BÖLÜM 28: "VİCDAN"

Start from the beginning
                                    

"Anlamıyorsun Yasemin! Afra iyileştiğinde ne olacak sanıyorsun? Beni suçlayak. Hele Barlas'ın suçlamamak için nedeni bile yok!"

Durup gözyaşlarını sildi. Sonra Yasemin'in ellerini tuttu. Gözlerinde bu sefer sadece pişmanlık vardı. Yasemin anlayışlı gözlerle Rima'nın ağzından çıkacak kelimelere odaklandığında Rima zorlukla konuştu. Hissettiklerini söylemek ağlarken hep daha zor olurdu.

"Sana yemin ederim. Yasemin... Barlas'a sevdiği birini kaybettiğinde beni anlayacağını söylerken Cerem'in ölmesini kastetmemiştim." dedi Rima. Kafasını iki yana sallayıp iki kere daha yemin ettiğinde yaşlar yanaklarından süzülüp tişörtüne damladı.

Yasemin Rima'ya sarıldı. Bazen sarılmak hissettiğin tüm acıyı unutturdu. Onun da şimdi böyle bir şeye ihtiyacı vardı. Elbette Rima'nın onu kastetmediğini biliyordu.

"Elbette biliyorum. Sen kötü biri değilsin. Pislik hiç değilsin. Tüm bunları aklından silip at. Hem de hemen."

"Herkesin beni suçlayacak olmasından korkuyorum." dedi geri çekilip. Ayrıca daha asıl önemli noktayı söylememişti. Köprüdeyken düşündüğü o şeyi Yasemin'e anlatacaktı. Bunu uzun bir süredir düşünüyordu. Yasemin'in bilmeye hakkı vardı. Sonuçta o Melisa'nın kardeşiydi. Yutkunup "Bir şey daha var." dedi.

Yasemin onu dinlediğini ifade etmek için kaşlarını kaldırdığında Rima gözlerini kaçırdı. Bunu onun koyu yeşil gözlerine bakarak yapamazdı. O kadar cesur değildi.

"Hatırlıyor musun, biz küçükken bazen beni unutup Melisa'yla oynardın?" deyip Yasemin'in vereceği tepkiyi bekledi. Bu soruyla beraber artık geri dönüşü yoktu. Uzunca bir süre kendisini Yasemin'in ondan nefret edecek olmasına hazırlamıştı.

Yasemin omzunu silkip "Çocukluk işte." diye cevap verdiğinde Rima da içinden o cevabı tekrar etti.

"Bazen öyle çok kızardım ki sana..."

Yasemin lafın nereye gideceğini bilmiyordu. Konularıyla bunun ne alakası vardı aklı almıyordu. Hafifçe gülümseyip bunun konularıyla alakasını sordu. Rima yeniden ağlamak üzere olduğu için gözlerini tavana çevirdi; ama bunun ağlamamak konusunda hiçbir yardımın olmadığını biliyordu. Göz kapaklarını ağırca kapattığında iki damla yaş yanaklarından aktı. Yutkundu. Bunu ilk defa birine söyleyecek olmak zordu.

"Benden nefret edeceksin Yasemin."

Yasemin'in artık sabrı kalmamıştı. Rima aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu ve bu yüzden asıl konuya giremiyordu. Eski günlerde olsalar Rima'ya sadede gelmesi için bağırırdı; ama şimdi bağıracak gücü kendinde bulamıyordu. Bunun yerine sert bir ses tonuyla konuştu.

"Sürekli birilerinin senden nefret edecek olmasından bahsediyorsun. Cerem konusunda kendini suçlamayı kes ve söylemek istediğin şeyi söyle. Senden nefret falan etmeyeceğim."

"Hayır edeceksin!" diye çıkıştı Rima. Yasemin bunu beklemediği için biraz korkmuştu.

"Ben bir pisliğim. Neden biliyor musun Yasemin?"

Yasemin kafasını iki yana sallarken gözleri Rima'nın gözlerine kenetlenmişti. Kardeşim dediği insan bugüne kadar hiç görmediği bir şekilde ona bakıyordu. Bu bakışı çözmek imkansızdı.

"Ben bir pisliğim; çünkü..." deyip durdu. Ses tonu alçalmıştı. Eskisi gibi korkunç değildi. Cesur olması gerektiğini kendine hatırlatıp gözlerini Yasemin'in gözlerinden bir an olsun ayırmadı. "Çünkü ben seni ablandan ayıran kişiyim."

TEPELERİN KIZI Where stories live. Discover now