BÖLÜM 33: "KATİL"

Start from the beginning
                                    

Gök işaret parmağını söz istercesine havaya kaldırdı. Notu okuduğundan beri kafasında bir soru vardı. "Melisa kim?" dedi meraklı olmayan düz bir sesle.

"Yasemin'in ablası. O da katilin bir kurbanı. Drunemeton'a güç kazandırıp seni buraya çeken kurban." dedi Ayberk sakince.

"Öldüyse neden onu bulmaya çalışıyor ki?" dedi Gök. Kafası karışmıştı.

"Çünkü cesedi hala bulunamadı. Drunemeton'un önünde olduğunu düşünüyorduk. Bu yüzden ağacı bulmaya çalıştık. Bugün amacımıza ulaştık; ama orada sadece sen vardın." dedi Ayberk. Olayı hızlıca anlattığı için derin bir nefes aldı.

"Diğer mesele ne olacak?" diye sordu Ali. Vildan ve Kerem onu desteklemek için kafalarını salladılar.

Ahmet boğazını temizleyip ceketinin iç cebini gösterdi. "Yasemin'i bulalım katilin kimliğini açıklayacağım."

Hepsi katilin kim olduğunu deli gibi merak ederken kimse sesini çıkarmadı. Önce Yasemin'i bulmak istiyorlardı. Öyle ki Gök'ün katilin kim olduğunu bildiği Ayberk'in aklından uçup gitmişti.

Daha fazla vakit kaybetmemek için araçlara bindiler. Selim ve Ayberk Kerem'lerin arabasına bindiler. Rima ve Barlas motosiklete bindiler. Ahmet de Gök'ü alıp askeri arabalardan birine bindi.

Ormana yaklaştıklarında araçları ormana sokamayacakları için patikada bıraktılar. Ali, Kerem ve Vildan arabalardan sadece getirdikleri tabancaları aldılar. Bunlar güvenlikleri içindi. Orada neyle karşılaşacaklarını bilmedikleri için hazırlıklı gelmişlerdi.

Gök ensesini kaşıyıp tedirgin bir nefes verdi. "Katilin kim olduğunu ben de biliyorum."

Hepsi büyük gözlerle "Ne?" diye sordu.

Ahmet suratını buruşturup "Nasıl?" dedi. Kızın daha sabah katili gördüğünde tanıyamayacağını söylediğini anımsıyordu.

Gök cebinden çıkardığı tokayı havaya kaldırıp "Önce Yasemin'i bulalım. Bana güvenin her şeyi anlatacağım."

Barlas sinirden deliye dönecekti. Madem katilin kim olduğunu biliyordu neden onu ilk bulduklarında diğerlerine söylememişti ki? Derin nefesler alıp üzerindeki gerginliği atmayı denedi. Sinir krizi geçirmek istemiyordu. Eğer öyle bir şey olursa hastanede kalmak zorunda kalırdı. Bu da annesinin daha çok üzülmesine neden olurdu. Onun üzülmemesi için kendine hakim olmalıydı.

"Peki onu nasıl bulacağız?" diye sordu Rima. Gök hafifçe gülümsedi.

"Bu tokayla." dedi ve elindeki tokayı kokladı. Sonra da havayı koklayıp koku duyusuyla Yasemin'i aradı.

"Şu an kurt formuna girmeyeceksin değil mi?" dedi Ayberk. Tabii ki böyle bir şey yapmayacaktı. En azından kendi kıyafetlerine kavuşana kadar.

"Hayır. Bu çevremdekiler için iyi olmaz."

Kız çocuğa göz kırpıp ormana doğru koştuğunda ardındakiler de onu takip etti.

***

Söyleyemediği her kelime için bir ilmek oluştu boğazında ve idam ipi tamamlandı. Nefes almakta zorlanıyordu. Gözlerinden yuvarlanmayan her damla görüşünü bulanıklaştırıyordu. Katilin tanıdığı biri olacağının aklının ucundan geçmesine bile izin vermemişti. Bazen olmasını istemediğimiz şeyler burnumuzun ucunda beliriveriyordu. Sanırım bu hayattan yenilen en büyük kazıktı.

TEPELERİN KIZI Where stories live. Discover now