11. Bölüm: "Tanıdık."

15.2K 809 249
                                    

Bölüm şarkısı: Sia-Big Girls Cry

-

"Akşam arkadaşlarımla dışarı çıkabilir miyim?" Diye sordum bana dikkatle bakan anneme. Bugün Cuma'ydı ve Yağmur grupla beraber dışarı çıkacaklarını söyleyip beni de çağırmıştı.

Bar yerine kafeye gitmek istediğini söylemişti Yağmur. Ona karşı çıkmadım çünkü geçen sefer gittiğimde ertesi gün başıma pek iyi şeyler gelmemişti.

"Arkadaşların mı?" Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. "Lar eki de var yani. Bir değil daha fazla arkadaşın mı var?"

Gözlerimi devirmek yerine kendi kendime güldüm. Şaşırması normaldi. Benden beklenmeyen şeylerdi bunlar.
"Evet. Bir arkadaş grubum var artık." Dediğimde, "Bir gün evimize çağır da tanışalım arkadaş grubunla." Dedi alayla. Beni ciddiye almıyor gibiydi.

"Gelmek isteyeceklerini pek sanmıyorum. Ev ortamları hoşlarına gitmiyor." Diye yalan söyledim. Onları annemle tanıştırmak istemiyordum.

Güldü. Burda gülünecek bir şey göremiyordum. "Gidebilir miyim?" Diye sordum tekrar edercesine. Dikilmekten ve annemin vereceği cevabı beklemekten sıkılmıştım.

"İyi git bakalım. Ama geç kalma. Baban kız başına hiç tanımadığın bir şehirde akşam dolaşmana kızar."

Evet evet. Her şeye kızan babam tabii ki buna da kızardı. Şaşılmayacak durum!

Odama girip üstüme uygun sade bir şeyler seçerken saçlarımı nasıl kabartacağımı düşünüyordum. Banyodan sonra taramıştım ve o şekilde uyuya kalmıştım. Saçlarım ince telli olunca da haliyle saçlarım yapışmıştı.

Siyah dar paça pantolonumu bacaklarımdan geçirip üstüme de sade bir tişört giydim. Boğazıma her zamanki zımbalı kolyelerimden taktım.

Annem ilk zamanlar bu kolyeye köpek tasması demişti. Babamsa kendini köpek mi sandın diye sormuştu bana o iğneleyici sesiyle.

Babamın bana hakaret etmesi beni, annemin bana kızmasından daha fazla üzüyordu.

Bazen gerizekalı derdi. Bazen aşağılık, bazen köpek. Daha farklı şeyler de dediği oluyordu bana sinirlendiği zamanlar.

Aynanın karşısına geçip her zamanki "öcü" makyajımdan yaptım. Gözlerim kapkaraydı. Ela rengi de olmasa kaybolup gidecekti karanlıkta. Yüzümdeki beyaz pudra beni ruh gibi gösteriyordu. Dudaklarımdaki siyah ruj kimsenin sürmeyeceği bir tondu.

Ben her şeyimle bir ucubeydim.

Saçlarımı fırçayla yukarı doğru tararken aynada kendimi inceliyordum. Eski halimden eser yoktu şimdi. Yaklaşık 2 sene geçmişti. Ama hala bir tarafım bu halimi görünmez elleriyle itiyordu.

İçimdeki ses sürekli, "özledim." Diyordu. "Masum duruşunu özledim."

Kulaklarım o sesi duysa da içimde biriktirdiğim öfke onun istediği şeyi yapmama engel oluyordu.

"Her şey senin suçun. Kalbinin ağrıması senin o iğrenç sevimliliğinin suçu." Diyordu öfkem. İçimde kocaman bir öfke denizi vardı ve ben her gün o öfke denizinde içimde kalan güzel hisleri kurban ediyordum.

İçimde güzele dair ne varsa öfkemde boğulmuştu.

-

"Laden biliyor musun Sarp da İzmir'den geldi buraya." Dedi Derya gülerek.

Kayıp DudaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin