2. Bölüm

3.2K 238 15
                                    

"Bella!....Bella!"
  Zorlukla gözlerimi açtım. Hiç halim yoktu.
"Bella! Hadi kalk! Pizza geldi."
   Yavaş bir şekilde doğruldum ve bana tuhaf gözlerle bakan James'e doğru baktım.
"Sen iyi misin?" Diye sordu. Kafamı olumlu anlamda salladım ve ayağa kalktım. Ben önden o da arkadan odadan çıktık. Yavaş adımlarla merdivenlerden aşağıya indim. O sırada amcamın çoktan masa başında olduğunu fark ettim. 
"İyi uyudun mu Bella?"
  Kafamı olumlu anlamda salladım ve sandalyeyi geriye doğru çekerek oturdum. Bu bana tuhaf geliyordu. Uzun bir zamandan sonra bu evde, yemeği tek yemiyordum.

   Pizzadan bir dilim tabağıma aldım ve içeceğimden bir yudum alarak yemeğe başladım.
"Okul için hazır mısın Bella?" Diye sordu amcam yemeğini yerken.

  Kafamı olumsuz anlamda salladım. Yanında duran peçeteyi aldı ve ağzını sildi.
"Bu cevabı vereceğini biliyordum." Dedi.
  James'e baktım. O da bana bakıyordu.
"Merak etme Bella!" Dedi James.
"Ben de senin yanında olacağım. Ne olursa olsun!" Dedi ve masada duran elimi tuttu. Hafifçe tebessüm ettim ve ben de onun elini tuttum. Amcama doğru baktım.
"İyi ki buradasınız amca. Size teşekkür ederim." Dedim ve izin isteyerek ayağa kalktım.
"Şimdi...... ben artık eşyalarımı yerleştirmeye başlayayım. Zaten anca bitiririm." Dedim ve merdivenlere doğru ilerleyip yukarıya çıktım. James'de arkamdan geliyordu. Tam odamın önüne geldiğimde ona doğru döndüm.
"Yardım etmek istiyorum." Dedi ellerini iki yana açarak.

  Gülümseyerek kafamı salladım ve onu içeriye aldım. Hemen valizleri ve çantalarımı yatağın üzerine koydum ve teker teker açıp yerleştirmeye başladım. James de bir yandan bana yardım ediyordu.
"Ben gerçekten çok özür dilerim. Yani sizin düzeninizi de bozdum. Seni de Washington'dan buraya kadar getirdim. Üzgünüm."
"Evet belki düzenim bozulmuş olabilir ama seni ne kadar çok sevdiğimi bilirsin. Her şey bir yana sen bir yana. Sen benim kardeşim gibisin!" Dedi ve omzumdan tutarak beni kendine doğru yapıştırıp sarıldı.
   Bu doğruydu. Ben onun kardeşi gibiydim. Ayırıldığımız zaman teşekkür ettim.

  Bana silah, mermi, bıçak ve kutuların olduğu çantayı gösterdi.
"Bunlar amcamın çalışma odasına mı gidiyor?"
  Kafamı salladım. Hemen bir çırpıda çantayı içeriye koyup geri geldi.

  Eşyaları yerleştirmeyi bitirdiğimiz de gerçekten yorulmuştuk. İkimiz de kendimizi camın önünde duran tüylü, mor koltuğa attık. Kafamı pencereye doğru dayadım.
"Babam biz okula gidince temizlikçi bir bayan tutacağını ve evi tepeden tırnağa temizleteceğini söyledi."
"Bu iyi." Diyebildim sadece.
  James gözlerini yere doğru dikti. Çok endişeli görünüyordu.
"Her şey yolunda mı?" Diye sordum.
"Evet...sadece ben biraz endişeliyim. Yani şu okul konusunda."
"Merak etme! Ben varken çabuk alışırsın!" Dedim dalgaya vurarak.

  Halbuki ben de çok endişeliydim. Çocukları uzun zamandır görmemiştim ve şimdi onları görecektim. Bir tek Chris'i göremeyecektim. Zaten canımı da en çok bu acıtıyordu. Acaba şimdi o nasıldı? Ona neler oluyordu? Niçin onun yanında değildim ki?

  Pantolonumu ıslatan göz yaşlarımla ağladığımı fark etmiştim. Hemen göz yaşlarımı sildim ve James'e baktım. O da bana bakıyordu.
"Ben iyiyim....gerçekten." Dedim ve yaşlarımı silmeye devam ettim.
"Sadece....aslına bakarsan ben hiç hazır hissetmiyorum. Yani yaşananlardan  sonra arkadaşlarımın yüzüne bakamayacağım. Zaten artık arkadaşlarım bile olduklarını zannetmiyorum!" Dedim ve tırnağımın ucunu kopardım. Kafamı kaldırdım.
"Bella onlarla iyi mi yoksa kötü mü olduğunu istesen göremez misin?"
"Bunu daha kontrol edemediğimi biliyorsun! Kendi kendime görmek istediğimde sanki başıma balta ile vuruyorlarmış gibi oluyor. O yüzden bunu denemek istemiyorum."
"Haklısın! Chris'in gelecekte nasıl olduğunu görmek için kendini zorladığında, öldün sanmıştım. O yüzden bence de bu iyi bir fikir değil." Dedi ve dışarıya doğru baktı.

  Koltuktan ayağa kalktım ve masama doğru ilerledim.
"Ne yapıyorsun?"
  Cevap vermemiştim. Yalnızca kitaplıkta duran albüm defterini alıp geri yerime dönmüştüm. Koltuğa oturdum ve bağdaş kurdum. Albümü açtım. Bu, Chris'in bana doğum günümde verdiği albümdü. Teker teker sayfaları karıştırdım.
"İşte James bu sana bahsettiğim albüm! Chris'in doğum günümde hediye ettiği..."
  Kafasını salladı. Albümü kapattım ve ona verdim. Elimden aldı ve sayfaları kurcalamaya başladı.
"Siz....gerçekten çok yakışıyorsunuz..yani yakışıyormuşsunuz." Dedi gözünü fotoğraftan ayırmadan.
"O harika biri!" Dedim hafifçe tebessüm ederek.
   Yine ağlamaya başlamıştım işte. Kendimi tutamamış ve ağlamıştım.
"Onu çok özlüyorum ve vicdan azabı çekiyorum. Gerçekten de amacına ulaştı James.....beni mahvetti."
"Eğer ağlarsan..." Lafını tamamlamamıştı. Albümü yere doğru koydu ve bana doğru dönerek ellerimi tuttu.
"Bak Bella ben senin kardeşin gibiyim. Artık daha fazla ağlamanı istemiyorum. Okul başladığında kendine bir söz ver! Artık ağlayıp zayıf görünmeyeceğine dair bir söz! Sen zaten kendini geliştirdin....artık her şeye karşı dayanıklı olacaksın! Olmalısın!"
   Göz yaşlarımı sildim ve kafamı iyice kaldırdım. O haklıydı! Kendimi geliştirmiştim ve artık her şeye karşı daha dayanıklı olmalıydım...

Kurtlar Arasında (3. Kitap)Where stories live. Discover now