

Kerem dişlerini sıktı. "Hazan öldü. Afra'yla ne işin olabilir ki?"

"Hala anlamadıysanız o sizin sorununuz." dedi Cihan meydan okur gibi.

Yasemin o an neler olduğunu anladı. Yapbozun tüm parçaları yerine otururken ağzı açık şekilde Cihan'a bakakaldı. Dün akşam ormanda karşılaştıklarında Cihan doğruyu söylemişti. Hazan'ı korumaya çalışmıyordu.

"Doğruyu söylüyordun." diye fısıldadı kız. Göz pınarları kurumuştu. Adam sırıtıp kafa salladı.

"Neler oluyor?" dedi Afra kaşlarını çatıp.

Cihan pençeleri arasındaki kızı yere fırlattı. Kız hemen ayağa kalktığında Yasemin ona sarıldı ve geriye çekti. Cihan uçup Afra'yı alacaktı; ancak beklediği gibi olmadı. Uçamadı. El ayalarını yere paralel olarak tutup uçmayı denedi yine olmadı. Suratı düştü. Kızarmaya başladı. Sanki gücü çekilmiş gibiydi.

"Bu da ikinci sürprizimiz." dedi Airmid adamı tiye alarak.

Kimse ne olduğunu anlamazken bir gürültü koptu ve adam acı içinde yere yığıldı. Elindeki bıçak savruldu. Önünde durduğu kapının ardında bir siluet belirince herkes nefeslerini tuttu. İkinci bir Cihan vakası yaşamak istemiyorlardı. İki adım atıp odaya girince suratındaki karanlık dağıldı. Elinde Ayberk'in buraya gelirken göremediği çoban püskülü sopaları vardı.

TEPELERİN KIZI Where stories live. Discover now