BÖLÜM 31: "ORMAN IV"

2.9K 322 124
                                    

Spoiler içeren yorum silinir.

***

Arkadaşının ölümünden sonra Yasemin'in bekleyecek sabrı kalmamıştı. Ormana girip kutsal ağacı arayacaktı. Ağaç bulununca Melisa da bulunmuş olacaktı. Sonra başka yaratıklar kasabaya gelmesin diye o ağacı kesecekti. Belki o zaman katil buna mani olmak için ortaya çıkardı. Tabii bu sadece bir tahmindi. Her şey sona erdiğindeyse Selim'le konuşacaktı; çünkü ölüm vardı. Hayat herkesi birbirinden ayırıyordu. Herkesi parçalara ayırana kadar durmuyordu. Birine onu sevdiğini söylemek için yarın bile geçti. Bugün söylemezseniz yarın seni seviyorum demek için yanınızda kimseyi bulamayabilirdiniz.

Telefonunu komodinin üzerinden alıp Kerem'e ormana gideceğine dair mesaj attı. Rima'ya atmadı; çünkü arkadaşının planlarından haberi vardı. Dün gece uzun uzun telefonda konuşmuşlardı. Rima Ayberk ve Barlas'ın arasını düzelteceğini söylemişti. Muhtemelen okula gitmedikleri bugün de Barlas'la konuşacaktı. Rima gelmediğine göre Afra'nın gelmemesi için hiçbir nedeni yoktu. Bu yüzden aynı mesajı Afra'ya da attı. Sonra da Selim'e... Ayberk'in geleceğini düşünmüyordu. Onun yalnız kalmaya ihtiyacı olduğu düşüncesi ağır basıyordu.

Çantasını alıp odasından çıktığında bir ses duydu. Tıkırtının nereden geldiğini anlamak için nefesini tutup dinledi. Ses yan odadan geliyordu. Melisa'nın odasından... Teyzesi pastanede olduğu için içinin ürpermesine engel olamadı. Yutkunup odanın kapısına doğru yavaş ama sağlam adımlarla ilerledi. Nefesi hızlanmaya başlamıştı. Kapının kulpunu tuttuğunda sakinleşmek için iki saniye bekledi. Sonra fevri bir hareketle kapıyı açtı. Oda mobilyalar dışında boştu. Yani kimse yoktu. Pencere açık olduğu için perde sallanıyordu. Sallanan perde kornişten tıkırtılar gelmesine sebep oluyordu. İç çekip pencereye doğru yürüdü. Pencereyi teyzesinin açtığını düşünerek kafasını salladı. O evde yokken pencere kapalı kalsa iyi olurdu. Pencereyi kapatıp güneşlik ve tülü çekti. Odaya son bir göz gezdirdikten sonra dışarı çıkıp kapıyı kapattı.

Üzerindeki bordo, bol bluz ve lacivert kot pantolonuna uyum sağladığı için lacivert spor ayakkabılarını giydi. Merdivenlerden ikişer ikişer inip siyah demir kapıyı açtı. Sokağa doğru bir iki adım attığında kafasını sağa çevirip pastaneye baktı. Köşedeki masalardan birinin başında Cihan vardı. Adamın elinde küçük bir defter vardı ve ona bir şeyler not ediyordu. Belinde koyu mavi önlüğün ipleri göze çarpıyordu. Yasemin adamın, teyzesine yardım ettiğini düşünüp gülümsedi. Birkaç dakikalığına ona merhaba dese sorun olmazdı. Evet evet sorun olmazdı. Omzunu silkip pastaneye yürüdü. Cam kapıyı açtığında Cihan omzunun üzerinden ona baktı.

"Kolay gelsin!" diye cıvıldadı Yasemin. Adam dönüp başıyla selam verdi.

"Teşekkürler hanımefendi!" diyerek karşılık verdi Cihan. Beş büyük adımla Yasemin'e ulaşıp not defterinden yırttığı kağıdı kıza verdi. Yasemin dudaklarını içe katlayıp "Hımm." dedi.

"İki dilim meyveli pasta, bir şeftali suyu ve bir limonlu soda... Soda ve pastanın iyi olacağını nedense düşünmüyorum." dedi Yasemin. Cihan kızın ciddi olup olmadığını öğrenmek için mavi gözlerini irileştirdi.

"Burada önemli olan bu değil Yasemin. Bunun dışında siparişini almam gereken iki masa daha var." dedi Cihan. Sonra dönüp tezgaha baktı. "Tabii onunla da bitmiyor. Birinin siparişleri hazırlaması lazım."

"Teyzem nerede? Yardım etmiyor mu?"

Cihan nefesini verip omuzlarını çökertti. "Hayır. Hazan'ın markete gitmesi gerekti. Haliyle ihale bana kaldı."

TEPELERİN KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin