34. Bölüm: "Gözyaşı."

Comenzar desde el principio
                                    

"Kapa çeneni." Diye tersledim onu ama o umursamadı.

"Üşüyorum." Diye mırıldandı.

"Bana ne."

"Beni sevdiğini biliyorum." Dudakları zorlukla yukarı kıvrıldı.

"O hasta kafan nasıl bu kadar aptal fikirler üretiyor, aklım almıyor."

Sessiz kaldı. Bana cevap vermedi. Bir süre sonra bezelyeleri kafasından ayırdım. Kollarına, ellerine, açıkta kalan her yerinde gezdirdim poşeti. Ateşinin düşmesi gerekiyordu.

-

"Girer misin şu duşa!" Diye cırladım. Sıkılmıştım artık. Gitmek istiyordum.

"Soğuk!" Diye karşı çıktı.

Düşmeyen ateşi yüzünden onu duşa sokmaya çalışıyordum. Ama bu zordu. Zaten üşüyen bedenini soğuk suyla temas ettirmek ona işgence gibi geliyordu.

"Çocuk musun Alp. Gir şu duşa."

Üzerindeki tişörtü çekiştirerek çıkardı. Gerilen kaslarına gözüm kaydığında sinirlendim.

"Bir şartla girerim."

"Ne şartı?" Tek kaşım havaya kalktı. Yine ne isteyecekti acaba.

"Duşa birlikte girelim."

"Saçmalama." Dediği şeye inanamazca baktım güzel suratına. Böyle bir şeyi neden istiyordu benden? Birbirimizden nefret ediyorduk. Bunu az zaman önce dile getirmiştik. Tabi ondan sonra öpüşmüştük de ama bunun bir anlamı yoktu.

O benim için bitmişti. Ben ise onun için hiç olmamıştım zaten.

"Saçmalamıyorum. Lütfen."

"Ne istediğinin farkında mısın?!" Diye sordum sinirle. "Ben sürtük değilim senin beni gördüğünün aksine!"

"Sen sürtük değilsin." Yutkundu. "Sana sürtük derken bile kendime inanmamıştım zaten."

"Beni mahvettin." Diye mırıldandım sessizce. Gözlerim yere düşmüştü. Derin bir nefes aldım.

"Üzdüğün kadar üzüleceksin." Dedim gözlerim onun gözleriyle yeniden buluştuğunda. "Yoksa ödeşemeyiz."

"Üzdüğüm kadar üzüleceğim." Elleri tişörtümün ucunu tuttu ve izin almak için durakladı. Ona karşı çıkmadım ve kollarımı kaldırdım. Tişörtüm üzerimden sıyrılıp banyo zemine düştüğünde kollarımı önüme bağladım kendimi koruma dürtüsüyle. O pantolonunu çıkarırken gözlerimi banyoda gezdirdim.

Kayıp DudaklarDonde viven las historias. Descúbrelo ahora