24. Bölüm: "Öldürmeyen Acı."

12.3K 769 84
                                    

Merhaba ve iyi okumalar

(Bu kısa bir bölümdür.)

*

Öldürmeyen acı güçlendirir, derler hep. Bazı acıların sonunda mutlaka ruhun her şeye karşı güçlenmeye başlar. Dünyadaki her şeye daha soğuk, daha normal ve olunabildik bir şekilde bakarsın. Çünkü artık güçlenmişsindir. Çünkü artık ağlamamayı öğrenmişsindir.

Öldürmeyen acı güçlendirir.

Ben burda perişan olmuştum. Güçlendiğim falan yoktu.

İçime ağlamıştım şu zamana kadar. Kimse duymasın, kimse görmesin diye hep içimde tutmuştum her şeyi. Hıçkırmamıştım. Bağırmamıştım. Çünkü güçlü kalmaya çalışıyordum.

İçime ağladığım için boğulmuştum ben.

Şimdi ise içimdeki her şeyi kusuyordum.

Bağırarak.

Hıçkırarak.

Kafamdaki tüm kirli senaryolar, biraz önce yaşamış olduğum her şey tekrar tekrar başa sarılıyordu. Bana dokunması, tenime değen dudakları.

Kapının açılma sesini duyduğumda kafamı kaldırmadım ama hıçkırıklarımı durdurmayı başarmıştım. İçimi çektim. Kim gelmişti, niye gelmişti bilmiyordum. Gerçi öğrenmek de istemiyordum.

"Bayan?" Kadın sesini duyduğumda kafamı kaldırıp sakince ona baktım.

Şuan nasıl göründüğümü tahmin edebiliyordum. Gözlerim her ağladığımdaki gibi kızarmıştı kesin. Burnum da aynı şekilde. Makyajım akmış ve yüzümde iğrenç bir görüntü oluşturmuştu bahse girerim.

Şu anda hissettiğim şeylerden daha iğrenç olamazdı ama.

"İyi misiniz siz?" Diye sorup elindeki dolu çamaşır sepetini yere bıraktı. Bana bir adım atarken daha fazla yaklaşmaması için ayağa kalktım.

İstemsizce sendeledim ama bunu önemsemedim ve oradan çıkmadan önce kadına başımı salladım.

Odama gidene kadar başım yerdeydi. Çevremde olan insanları görmek, onlarla göz temasında bulunmak istemiyordum.

Odamın önüne geldiğimde, "Laden!" Diye seslenen birini duydum. Sesin kime ait olduğunu anlayamamıştım. Yanıma gelmesi için kapının önünde durup bekledim.

"Allah'a şükür sonunda buldum seni. Sıla'yı gördüm, bizim yanımıza geldi. Seni sordum ama seni görmediğini söyledi. Bende endişelendim tabi." Deyip durakladı. "Sen kiminle buluştun peki?"

Yağmur'un meraklı çıkan sesine tepki vermeden ayaklarımın altındaki kırmızı halıya bakmaya devam ettim. Dudaklarımı ısırdım. Yutkundum. Ama giderek patlamaya daha da yaklaşıyordum.

Dokunsa ağlayacak duruma gelmiştim.

"Sen iyi misin?" Diye sordu elini çeneme koyup kafamı yukarı kaldırırken. Tam o sırada küçük bir hıçkırık dudaklarımdan kaçmıştı.

Kayıp DudaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin