48. Bölüm

2.2K 186 14
                                    

   Eve girer girmez, amcam ve James beni karşılamışlardı.

   Amcam üzerimdeki ve ellerimdeki kan izlerini görünce gözlerini büyütmüştü.
"Bella? Neler oluyor?" Diye sordu beni durdurarak. Ellerime doğru baktı.

   Umursamaz bir şekilde amcama bakıyordum.
"Ne oldu sana?" Diye sordu.

   Hala umursamazca bakıyordum.
"Öksürdüm!" Dedim sakin bir şekilde ve gözlerimi önümden ayırmadan, merdivenlerden çıktım. James de arkamdan geliyordu.

   Odama girdim ve bakışlarımı bozarak yatağımın üzerine oturdum. James de odaya girdi ve kapıyı kapattı.
   Biraz durduktan sonra yanıma doğru oturdu.

"Bella! Neyin var?" Diye sordu.
"Hiçbir şeyim yok! Hiçkimsem ve hiçbir şeyim."
"Ne demek bu şimdi?"
   Ona doğru baktım. 
"Neden Bill'in beni öldürmesine izin vermedim ki? Ya da neden o kazığı alfaya sokacağıma kendime sokmadım? Belki de Chris'in yerine benim Jeff ile anlaşma yapmam gerekiyordu."
"Bella sen ne diyorsun?"
"Bugün normalde doktor randevum vardı James. Ama tamamen aklımdan çıkmış."
"Ne randevusu Bella. Ne doktoru?"
"Hastalığım için!" Gülmeye başladım.
"Yoksa...yoksa sen bilmiyor muydun?" Diye sordum gülmeye devam ederek.

   Gözlerini büyüterek bana doğru bakmaya başladı.
"Hastalığın için mi? Ne hastalığı?"
"Verem!"

    Ani bir hareketle ayağa kalktı.
"Pekala artık iyice saçmalamaya başladın Bella. Sen nerden çıkartıyorsun bunları?"

   Böyle dediği an, çekmeceme doğru uzandım ve içinden ilaçlarımı çıkarttım.
"Al işte. Bunları kullanıyorum. Ama sanki daha çok ilerliyor."

   Üzerimi ve ellerimi gösterdim.
"Bu gördüğün kanlar da ciğerlerime aitti. Bunu sana neden anlattığımı bile bilmiyorum. Şu anda ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok. Yalnızca uyumak istiyorum." Dedim ve başımı yastığa doğru koyup gözlerimi kapattım.
"Benim için endişelenmeyin James. Bunu da atlatacağımı biliyorum." Dedim ve daha fazla bir şey söylemeden üzerimi örttüm ve derin bir uykuya daldım.
......

   Sabah uyanır uyanmaz olduğum yerde doğruldum ve etrafıma bakındım. Başım çok kötü ağrıyordu. O sırada kapı çalındı ve içeriye biri birdi. Bu Bayan Moore'du.
"Günaydın Bella!" Dedi tuhaf bir şekilde gülümseyerek. Üstümü iyice örtmüştüm.
"Günaydın Bayan Moore."
"Ah lütfen bana Teresa de!"
"Pekala Teresa.....bir sorun mu var?" Diye sordum.
"Hayır yalnızca seni uyandırmaya gelmiştim."
"Ah, ama gördüğün gibi ben zaten uyanmıştım."
"Evet bunu görebiliyorum."
    Yapmacık bir şekilde gülümsedi ve komidinin üzerinde duran ilaçlarıma doğru baktı.  Ben de oraya doğru baktım.
"Her şey yolunda mı?" Diye sordum. "Elbette. Her şey gayet yolunda!" Dedi ve suratındaki gülümsemesini bozmadan odadan çıktı.
  Gözlerimi devirdim ve yataktan kalktım. Hemen banyoya girdim. Üzerimdekileri çıkardıktan sonra kendimi ılık suyun altına gömdüm.

    Dolabımın karşısına geçip giyeceklerimi seçtim ve hemen giyindim. Son olarak ayakkabılarımı ayağıma geçirip, üzerime siyah kot ceketimi giydim ve hafif bir makyaj yaparak çantama ilaçlarımı koyup aynanın karşısına geçtim.
   Kendime bakmaya başladım. Hala gücümü kullanamıyordum. Aynı zamanda kendimi bir delta gibi de hissetmiyordum. Çekmecemden çıkardığım silahı elime doğru aldım. İçine doğru baktım. Doluydu. O sırada bir şey fark etmiştim. Kurşunlarım olması gereken renkten daha farklıydı. Koyulaşmış bir rengi vardı. Oraya doğru dokunduğum anda inleyerek silahı elimden düşürmüştüm. Elime doğru baktım. Duman çıkmıştı. Silahı yerden geri aldım ve kapatıp çizmeme koydum. Gözlerimi elimden ayırmadan odadan çıktım.

    Ağır adımlarla merdivenlerden indiğimde James ve amcamın da masaya daha yeni oturmak üzere olduklarını fark ettim. Çantamı kapının önüne doğru koydum ve kahvaltı masasına oturdum.
"Günaydın!" Dedim.
"Günaydın Bella. İyi uyuyabildin mi?" Diye sordu.

  Ona doğru baktım ve kafamı olumlu anlamda salladım. Sonrasında ağzıma tabağımdaki omlet parçalarından birini attım.
"Eline ne oldu?" Diye sordu amcam kahvesinden bir yudum alarak.
"Hiç...hiçbir şey." Dedim parmağımı saklamaya çalışarak.

"Bugün okul sonrasında neler yapacaksın? Diyordum ki...eğer bir planın yoksa okul çıkışında üçümüz birlikte yemeğe falan gidebiliriz."
"Aslında evet kendime özel planladığım şeyler var. Belki başka zaman..."
"Peki öyleyse, başka zaman." Dedi ve kahvesinden bir yudum daha aldı.  Gözlerini benden ayırmıyordu.

    Elimdeki çatalı tabağın kenarına koydum ve masadan kalktım.
"Size afiyet olsun ama artık gitmemiz gerekiyor. James geliyor musun?" Diye sordum. Kafasını sallayıp ayağa kalktı. Amcama doğru baktı ve koltuğun üzerinden aldığı ceketi sırtına geçirip arkamdan yürümeye başladı.

    Evden çıktığımızda ikimizde benim arabama binmiştik. Emniyet kemerimi takıp arabayı sürmeye başladım.

  James bana çok tuhaf bir şekilde bakıyordu. Ona doğru bakmıyordum ama bunu hissedebiliyordum.

"Her şey yolunda mı?" Diye sordum. O anda bana bakmayı kesip önüne dönmüştü.
"Evet...evet sadece sen iyi misin?" Diye soracaktım.
"Bilmiyorum. Bir şey hissetmiyorum."
"Bugün doktora giderken yanında olmamı ister misin?"

   Okulun önüne geldiğimizde arabayı park edip ona doğru baktım.

"Buna gerek yok! Çocuk olmadığımı düşünüyorum." Dedim ve arabadan indim. Çantamdan çıkardığım ilacımı içtim. O sırada bir şey daha fark etmiştim. Sanki ilacın rengi değişmiş gibiydi. İlaç sarıydı ama normalde beyaz olması gerekiyordu.

   Kaşlarımı çattım ve çantamdan diğer kutuları da çıkarttım. Hepsinin rengi beyazdan sarıya dönmüştü.

   James önüne doğru geçti.
"Bella neyin var?"
   İlaç kutusunu kapattım ve çantama geri koydum.
"Hiç...hiçbir şey yok. Hadi gidelim." Dedim ve yürümeye başladım.

   Binanın içine girdiğimizde James, dolabıma kadar eşlik etmişti.
"Seni ararım."Dedi ve yanımdan ayrıldı.

  O sırada ben de hemen kitaplarımı alıp biyoloji sınıfına doğru ilerledim...

   Son 3 bölüm

Kurtlar Arasında (3. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin