10. Bölüm: "Korku."

15.4K 778 233
                                    

Bölüm şarkısı; Boy Epic- The Heart Wants What It Wants (Cover)

-

Eray sözlerini söyledikten sonra cevap vermeme zaman tanımadan kalkıp benden uzaklaştı. Eğer üzerimdeki ufak şaşkınlığı atabilseydim yüzüne yumruğumu geçirirdim ama o gidince anca kendime gelebilmiştim. Öfkeyle soludum. Bunlar çete olmuş bana girişiyorlardı resmen.

Etrafıma bakındım birileri var mı diye. Ama herkes okulun içine çoktan girmişti. Ders başlamıştı sanırsam. Hızla okula girdim ve merdivenleri ikişer üçer çıkmaya başladım. Sınıfın kapısını tıklatıp içeri girdiğimde tarih hocası bana komik suratı ve saçlarıyla sinirli bir şekilde baktı.

"Nerdesin? Yok yazdım seni." Dedi.

"Özür dilerim hocam." Dedim istemeyerek de olsa. "Çıkabilir miyim, kendimi biraz hasta hissediyorum."

Beni göz hapsine aldı ve çatılı kaşlarıyla inceledi. Sınıfta Sıla'nın kıkırdama sesini işitmiştim.

"Çık bakalım." Dedi tahtaya geri dönerek yarım kalan yazıyı yazmaya devam ederken.

Çantamı koluma takıp Sıla'ya baktım. Bana küçümser bir şekilde bakıyordu. Yanından geçerken sıranın dışında kalan ayağına tekme savurdum. Sonra ona dönerek şaşırmış gibi, "Ah, kusura bak. İsteyerek oldu." Dedim fısıldayarak ve sınıftan çıktım.

Acıdığını biliyordum. Eli ayağına gitmişti ve ufak bir şekilde inlemişti.

Sadistçe onun acısından dolayı zevk aldım. Belki daha fazlasını hakediyordu ama ona fazlasını vermedim.

Sınıftan çıkıp derin bir nefes aldım. İzin kağıdı yazıp versem kabul olur muydu ki?

Çantamdan çizgisiz boş bir kağıt ve pilot kalem çıkarıp izin dilekçesi yazdım. Kabul etmelerini umarak müdür yardımcısının odasına geldim ve hasta rolüne bürünüp kapıyı çaldım.

Karizmatik müdür yardımcımız karşımda oturmuş konuşmamı beklercesine kaşlarını kaldırmıştı.

"Şey... Kendimi biraz hasta hissediyorum. Gidebilir miyim?" Diye sordum masum çıkmasına özen gösterdiğim sesimle.

Bana anlayışla baktı ve, "Neyin var?" Diye sordu samimi bir şekilde.

"Biraz başım ağrıyor."

Kafasını salladı. "Tamam. Gidebilirsin." Dediğinde elimdeki dilekçeyi masasına bıraktım ve teşekkür ettim.

Nereye gideceğimi bilmiyordum. Daha önce de bu durumda kalmıştım ve Yeşim'in yanına gitmiştim. Şimdi de onu ziyarete gidebilirdim ama canım istemiyordu.

Eve mi gitsem?

Okuldan çıktım ve otobüs durağına doğru yavaş adımlarla yürüdüm. Parka gitmek istiyordum. Belki salıncakta iki sallanır moralimi düzeltirdim.

Otobüsten inip, evden biraz uzak olan küçük ve sevimli olan parka kadar yürüdüm. Çocuklar akın etmişti ama olsun.

Bir banka oturdum ve etrafımı izlemeye başladım. Çocuklar dertsiz bir şekilde gülüp eğleniyorlardı. Büyüyünce başlarına neler geleceğini bilmeden gülüyorlardı.

Mutlulardı şimdilik.

Bu mutluluk birkaç sene daha devam edecek ve sonra bir balon gibi sönecekti eminim.

Kayıp DudaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin