BÖLÜM 7: "KÖPRÜ"

4.1K 499 96
                                    

Ela gözleri uzaklara dalmıştı. Arkadaşından çekip gitmek yüreğini dağlamıştı. Ama yapmak zorundaydı. Bir katilin peşine düşmek dehşet verecek derecede korkutucuydu. Üstelik katil onları da avlayabilirdi. Gel gör ki arkadaşı onu dinlememişti. Çevresindekilerin zarar görmesini istemiyordu, hepsi bu.

Saçını kulağının arkasına iterken burada ne aradığını düşündü. Burada tek başına oturmanın açık hedef olmak olduğu aklından uçup gitmişti. Katil onu burada avlayabilirdi. Acilen toparlanıp gölün yanından ayrılmalıydı.

Ayağa kalkıp pantolonunu silkeledi. Kayalıkları geçip taşlı yola ulaştığında uzaktan gelen boğuk sesleri duydu. Köpekler havlıyordu. Sesler gittikçe artarken kendisine doğru gelen köpek sürüsünü gördü. Gözleri dehşetle açılırken olduğu yerde donup kaldı. Öyle bir şekilde korkusunun içine hapsolmuştu ki damarlarından akan kanı duyabiliyordu.

Beyninden gelen "Koş!" emri ayaklarına ulaştığında koşmaya başladı. Delicesine koşuyordu. Nefesi hızlanıyor, kalbi patlayacakmış gibi kan pompalıyordu. Pompalanan kanı damarlarında hissediyor, bu daha da paniklemesine neden oluyordu.

Kendine sakin olması gerektiğini hatırlatıyor nefesini kontrol etmeye çalışıyordu. Ama nafileydi. Korkunun esareti altındayken sakin olması mümkün değildi.

Köpek sesleri yaklaşırken yapmaması gereken bir hatayı yapıp arkasına baktı. Bu dikkatinin dağılmasına neden olduğu gibi yerdeki taşlardan birine takılıp yere kapaklanmasına da neden olmuştu. Yerden kalkan toz bulutu nefes almasını zorlaştırıyordu. Çakıl taşları vücudunun her yerine batıyordu, üstelik ağzında kan tadı vardı. Üst dudağı patlamıştı. Hissettiği acıyı zor olsa da bir kenara bırakıp çakıl taşlarının kollarında bıraktığı izlere bakarak hızlıca ayağa kalktı. "Eğer ilerideki köprüden karşıya geçersem oradaki ağaçlardan birine tırmanabilirim." diye düşünerek koşmaya tam gaz devam etti.

Attığı her adımda havlamalar kulaklarını dolduruyor yetmezmiş gibi kulakları uğulduyordu. Bir an dün Yasemin'e olan tavrı yüzünden böyle bir duruma düştüğünü düşündü. Bu hissiyat damarlarındaki kanın çekilmesine neden olmuştu.

Nihayet köprüye ulaştığında elinin tersiyle dudağındaki kanı temizledi. Kendini solundaki köprüye doğru fırlatırken göz ucuyla peşindeki köpeklere bakması tekrar takılıp düşmesine neden olmuştu. Dizleri felaket derecede sızlıyordu. Nefesinin kesilmesi onu zor durumda bırakıyordu. Kısa bir anlığına "Lütfen biri beni bulsun." diye düşündü. Dayanacak gücü kalmamıştı. Köpek saldırısına kurban giderek ölmek istemiyordu. Hayatta kalsa bile vücudunda yara izleri taşımak istemiyordu.

Köprünün demirlerine tutunup ayağa kalktı. O ağaçlara ulaşması gerekiyordu. Zor da olsa ayaklarına koşmaları için emir verdi.

Aldığı nefes ona yetmiyordu. Daha fazlasını istiyordu. "Zaten hep böyle değil miydim?" diye düşündü. Anıları birer birer zihninden gözlerinin önüne döküldü. Hep daha fazlasını istemişti.

Küçükken yaşadığı bir anı zihninin merkezine oturdu birden. Yasemin'le daha yakın olmak istiyordu. Onun sadece kendisiyle ilgilenmesini istiyordu. Sırf bu yüzden Melisa ve o gülüşürlerken Melisa'nın ölmesini dilemişti. Bunun için kötü biri olduğunu hissetti. O an kendine söz verdi. "Buradan kurtulursam şayet daha iyi biri olacağım." diye fısıldadığında takatinin kalmadığını anlamıştı. Güçsüz ayakları artık cılız bedenini bile taşıyamıyordu.

Bir pelte gibi yere yığıldığında köprünün sonuna gelmişti. Emekleyerek çakıl taşlarıyla kaplı yola çıktı. Çakıl taşları elinde derin izler bırakırken son kez arkasına baktı. Köpekler köprüye ulaşmıştı. Ama onda güç kalmamıştı. Çaresizce yere uzandı.

Gözleri kolundaki yara izlerine odaklandı. Sonra bakışlarını gökyüzüne çevirdi.

Boğazı yanıyordu ve terlemenin etkisiyle kötü kokuyordu. Üst dudağındaki yarayı diliyle yoklayıp bakışlarını gökyüzüne çevirdi.

"Sonum böyle olacakmış demek."

Sesi kısıktı.

Yanaklarından süzülen ter ve gözyaşı tozlu taşlara döküldü.

Nabzının yavaşladığını hissediyordu. Ölmeden hemen önce insan rahat olur muydu hiç? Rahatlıyordu işte. Teslimiyetin verdiği rahatlıktı bu.

Fısıltıları köpeklerinin sesleri arasında kaybolurken göz kapaklarını sertçe yumdu. Gözü dönmüş o hayvanları başında görmek istemiyordu.

Arkadaşını düşündü. Hayalinde onun koyu yeşil gözlerinin içine bakarken kurumuş dudaklarını yaladı. Sonra zayıf bir sesle konuştu.

"Özur dilerim. Melisa için... Onu öldürdüğüm için özür dilerim."

***

Selam! Bu geçiş bölümü olduğu için kısa oldu. Bir sonraki bölüm telafi etmeye çalışacağım. Sevgili okurlarım sizden bir şey istiyorum. Okuyan herkes yorum yapsın. Yapsın ki ben kendimi geliştirip daha güzel yazabileyim. Sizi seviyorum! Mutlu kalın...

TEPELERİN KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin