BÖLÜM 24: "KORKU I"

3.1K 319 215
                                    

Bir şeyler yapmalıydılar. Küçük kızı oradan kurtarmalıydılar. Ölmemeliydi. O daha küçücüktü. Önünde yaşayacağı uzun yıllar, tadacağı yeni duygular vardı.

Yasemin ellerini camdan çekip saç diplerini tuttu. Gözlerini kapatıp derin nefesler alarak düşünmeye başladı. Ne yapabilirlerdi? Ne yapmalıydılar?

"Bir şey yapmalıyız." diye fısıldayıp dışarıya, Hazan'ın yanına gittiğinde diğerleride onu takip ettiler.

Küçük kızın etrafına birçok kişi toplanmışken Yasemin'ler uzakta olan biteni seyrediyorlardı. İleride büyük bir uğultu vardı. Herkes siyah bulutla ilgili bir şeyler söylüyor, bu da uğultuya dönüşüyordu. Kadın kızını oradan kurtaramadığı için feryat ediyordu. Çığlıkları tüm sokağı inletiyordu.

"Bir şey yapmalıyız." diye yineledi Yasemin. O miniğin ölmesini istemiyordu. Kim bilir kız şu an ne kadar korkmuştu.

"O bulutu öldüremeyiz bile." dedi Kerem çaresizce. Tek yapabildikleri uzaktan izlemek mi olacaktı yani? Yasemin bunu kabul edemezdi. Bu ödlekçe bir davranıştı.

"Biri bana ne olduğunu anlatabilir mi?" diye sordu Ahmet boğuk sesiyle. Yasemin ona ne olduğunu anlatmakla vakit kaybetmek istemiyordu. Akan zaman aleyhlerine işliyordu.

Barlas Ahmet'e ağır adımlarla yaklaşarak "Ahmet Komutan'ım sizin meseleniz biraz beklese iyi olur. Daha önemli bir sorunumuz var da." dediğinde Ahmet kaşlarını havaya kaldırdı. Başıyla peki deyip diğerlerinin söyleyeceklerine odaklandı.

"Oraya yaklaşalım." dedi Ayberk. Kızı yakından görmek istiyordu. Diğerleri de bu fikirde oldukları için yürümeye başladılar. Kızla aralarında bir buçuk metre gibi bir mesafe vardı.

Kız havada asılıydı; ama onu tutan bir şey yoktu. Havada süzülüyormuş gibi bir hali vardı. Korku salanın bir oyunuydu bu. Kızın annesi hala ağlıyordu.

"O şeyin ne olduğunu merak etti. Ona yaklaşınca böyle oldu. Neler oluyor anlamıyorum."

Kadın çırpınarak etraftaki insanlara nasıl olduğunu anlatıyordu. Bir kadın onu sakinleştirmek istiyordu; ama nafileydi. Evladına ne olduğunu bile bilmezken nasıl sakin olabilirdi ki?

Yasemin yanındakilere sessizce geri çekilmelerini söyledi. İnsanlardan uzaktayken daha rahat konuşabilirlerdi. Kafasında bir şeyler kurgulamıştı; ama düşüncelerinden emin olamıyordu. Bir planı vardı; ama tehlikeliydi.
Babasının defterinde yazanları hatırlamaya çalıştı. Gözlerini kapatıp mırıldandı. Diğerleri onu izliyorlardı.

"Eğer bir korku salanın karşısına birden fazla kişi çıkarsa korku salan kimin üzerine yoğunlaşacağına karar veremez. Böylece onun etkisine kapılmamış olunur."

Ayberk suratını buruşturup "Ne?" diye sordu. Yasemin'in bu hali tuhaftı.

Yasemin gözlerindeki umut ışığıyla "Eğer biz de onun içine girersek..." dedi. Cümlenin devamı diğerlerinin tepkisini ölçmek için getirmedi. Saniyeler geçtikçe bunun ne kadar tehlikeli olduğunu kendine hatırlatıyordu. Korkuyordu. Cesur olması gerektiğini biliyordu. Cesaret tehlikenin göbeğine atlamak demek değildi. İçindeki korkuya rağmen bir şeyler yapabilmekti. Korkakça yaşamak istemiyordu. Kızın korkularıyla tek başına mücadele edemeyeceğini biliyordu. Er ya da geç kaybedecekti.

Yasemin'in cümlesiyle Ahmet dışında hepsi onun planını anlamışlardı. Bu plan dehşet vericiydi.

"Saçmalama Yasemin. İşe yarayıp yaramayacağını bile bilmiyoruz." dedi Afra. Rima yüzünden onunla da arası bozulmuş olabilirdi; ama onu kaybetmek istemiyordu. Barlas da aynı fikirdeydi. Ahmet konuyu bilmediği için boş boş bakıyordu.

TEPELERİN KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin