BÖLÜM 36: "HASRET II"

2.5K 269 235
                                    

FİNAL İÇİN SON BİR BÖLÜM!

Gelecek bölüm SON olacak. Yani bu bölüm her şey açığa çıkıyor. Asıl suçlu kim öğreneceğiz. Kitabı dikkatli okuyan kimin suçlu olduğunu anlar da neyse hadi. :D

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI ES GEÇMEYİN!!!

***

Cihan şaşkın bir şekilde Melisa'ya bakıyordu. Sonra gözleri Airmid'i buldu. Onun kim olduğunu biliyordu. Melisa'yı o getirmiş olmalıydı. Peki diğerleri bunu ne zamandır biliyordu? Onlarda mı kendileri gibi oyun oynamışlardı yoksa bunca zaman?

Burayı nereden öğrendiklerini bilmiyordu. Sadece onları takip etmişti. Dışarıdayken Gök'le kavga etmişlerdi. Başta onu öldürüp burayı terk etmeyi düşündü; ama sonra Afra'nın burada olabileceği düşüncesi aklına gelmişti. Afra onun için daha önemliydi.

Yasemin'in içinde buraya gelirken takip edildiklerine dair bir his vardı; ama gidipte çalıların arkasına bakmamıştı. Herkesi tehlikeye atmış sayılırdı. Cihan tehlikenin vücut bulmuş haliydi.
Gök'se şu an o adam tarafından rehin alınmıştı. Yasemin büyük bir vicdan azabı duydu. Gök onlar için kendini feda etmeye hazırken Yasemin kızı umursamamıştı. Ne ara böyle bir insan oldu bilmiyordu. Kendine çeki-düzen vermeliydi. Gök'ü pençelerin arasından çekip almalıydı.

"Kızı bırak!" dedi Ali elindeki tabancayı Cihan'a doğrultup. Cihan adamdan korkmuyordu. Suratındaki gülümseme odadakileri deli ediyordu.

"Afra'yı verin, kızı alın. Yoksa sizi üzmek zorunda kalırım." dedi Cihan net bir şekilde. Airmid adamın gülümsemesine aynı şekilde karşılık verdi.

"Ben istemezsem bu insanlara bir şey yapamazsın. Herkesten güçlüyüm."

"Ama benden güçlü değilsin." dedi Cihan tehditkar bir şekilde. Yasemin adamın neden böyle dediğini anlamadı. O bir insandı, Airmid'se bir tanrıça. Nasıl olurda bir insan bir tanrıçadan güçlü olurdu ki?

Airmid narin adımlarla yürüyüp Cihan'ın karşısına geçerken Afra'yı geriye çekti. "Kim olduğumu bilmiyor olmalısın. Yoksa bu cüreti gösteremezdin."

Cihan alayla gülümsedi. "Karşıdan bakılınca o kadar aptal mı görünüyorum Airmid?"

Airmid'in gülen suratı gerildiğinde Cihan'ın dişleri parladı. Vildan tabancasını Cihan'a doğrulttu. "İstesek şu an senin beynini dağıtabiliriz. Bence sen Hazan'ın nerede olduğunu söyle!"

Kadının bunu söylemesiyle Cihan'ın gözlerinde o ana kadar görmedikleri bir şey gördüler. Gözleri eskisi gibi keskin değildi. Gülümsemesi solmuştu. Acıya bulanmış hüzün müydü adamın gözlerindeki, yoksa timsah gözyaşları mıydı? Yasemin neredeyse onun için üzülecekti. Bunu hissettiği için kendini tokatlamak istedi.

Cihan tükürükler saçarak kükredi. "Hazan öldü! O çığlık Hazan içindi! Duydun mu beni? Onu siz öldürdünüz!"

Airmid adama acımadan onun damarına basmaya devam etti. Biraz önce onu bozmasının intikamını alacaktı. "Yazık. Önceden yaptığın gibi onu geri getiremiyorsun değil mi? O sadece bir sefer içindi."

"Evet getiremiyorum. Sizden intikamımı alacağım."

Cihan'ın tehditleri Yasemin'in içini ürpertiyordu. Yine de ona pabuç bırakmak istemiyordu. Tekrar karşısına çıkarlarsa ikisini de öldüreceğini söylemişti; ama bunu yapamazdı. O ölümü getirmezdi. Ölümü hissederdi.

TEPELERİN KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin