34. Bölüm: "Gözyaşı."

14.4K 738 212
                                    

**

Dudaklarım yanıyordu. Yüzüne dokunan parmak uçlarım sızlıyordu. Onun kokusunu içime çeken burnum cenneti soluyordu. Kendimi cehennemde cenneti yaşıyormuş gibi hissediyordum. Benim cehennemim uzun süredir beni içine hapsetmişti. Şimdiyse cenneti sadece perdenin arkasından görüyordum.

Şiddetli bir farkındalık bütün bedenimi sarstığında ağlamak üzereydim.

Her şey geçerdi. Her şey unutulurdu. Kendimi bir felaketin içinde kaybetmemin bir manası yoktu.

Çünkü zaten hayatım yeterince felaketti.

Bir ümidin arkasından gözüm bağlı gidemezdim. Önümde uçurumlar vardı.

Alp'i hızla ittirdim.

Bana inanmıyordu. Beni hep yüzüstü bırakıyordu.

Kalbimi yok sayıyordu.

"Ne yapıyorsun?!" Diye bağırdım. Sesim titriyordu. Ama sinirliydim. Beni neden öpüyordu?

"Seni öpüyorum." Dedi. Ayakta durmakta zorlanır gibiydi. Biraz arkasında duran koltuğa kendini attığında gözleri kapanmıştı.

Ona bağırıp çağırmak ve güzel suratını yumruklamak istiyordum ama bu hali içimi sızlatmıştı.

"İyi misin?" Diye sordum sert çıkarmaya çalıştığım sesimle ama pek işe yaramamıştı.

"Çorbanı içersem daha iyi olabilirim." Dediğinde tebessüm ediyordu. Ofladım.

Söylenerek mutfağa giderken arkamdan seslendi.

"Ezogelin olsun."

-

"Daha iyi misin?" Diye sordum. Kafasını salladı ama hala bitkin görünüyordu. O sırada kafama dank etti. Elimi alnına götürürken ateşinin olmaması için dua ettim.

"Seni endişelendirmek istemem ama çok ateşliyim." Alayla mırıldandı. "Yanıyorum Sıla."

Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Seni dondurucuya kilitlememi istemiyorsan sus."

Bu halde bile beni sinir etmeyi iyi beceriyordu.

Elimi sıcak alnından çektim ve buz bulabilmek umuduyla mutfağa adımladım.

Birinin ateşinin nasıl düşürüleceği konusunda fazla bir bilgim yoktu. Filmlerden gördüğüm kadarını Alp'in üzerinde uygulayacaktım.

Buz işe yarasa iyi olacaktı çünkü duşa sokmakla uğraşmak istemiyordum.

Elimdeki poşetin içindeki donmuş bezelyeleri alnına sertçe yapıştırdığımda inledi. "Manyak mısın kızım?" Diye söylendi. "Hastayım yaptığın şeye bak."

Hastayken öpüşmeyi iyi beceriyorsun ama, diye geçirdim içimden.

"O kolay ama!" Diye mırıldandı.

"Ne kolay?" Diye sordum anlamazca.

"Öpüşmek."

Kendimi pataklamak isterken sinirle inlememek için zor tuttum kendimi. İçimden söylemem gerekiyordu. Bu kadar patavatsız olamazdım.

Kayıp DudaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin