5. Bölüm

2.9K 220 12
                                    

"Hoşgeldiniz çocuklar!"
"Merhaba amca." Dedim ve yanağına bir öpücük kondurdum. James de çantasını yere bıraktı ve koltuklardan birine geçti. Ben de geçip onun yanında oturdum.
"Nasıldı?" Diye sordu amcam ve karşımıza oturdu. 
  Uzun süren sessizlikten sonra bunu bozan James olmuştu.
"Bella yarın yüzme seçmelerine katılacak baba!"
  Amcam bana doğru baktı.
"Bu çok güzel!...Bella bunun için bir şeye ihtiyacın var mı?"
"Ah hayır yok! Yani şimdilik. İlerki zamanlarda bilemem. Bir şansımı deneyeyim dedim."
"Bence de iyi yapmışsın."
   O sırada kapı çalmıştı. Amcam bir hışımla ayağa kalktı.
"Ah işte çin yemeklerimizde geldi!" Dedi ve kapıya doğru koştu.
   James ile ikimizde kafamızı oraya doğru çevirdik ve amcamı izledik. Amcam elinde poşetlerle masaya doğru ilerledi ve poşetleri masaya koydu.
"Hadi bakalım. Yiyelim şunları." Dedi gözlerini büyüterek.
  Gülümsedim ve ayağa kalktım. James de kalktı. Birlikte masaya oturduk ve sohbet ederek yemeklerimizi yemeğe başladık.
...

  Yatağıma yan bir şekilde yatmış, bir yandan yatak örtümün kurdelesiyle oynarken bir yandan da düşünüyordum.
   Nasıl güçlü kalmayı başaracaktım? Sonuçta bir insandım. Hem de duyguları olan ve sürekli bunları dışa yansıtmaktan korkan bir insandım.
   Olduğum yerde doğruldum ve komidinin üzerinde duran albüm defterini elime aldım. Sırtımı yatağın başlığına dayadım ve fotograflarımıza bakmaya başladım.
    Ama ağlamıyordum. Ağlamayacaktım da zaten. Kendime bir söz vermiştim. Normal bir lise son sınıf olacaktım. Bunu yapacaktım.
   Oturduğum yerden sol tarafıma baktım. Yine bugün gördüğüm silüeti görüyordum. Chris'in silüetini. Bu gerçek değildi, bunu biliyordum. Ama neler oluyor bilmiyordum.
  Yavaş bir şekilde yanıma oturdu. Birbirimize bakıyorduk. Yavaş bir şekilde dudaklarının kenarını yukarı kaldırdı ve gülümsedi. Elim yüzünde gezdirmeye çalışmış ama başaramamıştım. 
"Seni benden başka biri görebiliyor mu?" Diye sordum sessiz bir şekilde. Ardından gözlerimi kapattım. Geri açtığımda ise kendimi albüme sarılmış bir şekilde bulmuştum. Aynı zamanda boynum da tutulmuştu. Sanırım uyuyakalmıştım. Saate baktım. 8.50 evet kesinlikle uyuyakalmıştım. Peki bu Chris'in silüeti de neyin nesiydi.
   Benim acilen Chris'in nasıl olduğunu ya da olacağını öğrenmem gerekiyordu. Ama bunu yapmaya korkuyordum.
  Hayır!! Bunu yapabilirdim. Yapmak zorundaydım. Yatağın üzerinde dizlerimin üzerine doğru kalktım.

   Gözlerimi kapattım ve kendimi Chris'in gelecekteki halini görmek için zorlamaya başladım. Yumruklarımı sıkıyordum. İşte görüntü oluşmaya başladığında ise güçlü çığlıklarımla odayı inletiyordum.

   James ve amcam odaya hızlı bir şekilde girdiler. Beni sarstıklarını hissediyordum. Ama ondan sonrasını artık hissedemiyordum.

  Karanlığa doğru ilerliyordum. Hem de karanlığın karanlığına doğru.
  İyice ilerlediğimde ise tamamen bir boşlukla karşılaşmıştım. Tam ortadaydım hızla etrafımda dönmeye ve neler olduğunu anlamaya çalıştım. Yaklaşık 3. Turumda karşımda Chris'i bulmuştum. Bana doğru yaklaştı. Eliyle yüzümü tuttu. Kulağıma eğildi ve fısıldamaya başladı.
"Hiçbir şey göründüğü gibi değildir!" Dedi ve ellerini yüzümden çekerek karanlıkta kayboldu. 
   Gözlerimi açtığımda, ışığın etkisiyle gözlerimi kırpıştırmaya başladım. James'in dizinde yatıyordum. Hemen doğruldum. İkisinin de yüzü bembeyaz olmuştu.
"Bella s-sen iyi misin?" Diye sordu amcam. Kekeleyerek konuşmuştu. James'e baktım. Ardından gözüm masanın üzerindeki kanlı mendillere takılmıştı. Onları elime aldım. Ardından diğer elimle burnuma dokundum. Kanamıştı. Hem de peçetelere bakılırsa fazlasıyla kanamıştı. Normal bir insan olmama rağmen ve bu kadar kan kaybetmeme rağmen nasıl ölmediğimi merak ediyordum.
   Amcamın ve James'in yüzüne baktım. Tek bir kelime etmiyorlardı.
"Bakın ben iyiyim. Bir şeyim yok. Şu anda yok!"
"Bella niye böyle bir şeyi tekrar denedin ha?" Dedi ve bir hışımla ayağa kalktı James.
"Bunu daha önce denediğinde neredeyse ölmüyor muydun? Bella şimdi de kalbinin 3 dakika durduğunu biliyor musun ha? Ve de bitmek bilmeyen kanları?"
"Kalbim mi durdu?" Diye sordum.
"Öldün sandık!" Diye bağırdı James. Çok sinirli görünüyordu.
"Bak anlamıyorsun! Chris hakkında bilgi almalıyım! Onun şimdi ya da gelecekte nasıl olduğunu bilmeliyim."
"Yeter artık!" Dedi ve amcam da ayağa kalktı.
"Üzgünüm Bella ama sen, buraya geldiğim saatten beri bana emanetsin! Annen ile babanın emanetisin. Onlar senin aileni elinden aldılar! Chris ile tanışmasaydın, amcasıyla da tanışmazdın ve şimdi böyle olmazdı. Bence onun ölmesi en doğrusu olur!"
"Hayır!" Diye bağırdım sert bir şekilde.
"Sana emanet olabilirim amca ama sana ait değilim."
"Neden onlara karşı bu kadar yumuşaksın! Bella onlar senin aileni öldürdü!"
"Bunu onlar yapmadı.."
"Ama onun türü yaptı! Şu anda senin onlara karşı bitmek bilmeyen bir nefretin ve sönmek bilmeyen bir intikam ateşin olmalı. Onlardan intikam almalısın! Abim ve yengem için.." Dedi. Son cümlesini söylerken bütün ciddiyeti gözyaşına dönmüştü. Yere doğru dizlerinin üzerine çöktü ve yüzünü kapattı. Tanrım! Ağlıyordu.
   Ama ben ağlamayacaktım. Bunu yapmayacaktım. Yanına doğru çömeldim.
"Onlara karşı siper alamam amca! Benden bunu bekleyemezsin!" Dedim ve başka bir şey söylemeden merdivenlerden yukarıya çıktım. Odama girip kapıyı kilitledim ve kendimi yatağa attım.
   Ağlamayacaktım işte!! Ağlamayacaktım!!

Kurtlar Arasında (3. Kitap)Onde histórias criam vida. Descubra agora