6. Bölüm: "Özlemek?"

20.7K 870 356
                                    

Bölümler yeteri kadar uzun diye düşünüyorum.

Bölüm şarkısı; The Neighbourhood - Warm

**

Sıranın üstündeki ödevlerimi hızlıca sıraya sokmaya çalışırken elim ayağım birbirine dolanmıştı. Hocayı öğretmenler odasına girmeden yakalamam gerekiyordu çünkü garip kimya hocamız öğretmenler odasına girdi mi deprem olsa çıkmayacak bir tipti. Rahatına düşkün bir adamdı ve teneffüsünü bizim gibi mal öğrencilerle geçirmek istemiyor, seçimini öğretmenler odasında sıcak çayını yudumlamaktan yana kullanıyordu.

Performans ödevini neden dönemin başında vermişti hiç anlamamıştım. Süresi bugün doluyordu ve ben hocaya bir an önce bu gereksiz ödevi verip kurtulmak istiyordum. Ödevimin sayfalarını sıraya koyup zımbaladıktan sonra hızlıca poşet dosyaya soktum. Hoca çoktan sınıftan çıkmış ve öğretmenler odasına yaklaşmıştı. Aceleyle koridorda koştururken elimdeki poşet dosya bir o yana bir bu yana sallanıyordu. Dışarıdan daldan dala zıplayan maymun gibi göründüğüme neredeyse emindim.

Duvarın sağından dönerken çarptığım bedene bakmadım bile. Heyecanla, "Özür dilerim!" diye bağırdım arkama doğru. Omzum yarılmıştı ama bunu şuan dert etmemiştim. Ercan hocayı tam kapıdan girerken yakalayıp önüne geçtiğimde bana kaşlarını çatarak baktı. Hızlı nefeslerimin arasından konuşmaya çalışmak bir hayli zordu ama sonunda, "Hocam, ödev." Demeyi başarabilmiş ve ödevimi ona uzatmıştım.

Poşet dosyayı aldıktan sonra beni kenara çekti ve gözlerini devirerek içeri girdi. Ben şok olmuş bir halde egoist hocamın arkasından bakarken, "De siktir lo!" dememek için kendimi zor tuttum. O göt kimdi ki ödevimi bir hiç sayıp, beni itip ve aynı zamanda gözlerini devirip öğretmenler odasına girerdi?

Piç Ercan!

Omzumu silkip sınıfıma çıkan merdivenlere yöneldim. Sonra birden bire karnımın derinliklerinden gelen dinozor çığlığını duyduğumda şaşkınca etrafıma, içimdeki dinozorun sesini biri duymuş mu diye bakındım. Ah, herkes kendi işiyle meşguldü Allah'tan.

Cebimdeki acil durum bozukluklarını sayarak yeterli miktarda paramın olup olmadığına baktım. Beni doyurmaya yetecek miktarda vardı...

Merdivenlerin son iki basamağı kaldığında zemine doğru zıpladım. Bu her zaman eğlenerek yaptığım bir aktiviteydi. Benim hayatımın tek aksiyon dolu bölümü, merdivenlerin son iki basamağında zemine atlamaktı.

Hey, gerçekten eğlenceli!

Kantindeki yaşlı teyzeye kibar bir şekilde istediklerimi dile getirirken yanıma sıkışmaya ve benden önce almaya çalışan kişiyi omzumla yana doğru iterken oldukça sinirlerim bozulmuştu. Yanımdaki her kimse öküzün tekiydi. Milim kıpırdamamıştı ve hala dibimdeydi. Bu sıkışıklıktan bir an önce kurtulmak için teyzenin elime tutuşturduğu kaşarlı tostu ve portakal suyunu sıkıca tutup, sıradan, "Çekilin!" diye haykırarak kendime bir çıkış yolu açtım.

Tabii, çıkmadan önce ve hala sıradayken yanımdaki kişiye dirsek atmayı unutmamıştım. Bana şaşkınca baktığını hissetsem de ona dönüp bakmadım bile. Gıcık kaptığım birilerinin yüzlerini görmesem daha iyi olurdu. Sonra bütün okul zamanımı ondan gıcık olarak geçiriyordum ve çoğu zaman rüyalarımda o kişiyi tavana asıp dövüyordum.

Bir boks torbası gibi!

Sınıfıma çıkıp tıkınırken Ahsen ve Yeşim tostumdan tırtıklamayı unutmamışlardı.

Kayıp DudaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin