"Ansızın içini açtın, yapma dedim yaptın gönül."
Fikret Kızılok'un en sevdiğim şarkısı onun sesiyle birleşince mümkünmüş gibi ona daha sıkı sarılmak istedim. Baran Andaç hayatımın dönüm noktasıydı. Ondan öncesinde sadece nefes alıyordum, bana yaşamayı öğreten kollarında huzurla dans ettiğim adamdan başkası değildi. Yaşamanın sadece hayata yetişmek olmadığını öğreten oydu. Hayatın gerçeklerini önüme sunan kehribar saçlı sırdaşımdı.
"Gözleri senden uzaktı, fark edilmez bir tuzaktı. Sana böylesi yasaktı, yapma dedim yaptın gönül."

Şakağıma tüy hafifliğinde bir öpücük bıraktıktan sonra şarkıya devam etti.
"O bir yolcu sen bir hancı, gördüğün en son yalancı. İçindeki derin sancı, gitmez dedim kaldı gönül."
Yanağıma hızla bir öpücük kondurduğunda utanarak alnımı omzuna yasladım.

"Sen istedin ben dinledim, senden ayrı olmaz dedim. En sonunda ben de sevdim, şimdi beni kurtar gönül."
Sessizce iç çekip içimde dolup taşan ona bakma isteğiyle kafamı sıcaklığından mahrum bıraktım. Gözleri şimdiye kadar gördüğüm en güzel elaya sahipti. İrislerinde bal ırmağı var gibiydi. Daha dikkatli bakınca balların içinde yeşil ve sarı lekeler vardı. Dayanamadım ve ağlamaklı bir sesle "Gözlerin çok güzel." diye mırıldandım. Bana eşsiz gülümsemelerinden birini bahşettiğinde zihnim bu gülümsemenin her bir zerresini hafızama kaydetti. Bir anda ciddileşip manidar bir tonda "Sana baktığı için." dedi. Aramızda sessiz bir konuşma geçiyordu. Onun bal rengi gözleri beni tesiri altına alırken şarkıyı söylemeye devam etti.

"Gözleri bakar da görmez, elleri tutar da bilmez. Gece gündüz fark edilmez, demedim mi sana gönül?"
Dudaklarını şakaklarımdan alnıma kadar usulca sürttüğünde vücudumdaki tüm kanın dudaklarıyla buluşturduğu yere toplandığını hissettim. Tatlı nefesi saçlarıma çarptığında gözlerimi kapattım.
"Sabahın tam üçündesin, dertlerin en gücündesin. Hala onun peşindesin, gitme dedim gittin gönül."

Yanımda olduğu halde onu özlüyordum. Bu his somutlaşarak damarlarımdan akan kanla buluştuğunda acı çeker gibi çıkan bir sesle "Seni gerçekten seviyorum." dedim. Herhangi bir yorumda bulunmayıp şarkıya devam etti.
"Böylesi sevdiğin için, bir kördüğüm oldu için. Ağlıyorsun için için, demedim mi sana gönül."
Kirpiklerim ıslanırken şaşkınlıkla gözlerimi araladım. Neden ağladığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sanırım bu denli mutlu ve kaygısız olmak ruhuma fazla geliyordu. Görünmez bir el kalbimi avuçlarının arasına almış, acımasızca sıkıyordu. Ruhumun gökyüzüne açılan penceresini aralayıp aşka yükselen gözlerle Baran'a baktım. Gözyaşlarımın izlediği yolu takip ediyordu. Kirpiklerime minik buseler kondurup geri çekildi. Neden ağladığımı sormadığı için ona minnettardım.

"Ağlamasana." dedi Baran rahatsız olmuş gibi.
"Sen ağlayınca yağmurlarıma gerek kalmıyor."
Dayanamayıp güldüm. Bakışları dudaklarıma düşüp tekrar gözlerime tırmandı. Ruhuma ayna tutan bir bakıştı bu. Sonu olmayan, derinliği bir okyanusa kafa tutacak kadar fazla olan esrarengiz bir bakış. Bal ırmağını andıran gözlerinden kendimi gördüm. Karşısında iradesiz, korkak bir kız gibi duruyordum. Kollarının arasında olmasam, beni tutmasa her an yere düşecekmiş gibiydim. Kalbim bir piyanoydu ve Baran güçlü parmaklarıyla tuşlara sertçe basıyordu. Suç onda değil, notalardaydı; çaldığı şarkıdaydı. Şarkı gereği notalara sert basılıyordu, aşkın acımasızlığı gereği Baran'ın varlığı kalbimi zorluyordu.
"Seni sevdiğimi ne zaman anladın?" diye sordum. Uzun zamandır merak ediyordum. Çünkü hiçbir şekilde yeni öğrenmişe benzemiyordu.
Gözlerini benden çekip arkamdaki bir noktaya sabitledi. Omzumun üstünden neye baktığını anlamaya çalıştığımda göz hizama iki gündür okuduğu kitap girdi. Kaşlarımı çatarak tekrar ona döndüm.
"Bilmiyorum. Sanırım bakışların seni ele verdi uzun zaman önce."
"Baran," dedim acı dolu bir sesle ve devam ettim. "Neden en yakın arkadaşımı öptün? Neden Yasemin'den hoşlandığını söyledin? Neden sabahları bekleyecek kadar gecelerde bıraktın beni?"
Derin bir nefes bıraktı dışarıya. "İnan bana o gecelerde, sabahı beklerken yalnız değildin."
Herhangi bir şey söylemek yerine devam etmesini bekledim.
"Esma'yı öptüm, çünkü senin arkadaş sandığın insanın gerçek yüzünü görmen gerekiyordu."
Şaşkınlıkla gözlerim irileşirken "Ondan önce mi biliyordun yani hislerimi?" diye sordum.
Keyifli bir tonda "Elbette, sersem." dedi.
Boğazıma kadar kırgınlığa batarken "Benim için yaptın ama canım yanmıştı Baran." dedim. O günden kesitler gözlerimin önüne düşerken sıkıntıyla iç geçirdim.
"Peki ya Yasemin? Onunla birlikte oldun sen. Bunu öğrenmeyeceğim mi sandın?"

SİYAHIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin