22. Bölüm: "Yalan."

14.1K 751 247
                                    

The Neighbourhood- Afraid

-

Kaşlarım olabildiğince çatılmıştı. Hala bir şeyleri düşünmeden edemiyordum ve fazla düşünmem iyi değildi. Böyle olmamalıydı.

Böyle umursamamalıydım. Kalbimin buzları böyle erimemeliydi.

Ne değişmişti? Buraya geldiğimden beri ne değişmişti de kalbim bu şekilde yumuşamıştı?

Ecrin gibi biriyle tanıştığım için miydi, yoksa iyi arkadaşlar edindiğim için mi? Ya da Nazlı Hanım bana yardımcı oluyordu, ben fark etmesem de.

Ecrin'in açık kumral saçlarını beceriksiz bir şekilde örmeye çalışıyordum. Bu el becerileri hiç bana göre değildi ama Ecrin ondan saçını örmemi istemişti. Bende onu kıramamıştım.

Saçının ucuna tokayı geçirip, "İşte bitti..." diye mırıldandım.

"Teşekkür ederim Laden abla." Gülümseyip bana döndü ve, "Eskiden annem örerdi saçlarımı. Ama artık pek vakit geçiremiyoruz onunla." Dudaklarını büzüp örgüsünü önüne aldı.

Yorum yapamadım. Ne diyebilirdim ki?

O sırada, "Ecrinciğim hasta mı olmuş...." diyerek içeri giren sarışın kıza şaşkın bir şekilde baktım.

Ecrin'in gülen yüzü birden bire soldu ve yüzünü buruşturdu. "Iyy..." dediğini duydum Ecrin'in.

Kapıdan giren ve memnuniyetsiz gözüken Sıla'ya baktım. Eray Sıla'nın arkasından odaya girdi ve ofladı.

İlk defa gördüğüm bu kızın kim olduğunu tahmin yürüterek bulmaya çalıştım ama beynim bulanmıştı. Sarı saçları ve yeşil gözleriyle samimi olmaya çalışır gibi gülümsüyordu. Bana bakmamıştı bile. Sanırım henüz görüş alanına girememiştim.

"Canım benim neyin var? Ne oldu?" Diye sordu Ecrin'e doğru eğilerek. Ecrin'in yanaklarının ikisini de eline aldı ve sıktı.

"Şey... Sadece hasta oldum..." Zoraki bir şekilde gülümseyerek kendini geri çekti.

Bu kızın bu tavırları Ecrin'in yakını olabileceğini düşünmemi sağlamıştı.

Kız kafasını kaldırıp etrafına bakınırken yanında oturan beni sonunda fark edebildi. "Ah, sen?" Tek kaşını kaldırıp sorgularcasına bana baktı. "Sen kimsin?"

Aynı soruyu onun için sormak istiyordum ama sadece, "Laden ben. Ecrin'in arkadaşı." Dedim. Dediğimin komik durduğunun farkındaydım. Ama ne diyebilirdim ki? Eray'la arkadaş sayılmazdık, özellikle de Sıla'yla...

"Laden benim sınıf arkadaşım abla." Sıla'nın sesini duydum.

Hangi birine şaşırmalıydım?

Sıla'nın benim için kullandığı sınıf arkadaşı sıfatına mı, yoksa karşımda bulunan sarışın kızın Sıla'nın ablası olduğu kısma mı?

"Sınıf arkadaşı mı?" Kıkırdadı. Bu kız rahatsız ediciydi. "Tanrım, Sıla..." Hala gülerken mırıldandı. "Böyle arkadaşların olduğuna inanamıyorum."

Kızı tanımıyordum. Onu ilk defa görmüştüm ve önyargı denilen illeti onun için kullanmak istemiyordum ama bu şekilde konuşarak tamamen bu kızdan soğumuş ve iğrenmeye başlamıştım bile.

"Laden'de ne varmış ki..." Dudaklarını büzerek bakışlarını yerden kaldırdı ve gözlerime baktı. Onunla bugün ilk kez göz temasında bulunuyorduk. Gözleri yine kahverengiydi, lens takmamıştı ve saçlarını tepeden dağınık bir topuz yapmıştı. Ablasının aksine o çok sade ve sevimli görünüyordu.

Kayıp DudaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin