BÖLÜM 13: "MEZAR"

Start from the beginning
                                    

Saçları istediği kısalığa geldiğinde üst çekmeceden traş makinasını alıp fişini aynanın sol üst köşesindeki prize soktu. Makinayı çalıştırdığında annesinin sesini bir kez daha işitti.

"Kerem, aç kapıyı oğlum!"

Annesi, oğlunun yaşadığı acıdan dolayı kendisine kötü bir şey yapmasından korkuyordu. Ona destek olmak istiyordu; ama Kerem buna izin vermiyordu. Yalnız kalmak ona destek oluyordu. Başkaları onu boğmaktan başka bir işe yaramıyordu.

Kerem dışarıda çoğu zaman hislerini saklardı. Oysa eve gelince suratındaki hissizlik maskesi düşüverirdi. Yasemin de öyleydi, duygularını saklamayı ikiside çok iyi başarırdı.

Lavaboya dökülen saçlarını inceleyip aynadaki görüntüsüne baktı. Bu yüz kendisinin değil gibiydi. Birkaç günde göz altları çökmüş, elmacık kemikleri daha bir belirginleşmişti. Melisa gittiğinde hiçbir şey eski hali gibi kalmamıştı.

Çöp kovasındaki poşeti alıp lavabodaki saçlarını tıpkı hayallerini attığı gibi çöpe attı. Banyoyu temizledi sonra hızlıca. Kapıyı açmak için anahtarı çevirken derin bir nefes alıp kapıyı açtı. Annesi elleriyle ağzını kapatırken babası aval aval oğluna bakıyordu. Kadının kahverengi gözleri sulanmıştı bile.

"Saçların?" dedi babası. Söyleyecek kelime bulamamış olsa gerekti.

"Hep onları kesmemi istemiyor muydun baba?" dedi Kerem soğuk bir ses tonuyla.

"Evet de oğlum..." dedi adam. Sözünü Kerem "Gittiler işte baba." diyerek kesti. Başka bir şey söylemeden anne ve babasını geçip koridordaki askıdan lacivert kapşonlusunu aldı.

"Nereye?" diye sordu annesi.

Kerem nefesini sesli bir şekilde verip ailesine döndü. Onların kendisini tuttuğu bu soru yağmurundan ancak açıklama yaparak kurtulabilirdi.

"Melisa için temsili mezar yaptırmışlar. Gitmem lazım."

Ailesinden gelecek tek bir tepkiyi bile önemsemeden kapşonunu kafasına geçirip evden çıkacakken babası onu durdurup koridordaki dolabın alt çekmecesinden çıkarttığı çantayı ona verdi.

"Bıçak seni her zaman koruyamayabilir; ama bu korur."

Kerem'in babası tabanca satıyordu; ama Kerem'e verdiği çantanın içinde tabanca olmadığı kesindi. Kerem ne olduğunu önemsemeyip evden çıktı.

***

Mezarlıkta görevli olan ellili yaşlarının sonlarında olan sıska adama teşekkür edip Melisa'nın mezarına doğru yürüdü. Az ileride sağdaki mezar ona aitti.

Mermerin üstündeki ıslaklığa aldırmadan oturdu. Elini mezar taşının üzerinde gezdirirken bir kabartı dikkatini çekti. Mezar taşına eğilip iyice baktığında oraya kırık bir gülün işlendiğini gördü. Bunun anlamını merak etti; ama sonra boş verdi.

Bir avuç toprağı alıp kokusunu içine çektiğinde gözlerinde yaşlar birikmişti. Ağlamamak için kendini sıkmadı bile. Oluruna bıraktı her şeyi o dakikalarda.

"Şu an bu toprağın altında değilsin biliyorum; ama umarım beni duyuyorsundur. Duyman lazım. " diye fısıldadı.

"Üzgünüm Melisa... Bedenini bulmak istiyorum; ama bulduğumuzda geç olacak eminim. Çoktan... Çoktan çürümeye..."

TEPELERİN KIZI Where stories live. Discover now