51. Bölüm- FİNAL

2.3K 202 30
                                    

"Bayan Moore?"

    Ed yanıma doğru yaklaştı.
"Onu tanıyor musun?" Diye sordu.
"Evet tanıyorum. Amcamın evimize aldığı temizlikçi bayandı." Dedim gözümü ondan ayırmadan.
"Temizlikçi olmak hiçbir zaman benim işim olmadı. Birkaç günlüğüne buna zorunlu olarak yaptım. Yoksa seni nasıl bulacaktık?"
"İlaçlarımı sen değiştiriyordun öyle değil mi?" Diye sordum.
"Sandığım kadar aptal değilsin Bella. Onları içmen de bir o kadar da saçmaydı zaten."
"Hasta olduğumu sanıyordum." Böyle dediğim anda David, Ed, Jessica ve Kate aynı anda bana doğru tuhaf bir şekilde bakmışlardı. Yutkundum.
"Evet ve bunun için Chris'in onları kesinlikle affetmeyeceğini bildiğinden kimseye söylemedin."
"Hastalığı sana kim bulaştırdı Bella?" Diye sordu David kolumu tutarak.

    O sırada Bayan Moore yani Teresa arkamda duran Hanna'yı eliyle işaret etti.
"Bunu o yaptı."

  Herkes Hanna'ya doğru bakmıştı. Bir iki adım geriye doğru gittikten sonra konuşmaya başlamıştı.
"Başka çaremiz yoktu. Chris'i bulmak için ikna etmeliydik. Onun için bunu kullandım yoksa neden Chris'in bana düşman olmasını isteyeyim ki?"
"Ama yedekte bir planınız daha vardı ve bunun kesinlikle işe yarayacağını biliyordunuz." Dedi Teresa sırıtarak.
"Nedir o?" Diye sordu Ed bir adım öne çıkarak.
"Karşı karşıya geleceğimizi biliyorlardı. Chris bizden habersiz Bella ile bir bağ kurup ona 'beni bulmaya çalışmasınlar" dediklerinde bizim elimizde olduklarını anlamışlardı. Sonuç olarak sizin için geleceğimizi de biliyorlardı ve bu sebeple...."

"Ve bu sebeple Bella bir şekilde size gönderip alfamızı geri kazanacaktık."  Ağaçların arasından çıkan sürüye doğru baktım. Konuşan Jim'di. Bana doğru bakıyordu.

"Yani beni kurban olarak kullandınız." Dedim hayal kırıklığına uğramış bir şekilde.

"Hadi ama...sen bir deltasın ve yerin delta sürüsü Bella."

   Gözlerimi yere doğru sabitledim.

"Delta'yı verin! Yoksa hepinizi parçalarız." Dedi bana doğru yavaş adımlarla yaklaşmaya başladı.
"Bir deyimim ile Chris'i öldürürüz Bella. Bu sefer enjektör ile de uğraşmayız. Direkt olarak gözlerinin önünde boğazını parçalarım. Hem de dişlerimle."

   Ed'e ve David'e doğru baktım. İkisi de kafalarını sallıyorlardı.
"Hayır Bella. Buna zorunlu değilsin." 

   Hiçbir şey demeden derin bir nefes aldım ve onlara doğru ilerlemeye başladım.
"Başka çarem olduğunu sanmıyorum çocuklar. Daha fazla vicdan azabı çekemem." Dedim önüme doğru bakarak.
"Hayır!" Diye bağırıyorlardı ama başka hiçbir çarem yoktu. İşte Chris'in sürüsü amaçlarına ulaşmışlardı. Benim karşılığımda onu alacaklardı. Onların tarafına doğru geçtiğim sırada kulakları sağır edecek derece de bir kükreme sesiyle hepimiz kulaklarımızı kapatmıştık. Arkamdaki deltalar haricinde, herkes kulaklarını kapatıyor ve yüzlerini ekşitiyorlardı. Kulaklarımı açtığım sırada karşımda Tessa'yı bulmuştum.

"Eğer gerçekten ölmek istemiyorsanız Bella'yı bırakın!"
"Tek başına bizi öldürebileceğini mi sanıyorsun?"
"Aslına bakarsan..." Dedi ve arkasına dönüp Ed'e doğru baktı.
"İki alfa ve dört beta ile neden olmasın?"
"İki alfa mı?" Diye sordu mavi gözlü.

   Tessa kafasını salladı. Yukarıdan biri aşağıya doğru indi. Kafasını kaldırdığından gözlerimi kocaman büyütmüştüm. Şu anda aşırı derece de adrenalin salgılıyordum.
"Chris!" Diye bağırdım. Bana doğru baktı ve gülümseyerek ayağa kalktı. Bir ara gözüm Chris'in sürüsüne doğru kaydığında onların da heyecanlanmış olduklarını fark etmiştim.

"Dur bir dakika sen oradan nasıl çıktın?" Diye sordu Teresa kekeleyerek.
"Çünkü o benim yeğenim." Dedi Tessa ve hırlamaya başlayarak dişleriyle pençelerini çıkardı. Dönüşmüştü. Onlara doğru süratle koşmaya başladı. Ondan cesaret almalarıyla bizimkiler de harekete geçmişlerdi. Hepsi bize doğru koşuyorlardı. Aradan sıyrıldım ve mavi gözlü deltanın bacaklarına doğru bir tekme geçirdim.
   Tessa ve Chris, Teresa ile dövüşürken biz de diğerlerini halletmeye çalışıyorduk.

   Ed, Jessica, Eric ve Katherine bana yardım ediyorlardı.

   Delta kurtadam kılığına girdi ve hepimizi teker teker savurmaya başladı.
   Beni bir kayaya doğru fırlattığında kalkmak için kollarımdan yardım aldığım sırada uzun, siyah pençelerimin çıktığını fark etmiştim. Hırlayarak kurtadama doğru yaklaştım ve pençelerimi ona doğru savurmaya başladım. İkimiz de neredeyse eşit dövüşüyorduk. Ed ve Jessica, kurtadamın boynuna dolandıkları sırada pençelerimi ona doğru saplamaya çalıştım ama olmamıştı. Beni karşıya doğru sert bir şekilde fırlatmıştı.

   Yere doğru sürtünerek düşmemle sanki bir yerlerim incinmiş gibi hissetmiştim. Gözlerimi açtığım zaman karşında James'i bulmuştum. Elinde bir tür silah vardı.
   Doğrulduğumda amcamda da aynı şeyin olduğunu fark etmiştim.

   James bana bakarak sırıttı ve beni yerden kaldırdı.
"Odanı biraz kurcalamış olabiliriz. Umarım bize kızmazsın." Dedi ve göz kırparak etrafa doğru ateş açmaya başladı. Gülümsedim ve arkadaşlarıma yardım etmek için koşmaya başladım.

   Ed ile karşı karşıya geldiğimizde kolunu sıkı bir şekilde tutmasından yaralandığını anlamıştım. Resmen etini görüyordum.
"Ed yaralanmışsın." Dedim ve ona doğru yaklaştım. Elimle kolunu tuttum.
"Sorun değil. İyileşebilirim."
   Kafamı Chris'e doğru çevirdiğimde ikisinin de Teresa'yı alt ettiklerini görmüştüm. Tessa, Chris onu yere sert bir şekilde sabitler sabitlemez hızlı bir şekilde pençelerini kalbine doğru saplayıp,  Teresa'nın kalbini yerinden çıkardı. Bunu görünce her ne kadar kusacak gibi olsamda....ağzım açık bir şekilde Tessa'ya bakıyordum. Herkes olduğu yerde kalmış, Tessa'ya doğru bakıyordu. Kimse sesini çıkartamıyordu.

   Tessa ayağını onun üzerine doğru koydu ve ona doğru bakarak konuşmaya başladı.
"Ne olursa olsun benimle uğraşmayacaktınız! Beni yaralamayacaktınız!" Dedi ve elindeki kalbi ona doğru fırlattı. Ardından diğer deltalara doğru baktı. Herkes onu izliyordu.

   Deltalar öylece Tessa'ya ve yerde ölü bir şekilde yatan Teresa'ya bakıyorlardı. Kimse sesini çıkarmamakta karalıydı.

"Hayır bu imkansız!" Diye bağırdı Eric arka taraftan. Tessa'ya doğru yaklaşmaya başladı. Hepimiz kafalarımızı ona doğru çevirmiştik.

"Kitapta onların asla ölmeyecekleri yazıyordu."

   Tessa sırıttı.
"Evet normalde ölmezler ama sanırım kitap küçük bir ayrıntıyı atlamış! Bir deltayı ancak bir delta öldürebilir!" Diye bağırdı ve bana doğru bakarak göz kırptı. Deltalar yan yana geldiler.
"Bunun daha bitmediğini çok iyi biliyorsunuz Tessa. Elbet bir gün acısı çok pis alınacak. Sadece zaman gerekiyor!" Dediler ve arkalarını dönüp bir duman ile ortalıktan kayboldular.
Kısa bir süre kimse sesini çıkartmamıştı.

"Bitti mi?" Diye sordu Kate. Hepimiz ona doğru baktık ve gülmeye başladık.

  O sırada Chris ile göz göze gelmiştik. Biraz bekledikten sonra birbirimize doğru koşmaya başladık ve sıkı bir şekilde sarıldık. Ellerimi onun boynuna doladığımda onu ne kadar çok özelmiş olduğumu anlamıştım.

   Sarılmayı bıraktığımızda birbirimize doğru baktık.

   Ellerini yüzümde gezdirdi ve gülümsedi.
   Ona bir daha sarılmıştım ve o anda kendimi bırakıp hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. Kendime söz verdiğimden beri böyle ağladığımı hatırlamıyordum.
"Seni kaybettim sanmıştım."
"Ben her zaman seninle birlikteydim Bella. Sadece sen beni göremiyordun o kadar!"
   Ayrıldığımızda herkesin bize doğru baktığını fark etmiştik. Yavaş adımlarla yanımıza yaklaşıyorlardı. Ed, Chris'in sırtını sıvazladı ve ona sarıldı.

   O sırada gözüm Tessa'ya doğru kaymıştı. Bana doğru bakıyordu ve yalnızca gülümsüyordu....

Kurtlar Arasında (3. Kitap)Where stories live. Discover now