BÖLÜM 11: "ORMAN I"

4.6K 399 153
                                    

Çay kaşığının bardağı keşfe çıkarken bıraktığı çınlama sesleri haricinde ses çıkmamıştı kahvaltı masasından. Konuşarak her şey halledilir derlerdi. Susmak, bazı şeyleri sisli perdelerin arkasında bırakmak en iyisiydi onlara göre; çünkü konuşmak bazen kalbin daha fazla acımasına neden olurdu.
Dile getirilmeyen hatıralar rüzgarda savrulan kül gibi kaybolurdu zamanla.

Yasemin de susuyordu; ama unutmak istemiyordu. Melisa onun ablasıydı nasıl unuturdu? Gün içinde aklından uçup gidiyordu belki; ama geceleri bir kabus gibi üzerine çöküyordu hasret duygusu. Bir de şu kahvaltı masalarında... Melisa'nın oturduğu sandalyenin sonsuza dek boş kalacak olması Yasemin'in yüreğini dağlıyordu.

Kahvaltıdan sonra Yasemin Rima'yı da alarak babasının çalışma odasına gitti. Teyzesi Hazan çoktan üvez ağacı küllerini küçük keselere koyup masanın üzerine bırakmıştı. Üstelik takvim de masanın üzerindeydi.

Yasemin takvimi alıp masanın yanındaki dolaba koyarken Rima'nın dikkatini Yasemin'in kolyesinin ve duvardaki tablonun arka planındaki sembolün aynı olması çekmişti.

"Baksana Yasemin. Bu sembol..."

Kız bir şeyleri hatırlamaya çalışır gibi tek gözünü kapatıp tavana baktı. Hatırlayamamak onu terlettiği için fındık kabuğu rengindeki saçlarını tepeden topladı. O sırada Yasemin takvimi dolaba koymuştu.

Geçen gün çekmeceden bulduğu defteri masanın üzerinde bırakıp gittiğini hatırladı. Acaba şimdi nerelerdeydi o defter? Masanın kenarındaki çekmeceyi açtığında defterin oraya koyulduğunu gördü. Defteri çıkartıp sayfalarını karıştırırken Rima onu merakla izliyordu; çünkü hala ona o sembolle ilgili bir şey söylememişti.

Kız nihayet sembolün aynısını defterde bulduğunda sevinçle gülümsedi. Artık Rima'ya o sembol hakkında bilgi verebilirdi.

"Bu kolyeyi babamın çekmecesinde bulmuştum. Ne anlam taşıdığını şimdi öğreneceğim."

Heyecan içinde önündeki sayfayı okumaya başladı.

"Üçlü sarmal diğer adıyla Triskelion bir Kelt sembolüdür. Farklı yerlerdeki kişiler için farklı anlamlar taşır. Beden-ruh-zihin, güç-zeka-sevgi, geçmiş-gelecek-şimdi bunlara örnektir. "

Rima alnını kaşırken sembolün Yasemin'in babası için ne ifade ettiğini merak edip sordu. Yasemin gözlerini sayfanın altına kaydırırken farklı bir üçlemeyle daha karşılaştı. Üstelik üçlemenin yanında kısa bir açıklama da vardı. Bunun babasının üçlemesi olduğunu anlayıp okumaya devam etti.

"Güçlü olmanın üç şartı vardır. Zeka, cesaret ve iyilik."

Bu cümleden iki kız da, bunlardan biri bile bir insanda olmasa o insanın güçsüz olacağını anlamışlardı; fakat ikisinin de aklını kurcalayan bir şey daha vardı. O tablonun arka planındaki Triskelion neyi ifade ediyordu?

Yasemin bir şey bulabilirim umuduyla defteri tekrar karıştırdı; ancak bu sefer bir şey bulamayınca uğraşmak istemedi. Acele etmeleri gerekiyordu; çünkü daha ormana gideceklerdi.

Kül dolu keseleri, defteri ve bir metre boyundaki çoban püskülü ağacından yapılmış iki sopayı alıp odadan ayrıldılar. Kapı girişindeki portmantodan siyah deri bir sırt çantası çıkaran Yasemin külleri ve defteri çantanın içine güzelce yerleştirip çantasını taktığında Rima'da iki sopayı elinde taşımaya karar verdi. Sonra da evden ayrıldılar.

***

Diğerlerini ormanın girişindeki patikada beklemeye başladılar. Biraz sonra Kerem'de onlara katılmıştı. Kerem elindeki çantayı yere bırakırken Rima'ya nasıl hissettiğini sordu. Rima iki kolunu öne uzatıp kolundaki çizikleri göstererek "Bunlar haricinde iyiyim." dedi. Azıcık dikkatli olmasa elindeki sopalar Kerem'in karnına çarpacaktı.

TEPELERİN KIZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin