S.N. - 10.BÖLÜM : "YAĞMUR"

En başından başla
                                    

Kesik kesik çıkan sesinden anlaşılıyordu ağladığı. Belki bana acıdığı içindi, belki de vicdan azabından. Bilmiyordum onu bu hale getirenin ne olduğunu, bilmekte istemiyordum zaten. Sadece farklılaştığını biliyordum, bana dokunuşunun bile.

"Bir gün yaptığım bir şey yüzünden bu kadar pişman olacağımı bilemezdim." dedi sessizce. Benim duymayacağımı ya da duysam da yüksek ateşim yüzümden hatırlamayacağımı düşünüyordu sanırım. Ama yanıldı, ertesi gün bile bu sözlerini hatırlıyordum.

***

Sürekli uyuyup uyanarak geçirdiğim o uzun iki günün ardından kendime gelmiş bir şekilde uyandım. Buradaki dördüncü günümüzdeydik ve bu gece yola çıkılacaktı.

"İyi misin?" diye sordu Begüm gözümü açtığımı fark ettiğinde. Yanıma gelmiş, elini başıma koymuştu. "Ateşin biraz daha düşmüş."

"İyiyim."

Elimin üzerine takılmış serum yüzünden hareket edemesem de yatakta kendimi yavaşça yukarı çektim. Bu sırada gözüm Gizem'in boşalan yatağına takılmıştı.

"Bu nerde?"

"Odasını değiştirdi geçen gece."

"Kaçtı yani." dedim Begüm'ün de bu olaylardan haberi olduğunu farz ederek. Söz konusu Gizem'se gizli kalması imkansızdı zaten. Herkese "Okulda Defne'yi seviyorum diye bağıran Savaş beni öptü." diye anlattığına o kadar emindim ki.

"Burada olan her şeyi burada bıraksak olmaz mı?" dedi Begüm yorgun bir sesle. "Savaş'ı da Gizem'i de burada bıraksan ve döndüğümüz zaman sıfırdan başlasan?"

"Bunu bende istiyorum ama bütün bunları nasıl unutacağımı bilmiyorum ki." Bakışlarımı Begüm'ün yüzüne çevirdim "Canımın bu kadar yandığını nasıl unutacağım?"

Bu cümlem onun zar zor yutkunmasına sebep olmuştu. Ne cevap vereceğini o da bilmiyordu. Kapı aniden açılınca gerekte kalmamıştı.

İçeri girenin Savaş olduğunu fark ettiğinde Begüm hızla ayağa kalktı.

"Benim Alperen'i bulmam gerek."

Belli ki bu anı daha önce planlanmışlardı. Son kez kaçamak bakışlarla bana baktı ve suçlu adımlarla odadan çıktı. Odanın yeni yalnızları ikimizdik.

"Ben" dedi bana iyice yaklaşarak. Saat geç olmadığı halde ağzından öylesine alkol kokuyordu ki rahatsız olmuştum. "özür dilerim."

Sebepsizce gülümsediğimde gözlerimden kaçırdığı gözlerini bana çevirebildi. Sanki bakışlarıyla ciddi olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu.

"Neden özrünü kabul edeyim?" dedim kollarımı iki yana açarak. Yüzümdeki gülümseme hızla yerini nefret dolu bakışlara bırakmıştı bile. "Bir dahakine canımı alabil diye mi?"

Kendini dik tutamıyormuş gibi sallanmaya başladığında aniden konuyu değiştirdi.

"Sana yemin ederim ki Gizem'i oraya ben çağırmadım."

"Onu öpen de sen değildin zaten." dedim sinir bozucu bir tavırla.

Yüzünü iyice yüzüme yaklaştırdığında öfkeyle "Sen hiçbir şey bilmiyorsun." dedi. Çenesi kaskatı kesilmişti. Buna karşılık kaşlarımı kaldırarak ona baktım.

"Öyle mi?"

Meydan okurcasına konuşmam onu daha da deliye döndürüyordu. İkimiz de nefeslerimizin birbirine çarpacak kadar yakın olduğumuzu farkında değildik. Sadece sinirliydik ve her an patlamaya hazırdık.

SEVGİ NOTALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin