BÖLÜM 25: "KORKU II"

3.2K 371 149
                                    

Hava yine birisi ölüyormuş gibi kokmaya başlamıştı. Kokudan dolayı Yasemin'in midesi bulanıyordu. Gücünün sanki bir cımbızla vücudundan çekildiğini hissediyordu. Bu daracık dolap nefes almasını zorlaştırıyordu. Deli gibi korkuyorken her an bayılacak gibi hissediyordu. Koku fazla ağırdı. Sanki git gide artıyordu. Neden böyle oluyordu? Gözleri kararırken ölmek istemediğini düşündü. Daha işi bitmemişti. Burada ölürse eğer katilin kim olduğunu bulamazdı. Melisa'ya bunu yapamazdı.

Yasemin dışarıdan gelen nefes alışverişlerini dinliyordu. Neredeyse yaklaşmıştı. Elindeki bıçağı iyice sıktı. Dolabın kapağı yavaşça açılırken Selim hızlı bir şekilde kapağa tekme attı. Yasemin refleks olarak gözlerini sımsıkı yummuştu.

Selim'in tekmesi sonucu kapak hızlıca dışarıdaki kişiye çarptığında dışarıdaki sendeleyerek yere düşmüştü. Selim bundan yararlanarak kendini dışarı attığında Yasemin de onun peşinden çıktı. Gördükleri manzara karşısında birbirlerine ve yerde yatan kişiye bakakaldılar.

Yasemin rahatladığını hissettiğinde havadaki ölü kokusu dağılmaya başladı. Selim kaşlarını çatıp "Kerem?" dediğinde Kerem yerden destek alarak kalktı.

***

Herkes gözyaşları eşliğinde karşılarındaki manzarayı izliyordu. Yasemin ve Selim göz göre göre ölüyorlardı. Buna engel olamamak hepsinin elini kolunu bağlamıştı.

Rima oraya girip Yasemin'in yanında olmak istiyordu; ama arkadaşları buna izin vermediler.

Ali ve Vildan Hazan'ı sakinleştirmeye çalıştılar; ama başaramadılar. Yeğeni ölüyordu. Nasıl sakin olabilirdi ki?

Rima büyük bir çığlık koparıp kendini yere attı. Yasemin'in ölmesini istemiyordu. Ölmesi gereken o değildi. Ölmemeliydi. Daha katili bulamamıştı. Daha Selim'le konuşmamıştı. Erkendi. Çok erkendi.

Ayberk Rima'nın yanına oturup ona sakin olması gerektiğini söyledi. Rima çocuğun suratını inceledikten sonra onu omuzlarından tutup itti. Bu durumda sakin olamayacağını bilmiyor muydu? Gelip bunu söylemesi anlamsızdı.

Rima "Sakin olmak falan istemiyorum. Gidin başımdan!" diye bağırdığında Ayberk'in suratı iyice bozuldu. Yerden kalkıp kafasını salladı. Bundan sonra ona yaklaşmayacaktı.

Rima oturduğu yerde ileri geri sallanmaya başladı. Bir yandan da dua ediyordu. Kendini çaresiz ve işe yaramaz hissetmeye başlamıştı yine. Bu hayatta ne işe yaramıştı ki? O sadece istediğini elde etmeye çalışırdı. Küçük bir çocukken bile içindeki kıskançlık yüzünden arkadışının ablasının ölmesini isteyecek kadar zavallı biriydi o. Belki de içindeki saf kötülükten dolayı bu kadar kötü şey yaşamıştı.

"Bakın." dedi kalabalığın arasından bir çocuk. Selim ve Yasemin artık eğilmiyordu. Kısa bir süre de olsa tehlikeyi atlatmışlar demekti bu. Ayrıca Selim'de Kerem'in elini tutmuştu. Yine herkesin gözünden yaşlar akmaya başlamıştı. Ali ve Vildan, Kerem de o ikisinin yanında olduğu için rahat bir nefes vermişlerdi. Tek yapmaları gereken kızı ve Cihan'ı da bulup oradan çıkmak için düşünmekti.

Afra ve Cerem birbirlerine sarıldılar bu manzara karşısında. Sevinçliydiler. Ayberk ve Barlas "Evet." diyerek yumruklarını birbirine vurdular. Rima'nın gözyaşları bu sefer küçük de olsa bir umut için akıyordu.

TEPELERİN KIZI Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum