BÖLÜM 32: "ARAYIŞ"

Start from the beginning
                                    

"Saçmalama Selim! Ya -" deyip durdu Kerem. Sesi gür çıkmıştı. Bir iki sefer dudaklarını aralayıp kapadı. O ihtimali söylemekte zorlanıyordu. "Ya kıza bir şey olursa?"

"Söyleyin gitsin derim." dedi Gök umursamazca omuz silkerek. Kerem burnundan solurken kıza ters bir bakış attı; ama kız buna da aldırış etmedi. Kerem'in derdi kızın üslubuydu.

"Yani Selim... Söylemek en doğrusu. O yükü de omuzlarıma almak istemiyorum." dedi Yasemin.

Selim kafasını salladığında nefesler tutuldu. Haberi kimin vereceği şimdi ki konularıydı. Yasemin Ahmet'in bu iş için uygun olacağını düşünüyordu. Adam da bunun kendisinin görevi olduğunu biliyordu.

"Ben ararım." diyerek Selim'in elindeki telefonu aldı. Ancak ekran kilidini akıl etmemişti. "Sanırım evlerine gitmem gerekecek." diye hamurdandı.

"Telefon burada çekmiyor. Eve gitsem iyi olacak. Ben de bizimkilere haber vereyim." dedi Kerem.

Ahmet Kerem haricindekileri kastederek "Siz de gidiyorsunuz." dedi. Bu bir emirdi. İtiraz kabul edilemezdi.

"Peki ya ben?" diye sordu Gök. Ormanda tek başına kalıp katille tekrar burun buruna gelemezdi. Yasemin'le gitmek istiyordu. Kızdaki kokunun sebebini bulmalıydı. O, onu amacına götürecekti.

"Benimle gelirsin. Hem şu üzerini temizlemiş olursun." dedi Yasemin kızın kanlı göğsünü işaret edip. Onun yardımı dokunabilir diye düşünüyordu. Gök itiraz etmeden hemen kabul etti. Onun da bu işten çıkarı olacaktı.

Selim ve Ayberk eve gitmek için gönülsüzlerdi; ama burada yapacakları bir şey de yoktu. Saniyeler içinde kaybolan birini nasıl bulabilirler bilmiyorlardı. Elleri kolları bağlı bekleyeceklerdi.

Vakit kaybetmeden geri dönüş yoluna koyuldular. Yasemin yürürken birkaç defa arkaya dönüp ağaca baktı. Bulmak için çok çaba harcadıkları ağacı terkedip gitmek istemiyordu. Daha ablasını bulamamıştı. Neredesin diye feryat etse kuşlar sesini ona ulaştırırlar mıydı? Sanmıyordu. Kuşlar tanrıların habercisiydi, ölüm perilerinin değil.

Sıra sıra dizilmiş ağaç dallarının altından geçerken Yasemin az kalsın tökezleyip düşüyordu. Ayağı hafifçe topraktan dışarı çıkan köke takılmıştı. Son anda yanındaki ağacın gövdesine tutunması onu kurtarmıştı. Tutunduğu ağacın gövdesindeki insanı andıran sembol dikkatini çekti. Bir insanın kolları ve bacakları uzayıp kıvrımlar alarak bir labirent oluşturmuş gibiydi. İnsan yapımı olduğu aşikardı. Şimdi bu ağaçla vakit kaybetmek istemiyordu. Şekli ve şeklin bulunduğu ağacı zihnine kazıyıp yoluna devam etti. O ağaçla sonra ilgilenecekti.

***

Kafasında yaptığı planla boğuşurken Selim'in adımlarını yavaşlatıp yanına geldiğini fark etti. Selim'i kolundan tutup Gök'ten uzağa bir yere çekti.  Konuşacaklarını yabancı bir kızın duymasını istemiyordu.

"Bir şeyler düşünüyor gibisin." dedi Selim Yasemin'in düşünceli haline dikkat çekerek.

"Bir plan yapıyorum. Afra'yı kurtaracağım. Bu sefer farklı olacak. Ayberk'in dediği gibi..."

Ses tonu fazla özgüvenliydi. Ciddiydi.

"Nasıl bir plan?" diye sordu çocuk gözlerini kısıp.

"Küçük bir oyun gibi olacak." dedi Yasemin yaprakla kaplanmış yerden gözlerini ayırmadan.

Selim kızın planını merak ediyordu. "Anlatırsan sana yardımcı olabiliriz. Bilirsin, hep öyle yaparız."

TEPELERİN KIZI On viuen les histories. Descobreix ara