BÖLÜM 29: "İFADE"

2.8K 304 58
                                    

Sandalyeyi çekip oturdu. Parmak uçlarını önündeki masanın cilalı yüzeyinde gezdirirken gözleri duvardaki televizyondaydı. Bu sabah kasabada olanlar medyaya düşmüştü. Ülkenin gündemi artık yuvası bildiği bu topraklardı. Parmaklarıyla yaşadığı masada duygu karmaşasından dolayı ritim tutarken Ahmet Komutan ve savcı gibi televizyondaki sarışın spikeri dinledi.

"Son zamanlarda ağızlardan düşmeyen tek bir soru var: 'Tepearası Kasabası'nda neler oluyor?' "

Bu soru kırmızı zemin üzerinde beyaz harflerle televizyonun alt kısmında yazıyordu. Yasemin yazıyı içinden okurken birazdan bu sorunun cevabını vereceğini düşündü. Dikkatini dağıtmadan sarışın spikeri dinlemeye devam etti.

"Bu sabah da Tepearası Kasabası'nda oldukça korkutucu ve tuhaf bir olay meydana geldi. Nereden geldikleri ve ne oldukları bilinmeyen bir grup yaratık kasabaya dehşet saldı. Jandarmalar ve bir grup gönüllünün desteği ile yaratıkların tamamı öldürüldüğü bildirilirdi. Ancak alınan bilgilere göre gönüllülerden biri bu yaratıkların saldırısına uğradı ve hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden kişinin kim olduğu açıklanmasa da liseye giden bir kız olduğu gelen bilgiler arasında. Kimse ne olduğunu bilmezken yetkili birinin yapacağı açıklamayı büyük bir sabırla bekliyor, hayatını kaybeden gönüllünün yakınlarına baş sağlığı diliyoruz."

Televizyondaki sarışın, siyah ceketli spiker konuşmasını bitirdiğinde Ahmet elindeki kumandayla televizyonu kapattı. Savcı Yasemin'in karşısına ceketinin düğmesini açıp oturduğunda Yasemin parmaklarıyla tuttuğu ritmi kesti. Ahmet odadaki koyu kahverengi dolaba sırtını dayamış Yasemin'in konuşmasını bekliyordu.

Yasemin gözlerini televizyonun karanlık ekranından çekip karşısına oturan kır saçlı iri adama baktı. Her şeyi anlatacaktı; ama önce bir şeyi bilmesi lazımdı. Bundan sonra her konuda iş birliği yapmalıydılar. Boğazını temizleyip
"Size her şeyi anlatacağım; ama bir şartım var." dediğinde Savcı kaşlarını öyle mi der gibi havaya kaldırdı.

"Seni dinliyoruz Yasemin." dedi Ahmet boğuk sesiyle.

"Katil oldukça tehlikeli ve muhtemelen güçlü biri. O yüzden yakalandığında öldürülmesi lazım."

Katil elbette güçlüydü. Eski zamanlarda Druidler iyileşmek için ayinle bir insanı kurban ediyorlardı. Katilin birçok kurbanı olduğuna göre kazandığı güç çok fazla olacaktı. Bu insanlar için açık bir tehditti. Sonuçta katilin neden böyle bir gücü kendinde topladığını ve en önemlisi gücünü nasıl kullanacağını kimse bilmiyordu.

"Bu bizi aşar." dedi Savcı net bir şekilde. Yasemin'in dudakları alayla kıvrılmıştı.

"Onu yakalasanız bile elinizden kaçıracaksınız." dedi bilmiş ama fazla iddialı olmayan bir şekilde. Kızın bu dediğinden iki adam da bir şey anlamamış boş gözlerle kıza bakıyorlardı. Ahmet Yasemin'e açık konuşması gerektiğini söylediğinde Yasemin pes etti. Belki gerçeği öğrendiklerinde katilin öldürülmesini kabul ederlerdi.

"Pekala." deyip derin nefes aldı. Birazdan yapacağı uzun konuşmada bu nefes ona çok yardımcı olacaktı. Tedirgin değildi. Rahat da değildi. Sadece üzgündü. Okuldan çıkma vakitleri gelmişti. Eğer Yasemin arkadaşlarını peşine takmasaydı şu an okuldan eve doğru yürüyor olurlardı. Akşam Selim'le olan buluşması hala geçerliliğini koruyor olurdu ve en önemlisi Cerem burada olurdu.

"Melisa, yani ablam her sabah ormanda koşardı. Ormanın çıkışında bir tepe olduğunu, oraya gidip kafa dinlediğini söylerdi. Ortada bir katil varken onun oraya gitmesi çok garipti. Defalarca onu bu konuda uyardım..."

TEPELERİN KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin