Bölüm 7: 'Emirhan Benim Kardeşim'

Start from the beginning
                                    

''Rahşan!'' Berdan Ağa kardeşinden bir cevap bekliyordu. Rahşan ses etmedikçe sinirleniyor, çocukların araya girmesi canını sıkıyordu.

''Ne diyorsun sen dayı hala? Nasıl düşünürsün böyle bir şeyi? Emirhan benim kardeşim. Sen kardeşi kardeşe nasıl yakıştırırsın?''

''Ahsen senle konuşmuyorum. Siz karışmayın!''

''Bizi evlendirmeye çalışıyorsun ama siz karışmayın diyorsun? Dayı gerçekten sen...''

''Ahsen, Leyla'yı odasına götür.'' Dakikalardır konuşmayan Rahşan Hanım direktifiyle Ahsen'i odadan göndermek istemişti. Ağabeyinden böyle bir şey beklemiyordu. Sessiz kalmasının bir sebebi de ağabeyinin neden böyle bir şey düşünmüş olduğunu anlayabilmekti.

''Ama babaanne...'' Diyebildi yaşlı kadından önce.

''Ahsen dediğimi yap.''

Ahsen ve Leyla odadan çıkınca Rahşan Hanım ağabeyine döndü. ''Aklından ne geçiyor ağabey?''

''Bir şey geçtiği yok. Torunlarımız evlenme çağını çoktan geçtiler Rahşan Hanım. Birbirlerinden iyisini bulacaklarını mı sanıyorsun?''

Yaşlı kadın sıkıntıyla nefesini verdi. Ateş'in kaybı onu daha da yaşlandırmıştı. Yaşamak için az bir vakti kaldığını hissediyordu. Ahsen'in mutlu olduğunu görmek istiyordu. Gözü arkada kalmasındı onun için yeterdi. Torunun yaşadıklarından sonra uzun bir süre böyle şeyler düşünmeyeceğine emindi. Zaten Ahsen hiçbir zaman evliliği düşleyen bir kız olmamıştı. Ailesine bağlı olan bir kız olarak evlilik onun hayatında son sırada bile gelmezdi. Tepkisinin çoğunun Emirhan ile yakıştırılması olduğunu biliyordu. Dayısının söylediği Emirhan değil de başka biri olsa bile yine karşı çıkacağı aşikârdı.

Normalde Ahsen ile uzunca bir konuşma yapıp öyle cevap vermesi gerekirdi ama az önce torunun tepkisinden de anlayacağına göre Ahsen kesinlikle böyle bir şeye razı değildi. Sadece Ahsen de değil, Emirhan'ın da olanlardan haberi olmadığı belliydi. Zaten genç adam hep babasının ve dedesinin kararlarına göre yaşamamış mıydı?

Yirmi altı yaşında genç bir adamın hiçbir kararında özgür olmaması diye bir şey kabul edilebilir değildi. Sessiz, sakin ve uyumlu yapısı her zaman başına dert açıyordu. Çoğunlukla hayır demeyi bilmeyen kişiliği diğerleri tarafından kolayca kullanılıyordu. Bütün bunlara sebep ailesiydi. Üzerine titreyen annesi, çoğu zaman hesaba almayan babası ve her sözünü ikiletmeden yaptıran dedesi...

Emirhan aslında insanların dışarıdan gördüğü gibi biri değildi. Sadece öyle görünmeyi seçmişti o kadar. Aslında içinde bambaşka bir dünya vardı genç adamın. Üniversite tanıştırmıştı onu bu dünya ile. Eğer ki okumasaydı kendini fark edemeyecek, beklide herkesin uzaktan gördüğü Emirhan olarak kalacaktı. Okul onu kitaplarla tanıştırmıştı bir kere... Odasındaki o geniş kütüphaneden nerdeyse kimsenin haberi bile yoktu. Romanlar ve şiir kitapları çoğunluktaydı ama her türden eserler bulmak mümkündü.

Seviyordu Emirhan okumayı. Kavuşamayan âşıkları, mutsuz biten sonları, asla cevap bulamayan mektupları, ayrılıkta yazılan şiirleri... Yaşayamadığı hayatı kitaplardan tamamlıyordu. O da elbet bir gün tadacaktı bütün bunları. Tek temennisi buydu.

Güçsüz bir adam değildi Emirhan. Aksine güçlüydü bile. Güçlüydü çünkü tahammül ediyordu her şeye. Peygamber sabrı vardı onda. Kabuğunu kırıp çıkacağı günü bekliyordu belki de. O zamana kadar yine aynı söz dinleyen Emir'di. Öyle olacaktı.

Emirhan'ı süzdü Rahşan Hanım gizliden. Yüzündeki endişe net bir şekilde okunuyordu. Gerçekten haberi olmadığı belliydi. Gözleri ağabeyiyle buluşunca ürperdi yaşlı kadın. Ağabeyinin gözlerindeki kararlılık biraz korkutmuştu yaşlı kadını. Ama geri adım atacak değildi. Sonuçta onun kız kardeşiydi.

''Torunumu duydun ağabey. İstemiyor.''

''Onun fikrini sorduğumu hatırlamıyorum.''

''Benimkini soruyorsun. Bende istemiyorum.''

''Rahşan mantıklı düşünmüyorsun. Hızlı karar verme. Sonra pişman olacaksın.''

''Neden pişman olayım. Kızım evlenmek istemiyor, Emirhan' ı kardeşi olarak görüyor. Emirhan sen istiyor musun ki?'' Bütün bakışlar Emirhan'a dönünce, genç adam hemen cevap verdi.

''Hala, Ahsen benim kardeşim. Nasıl böyle bir şey düşünebilirim? Haberim yoktu böyle bir şey için geldiğimizden. Bilseydim izin verir miydim?''

''Duydun işte. İkisi de razı değil. Daha neden ısrar edersin?''

''Torununun dün gelip benden ne istediğini biliyor musun Rahşan?!' Bir nefeslik süre sonunda cevap beklemeden devam etti. ''Çiyeşan'a karşı onun yanında oy kullanmamı istedi. Çiyeşan'ın Ahsen'den hoşlanmadığını söylememe gerek yok herhalde. Ben onu kurtarmaya çalıştıkça burnunun dikine gidiyor. Evlenip bu işlerden uzaklaşmasını istiyorum. Yoksa Aybar Ağa onun ve sizin canınızı yakacak. Kimse bunu göremiyor. Ne yapabileceğini sadece Allah bilir. Bu evlilik olursa Emirhan gerekirse Karahanları yönetebilir. Bunu anlaman bu kadar mı zor? ''

''Söylediğin her şeyin farkındayım ağabey. Ama istediğini yapmayacağım. Kusura bakma. Torunumun istemediği bir şeyi yapamam.''

''Öyle mi Rahşan? Tamam peki. Bende senin torununun istediği şeyi yapmayacağım. Yarın toplantıda aleyhine oy kullanacağım. O zaman ne oluyor gör bakalım.''

Berdan Ağa Cihan ailesine işaret verip ayağa kalktı. Kapıya yöneldi, açacağı sırada kardeşi buz gibi sesiyle konuşmaya başladı.

''Bunu gerçekten yapabilcek misin? Can dostunun ailesine, kardeşinin demiyorum bile, sana emanet edilen, her zaman koruyup kollaman gereken aileye bunu yapacak mısın? Elinde hiçbir şey kalmamış, tek dertleri gururları olan Karahan soyuna bunu yapacak mısın? Öbür tarafta Bedirhan'ın yüzüne nasıl bakacaksın? O senin kız kardeşini ölümden kurtarmıştı hatırlamıyor musun?''

Arkasını dönemeden konuştu Berdan Ağa.''Sus, onun adını ağzına alma!'' Zişan'ın konuyla bir alakası yoktu. Ailesine karşı gelen kardeşinin –kendisi kabul etmese bile- söz konusu olması sinirini iki kat yapmıştı.

''Neden? En çok onu sevmez miydin sen? Bir kalemde silip atmış olamazsın.''

''Konumuz bu değil.''

''Evet değil ağabey. Konumuz ailemin bu zor zamanında yanında olmuyor oluşun. Eğer ki ağabey dediğini yaparsan bundan böyle bil ki senin benim gibi bir kardeşin de yok.''

Söylenen sözler ağırdı. İki kardeş de bu ağırlığı taşıyabilecek gibi değildi. Tartışma devam edecek olursa ağır olan sadece sözler olmayacaktı. Hiçbir şey demeden çıkıp gitmesi yine büyüklüğünü göstermesindendi. O öyle sanıyordu ama gerçek söyleyecek bir şeyinin olmayışıydı. Gerçekten söylediklerini yapacak mıydı? Bilmiyordu. Bilmek de istemiyordu Berdan Cihan.

Kardeş şu dünyadaki hem en güzel şey hem de en berbat şeydi. İkisini de yaşamıştı Berdan Ağa. Güzelliklerini Rahşanla tatmıştı, kötülükleri Zişanla. Ama kendi içinde her ikisinden de vazgeçmemişti. Edeceğini de pek sanmıyordu. Her şey bir yana Ahsen'in iyi bir derse ihtiyacı vardı. Ne yapıp edip dersini vermeliydi.

AH SENDE (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now