Şaşkınlık

572 59 3
                                    

Serenay'dan

Demet'le uçurumdan aşağı atladığımda o kadar eğlendim ki anlatamam. Böyle bi his yok. Muhteşemdi. Suya daldığımda çok derindi ve bir sürü balık vardı. Böyle heyecanlı şeyleri yapmayı çok seviyorum.

Neyse yukarı çıktım ve Demet'e baktım. O da su yüzüne çıktı. Beraber karaya yüzerken yukarıdakilerin atlamadığını farkettim ve yukarı baktım. Hala atlamamışlardı. Biraz daha bekledim belki atlarlar diye ve sonunda keşifçi atladı. Arkasından beni tutan çocukta atlıyordu ama sanırım ayı ona bişey yaptı çünkü öyle acı bi çığlık attı ki ölecek diye çok korktum ve hemen düştüğü yere doğru yüzmeye başladım.

Yanına gittiğimde hala yukarı çıkamadı ve bende suya dalıp yanına gittim. Su yutmaya başlamıştı ve tek eliyle sağ bacağını tutuyordu. Beni görünce gözleri 'kurtuldum!' dermiş gibi ışıldadı ve hafiften güldü. Bacağına baktığımda bi anda midem kalktı. Ayının 3 tane pençesi çocuğun bacağını derin bi şekilde yaralamıştı. O kadar kötü görünüyordu ki bakmaktan vazgeçip yüzüne odaklandım ve o anda bayıldığını gördüm. Hemen bi elimle belinden kavradım, diğer elimlede kolunu omzuma attım ve yukarı çıkardım. Keşifçi olan bizi görünce hemen yanımıza geldi.

"Ne oldu?!" dedi endişeli bi şekilde.

"Ayı, bacağına pençe atmış." dedim bacağını göstererek. Çocuk yarayı görünce endişheden sapsarı kesildi. Yaptığı ilk şey burnuna parmağını yaklaştırarak nefes alıp almadığını ölçmek oldu.

"Nefes alıyor. Yinede çabuk ol, bi an önce karaya çıkaralım." dedi ve beraber karaya yüzdük. Karaya çıkardığımız da Demet çoktan karaya çıkmış bizi bekliyordu.

O da şaşırmış bi şekilde "Ne oldu?!" dedi. Keşifçi ona bi şeyler anlatıyordu ama ben onu hiç duymuyordum. Sadece yaraya odaklanmıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum ve Demet'le keşifçinin de panikten ne yaptıkları belli değildi. Bi anda televizyonda gördüğüm şey aklıma geldi ve hemen keşifçiye "Üzerindeki t-shirt'ü çıkar." dedim. Çıkardıktan sonra parçalamaya çalıştım ama olmadı. Baya sağlammış.

"Ver, ver ben hallederim." dedi keşifçi ve denizin kıyısında taşların arasına sıkışan yeşil cam parçasıyla kenarından yırttı ve eliyle devamını getirdi. Bez parçasını aldım, yaranın hemen üzerine sıkı bi şekilde bağladım. Yarası acımış olmalı ki ayıldı ve bi anda bağırdı.

"Ahh!" yazık canı çok yanıyor. Onu omuzlarından yere ittim ve tekrar uzanmasını sağladım. Yattığı yerde acıdan kıvranıyordu. İçim parçalandı.

"İyi olacaksın, tamam mı? Merak etme. Sana bişey olmayacak. Buna izin vermeyeceğiz." dedim. Bi an kendimi korku filminin içinde gibi hissettim.

"Çok acıyor. Canım çok yanıyor." dedi ve keşifçi hemen yanına oturdu.

"Tamam. Herşey yoluna girecek ama bu şekilde bekleyemeyiz. Beklersek kan kaybından..." dedi ve durdu. Haklı.

"Haklısın. Bi an önce yola koyulmalıyız. Belki babam gibi biri buraya bi ev yapmıştır." dedim. Bi umut.... Belkide gerçekten vardır.

"Tamam. Ne olacaksa olsun. Hadi artık, lütfen, bi şeyler yapın ve bi an önce beni bu acıdan kurtarın." dedi yaralı olan.

"Tamam o zaman. Hadi. Serenay sen ve ben onu taşıyalım. Keşifçi, sende önden git. Tehlike olup olmadığına bak ve dal falan olursa yolu aç." dedi Demet.

"Tamam. Hadi gidelim." dedim ve çocuğun kolunu omzuma atıp kaldırmaya çalışırken Demet'te diğer kolunu omzuna aldı ve yürümeye başladık.

Demet'ten

Keşifçi önden giderken bize doğru döndü ve "Bu arada benim adım Yusuf. Keşifçi demenizden sıkıldım. O da Serkan." dedi ve hafiften güldü. Üstündekini Serkan'ın bacağını bağlamak için kullandığından şu an çıplaktı. 6'lı baklavasını net bi şekilde görebiliyordum. Üçgen vücutlu. Aman tanrım. Bu çocuk çok seksi.

"Benim adım Demet." dedim ve "Benim adım da Serenay." dedi bizim ki. Hepimizin canı burnunda olduğu için daha fazla bi konuşma geçmedi. Tek düşüncemiz, bi an önce Serkan için yardım bulabilmek.

Chris'ten

Kızlarla beraber uçurumun etrafından dolanıyorduk. Hava kararmak üzereydi.

"Arkadaşlar. Bence artık sığınacak bi yer bulmalıyız ve geceyi orada geçirmeliyiz." dedim. Büyük gözlü olan kız beni onayladı ve "Bencede. Zaten bende çok yorulmuştum. Bu iyi olacak." dedi.

Esmer olan kıza baktım ve bi anda hala onların isimlerini bilmediğimizi fark ettim.

"Arkadaşlar iyi, güzel, hoş, biz böyle beraber onları arıyoruz ama daha birbirimizin isimlerini bile bilmiyoruz. Ben Chris Emre ama arkadaşlar bana Chris der. Ya siz?" dedim. Esmer olan, ona baktığımı görünce "Benim adım Almeda." dedi. İsimden anladığım kadarıyla onda da benim gibi yabancılık var. Zaten konuşması da yabancı gibi. Sanırım o yurt dışında benden daha çok kalmış.

"Ben Kerem." dedi Kerem de büyük gözlü kıza bakarak.

"Ben de Selin." dedi ve Berk'te "Ben de Berk tanıştığımıza memnun olduk kızlar." dedi güler yüzle.

"Bizde tanıştığımıza memnun olduk ama şimdi düşünmemiz gereken şey bu koskoca ormanda karanlıkta ne yapacağımız olmalı. Hava karardı kararacak. Bi şeyler yapmalıyız." dedi Selin sabırsız bi sesle.

"Tamam. Merak etme bulacağız." dedim. Aslında bulabileceğimize pek inanmıyordum ama yinede bi umut işte. Hep beraber sığınacak yer aramaya başladık.

Hilmi'den

Arkamdan gelen sesle küfür ederek döndüm. Adam ikimize de umutsuz bi şekilde bakıyordu.

"Sen de kimsin?" dedim.

"Benim adım Serhat. Kardeşim ve ben bu ormanda kaybolduk. Anlaşılan sizde bizimle aynı kaderi paylaşıyorsunuz." dedi. (Kişilerden biri Acil Aşk Aranıyor dizisinden Serhat TEOMAN ama benim kitabımda soyadı ALPTEKİN.) Begüm'e baktım ve onun şaşkınlıkla Serhat'a baktığını sandım. Serhat'a döndüm ve tam konuşacakken arkasında kocaman bi ev olduğunu gördüm. O anda Begüm'ün neden bu kadar şaşırdığını anladım.

"Vay canınaaaa... Ormanın içinde bi villa daha mı?" dedim. İçimden düşündüğümü sanıyordum ki Serhat soruma soruyla karşılık verdi.

"Bi tane daha mı var?" dedi.

"Evet. Ben orada kalıyordum. Ta ki kaybolana kadar." dedi Begüm.

"Biz de burayı şans eseri bulduk. Belkide bulamasaydık dışarıda kurda kuşa yem olacaktık." dedi.

"Bir dakika. Siz bu eve girmeyi nasıl becerdiniz. Buranın alarmı falan yok muydu?" dedim. O anda aklıma gelen tek şey bu oldu.

"Vardı ama bu evin alarm sistemi benim döşediğim alarm sistemiyle aynı. Bu yüzden etkisiz hale getirmek çok kolay oldu." dedi pis pis sırıtarak.

"Ya kusura bakma ama ben çok açım. Acaba sizde yiyecek bi şeyler var mı?" dedi Begüm. Bunu söylediği anda karnımın guruldadığını hissettim.

"Tahmin etmiştim. Hadi gelin hem bi şeyler yersiniz, hem de buradan bi çıkış yolu bulana kadar burada konaklayabilirsiniz." dedi. Ulan ammada kendini beğenmiş biri.

"Sanki sizin evinizmişte bize lütufta bulunuyormuşsunuz gibi konuşuyorsun." dedim baya iğneleyici bir sesle. Bu sırada da eve girmek üzereydik.

"Evin alarmını etkisiz hale getirmeseydim burada biraz zor kalırdınız." dedi. Bunun altında kalamam. Tam bişey söyleyecektim ki eve girdiğimde salonun duvarlarında asılı olan resimlerdeki kişiyi gördüğümde şaşırdım. Begüm'e baktım, onunda şaşkınlıktan donakaldığını ve sarardığını farkettim.

Sizce resimdeki kişi kitaptaki karakterlerden hangisi olabilir?

Ve neden Begüm resimdekini görünce şaşkınlıktan sarardı?

Aşk Tatilde GüzelWhere stories live. Discover now