S.N. - 25.BÖLÜM : "ACI"

Start from the beginning
                                    

Söylediği sözlerin üzerine pasta boğazımda kaldığında zar zor birkaç kere öksürdüm ve suyumdan bir yudum aldım. Üzerime gelmemesi sadece benim için değil onun için de en iyi seçenek olurdu. Çünkü patlamak üzere olan bir bomba gibiydim ve pimim çoktan çekilmişti.

Tabağımı alarak mutfağa gittiğimde onun yanından geçerken ona omuz attım. Bir şey yapmayacaktım evet ama kendimi de rahatlatmalıydım.

Görevlilerin çevresini paravanla kapattığı mutfağın içinde öfkeyle oradan oraya yürürken Gizem peşimden içeri girdi. Sinir bozucu bir şekilde sırıtıyordu.

"Kaçıyorsun?"

Her zamankinin aksine şu an mutfağın çevresi kapalı olduğundan onunla tartışabilirdim. Buraya kadar gelerek o da bunu istemişti zaten. Kimse bizi burada görmezdi ve sesimiz de son ses müziğin açılı olduğu salona gitmezdi.

"Çıkar mısınız?" dedim çevredeki görevlilere gülümseyerek. Bu sayede birkaç saniye içinde boşalmıştı.

"Dediğini tekrarlasana bi." dedim üzerine yürüyerek. Ve bu da onu korkutmaya yetmişti.

"Savaş seni kullanarak kazandığı parayı bana yediriyor." Gözümü gözüne diktiğimde beni kışkırtmaya çalışıyormuş gibi bir havası vardı. Henüz bunu elde edememişti ve bu yüzden de devam ediyordu. "Kimsenin seni sevmemesi nasıl bir duyguymuş Defne?"

"Sus!"

"Sana ömrü boyunca Savaş'ın sadece beni seveceğini söylemiştim. Ama sen salak gibi seni sevebileceğine inandın."

Cümlesini söylerken gülümsemesi kontrolümü kaybetmeme sebep olmuştu. Sanki kendimde değilmişim gibi onu omzundan sertçe ittirmeye başladım.

"Sana sus dedim!"

Ona vurmak için elimi kaldırdığımda bir el beni havada yakaladı ve durdurdu.

"Hey hey hey relax."

Kulağıma yabancı gelen bu sese bakışlarımı çevirdiğimde onu daha önce hiç görmediğimi farkettim. Fazlasıyla esmer, yapılı vücuda sahip ve yemyeşil gözlü bu çocuktu.

"Bu bizim aramızdaki bir mesele." dedim hala üzerimdeki gerginliği atamayarak. "Sen kim oluyorsun da karışıyorsun?"

Sıkıca tuttuğu elimi bıraktığında elini bana uzattı.

"Ben Alex Leka. Birkaç gün önce Amerika'dan geldim ve bu yıl burada okuyacağım." Bakışlarını Gizem'e kaydırdı. "Belki beni tanıyorsunuzdur, daha önce albümüm çıkmıştı."

"Sana hayat hikayeni sormadım. Ne hakla bana karıştığını sordum."

Bu sözlerim onun Gizem'in önüne geçmesine sebep olmuştu. Eğilerek yüzünü bana yaklaştırdı. Öylesine uzundu ki eğilmesi bile tam olarak etki etmemişti.

"Peki sen ne hakla bu kızı burada sıkıştırıyorsun?"

"Onu tanımıyorsun bile."

Arkasını döndüğünde yarım ağız bir şekilde gülümsedi ve "Tanışmak isterim." dedi aksanlı bir şekilde. Bu durum Gizem'in hoşuna gitmiş gibi görünüyordu, göz göze geldiklerinde gülümsedi.

Alex kısa bir süre sonra yeniden önüne döndüğünde bakışlarını da bana çevirdi.

"Yani demem o ki bir daha bu kızı sıkıştırdığını görmeyeceğim."

"Sen-"

"Bla, bla, bla."

Cümlemi devam ettirmeme izin vermezken aptal bir tavırla Gizem'i kolundan tuttu ve mutfaktan çıktı. Tam da Gizem'in yanına uygun biriydi işte.

Tezgâhın üzerinde duran alkolsüz içeceklerden birini elime aldığımda yeniden salona, eski yerime geçtim. Son ses müzik açılıydı ve herkes ortada tepiniyordu. Gizem ve Alex'te birlikte, dans edenlerin içindeydiler.

"Eğer beni bir gün affedersen" Başımı arkama çevirdiğimde karşımda Savaş'ı gördüm. Ciddi bir ifadeyle bana bakıyordu, elinde de içki vardı. "bende sana teklif edeceğim."

Afallamış bir şekilde ona bakakalırken yine canımın acıdığını hissettim. Neden sürekli bana bunu yapıyordu?

"O gün hiç gelmeyecek." dedim dişimi sıkarak. "Hiç."

"Ben yine de bekleyeceğim."

Arkamı döndüğümde artık onunla yan yana görünmekten çekinmiyordum. Kim ne derse ya da ne yaparsa yapsın bu olayın mağduru bendim. Kaçmak zorunda değildim, saklanmak zorunda değildim!

"Biliyor musun?" dedim ona yaklaşarak. "Seninle evleneceğime ölürüm daha iyi."

Nefes almakta zorlandığım için göğsüm hızlı hızlı kalkıp inerken içimde tuttuğum tüm bu anların bir gün beni patlatacağını biliyordum. Henüz sadece acısını çekip içime atıyordum ama bu, bununla son bulmayacaktı.

"O zaman arkandan bende ölürüm." Yüzüne acılı bir ifadeyle bakarken devam etti. Konuştukça ağzından içki kokusu geliyordu. "Gerçekten ölürüm, sen yoksan yaşayamam ben."

"Madem öyle neden bana bunları yaşatıyorsun? Senin yaptıkların beni yaşarken öldürüyor. Gerçekten görmüyor musun?"

Savaş'ın sol gözünden bir damla hızla düştüğünde sadece gözlerime bakıyordu.

"Olmuyor değil mi? Cevap veremiyorsun. Çünkü karşında gerçekten acı çeken birini görünce aslında çektiğinin acı olmadığını anlıyorsun değil mi?"

"Acı?" dedi ardından gülerek. "Ben neden hastalandım Defne? Ne oldu da o hale geldim? Senin sırf ben sakladığım için sadece sana özel sandığın o acı yüzünden."

Sinirlendiği için kalbimi kırmaktan korkuyordu sanki. Yanımdan uzaklaşmak istedi ama yine de yapamadı. Konuşmayı bu şekilde bırakmak istemiyordu. İlk defa gerçekten kalbinden geçenleri söylüyordu, hesapsızca kitapsızca... Benim gözümde kendisini haklı çıkartma çabasında değildi. Bu yüzden o olaydan sonra gerçekleri söylediğine inandığım tek konuşması bu olmuştu.

"Neden hissettiklerimi saklıyorum biliyor musun?" dedi gözünden yaş gelmeye devam ederken. "Çünkü ben seninkini izlerken dayanamıyorum, sen de benimkine dayanamazsın."

"Savaş-"

"Nolur." dedi elinin tersiyle gözyaşını silerken. "Nolur Defne, Nolur bir kere beni anla. Hani sırf paranı ödeyemediğin için metrelerce peşinden koşan ev sahibin vardı ya... İşte onlarla dolu bir dünyada cebimde tek kuruş param yokken hayalimi gerçekleştirmek istedim. Dans etmeyi dansözlük sanan babama, şarkıcı olursam sokak köşelerinde şarkı söyleyeceğimi sanan anneme kendimi kanıtlamak istedim. Zavallıydım, gelmiyordu elimden bir şey. Yemin ederim aklımın ucundan dahi geçmemişti Bilal'in bunu diyeceği."

"Sus."

"Başka çarem yoktu."

İki elimi de yüzüme kapattığımda saçlarımı kulağımın arkasına aldım.

"Sus! Sus!"

"Özür dilerim."

Az evvel Gizem'in dedikleri, şimdi Savaş, çevrede bize bakıp fısıldaşanlar... Delirmek üzereydim. Eğer biraz daha burada durursam toplu bir katliam çıkarabilirdim.

Elimle masadan destek aldığımda gitmek için arkamı döndüm. Ama Savaş'tan duyduğum o birkaç kelime hareket etmemi engellemişti.

"Özür dilerim Defne, seni hala sevdiğim için."

HİKAYEYE ŞU ANA KADAR YAPTIĞINIZ YORUMLAR, HİÇ GÖRMEDİĞİNİZ KESİTLER, DUYURULAR VE DAHA FAZLASI İÇİN İNSTAGRAM: Sevgi_notalari ADLI SAYFAYI TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN.

***

Lütfen beğenmeyi ve her türlü yorumunuzu yapmayı unutmayın.

***

Sorularınız için bana ulaşın;

ask.fm : zorayda_deniz

instagram : deniz_bakkal

facebook : Deniz Bakkal

SEVGİ NOTALARIWhere stories live. Discover now