Merak

542 65 3
                                    

Yusuf'tan

Hilmi gittikten sonra bende daha fazla duramadım ve kızların evine gitmeye karar verdim. 'Belki de Begüm'ü görürüm.' diye düşündüm.

Kızların evine gittiğimde hemen cebimdeki haritayı çıkardım. Kızlardan biri kahvaltı hazırlıyordu. Diğeri ise aldıklarını masaya götürüyordu. Mutfak zemin kattaymış. Bu sayede onları pencereden görebiliyordum. Pencere açıktı ve konuşmalarını da duyabiliyordum.

"Kızlar hadi kahvaltı hazıır! Begüm ve Serenay'ı da çağırın ve gelin!" dedi kahvaltıyı hazırlayan kız. Görebildiğim kadarıyla kahverengi saçlarını maşa yapmış ve omuzlarından dökülecek şekilde yandan toplamış, beyaz tenli, zarif, ince bi kızdı.

"Tamam Demeeet! Hemen geliyoruz." dedi diğer bi kız. Kızın adı Demet'miş. Güzel bi kız ayrıca giydiği kot şort onu baya bi seksi göstermiş.

Neyse ben tam kapının olduğu tarafa doğru gidecekken kız beni gördü.

"Sen de kimsin?!" dedi. Neden bağırdığını anlamadım ama bu davranışı paniklememe neden oldu.

"Şey... Ben..." elim ayağım birbirine dolaştığı için konuşmayı unutmuş gibi hiçbir şey söyleyemiyordum.

"Burada ne arıyorsun? Bekle beni şimdi geliyorum." dedi. Sesi tehditkâr çıkıyordu. Eyvah, eyvah. Yandım. Diğer kızlara da söyledi ve şimdi bana doğru bi çete gibi yürüyorlardı.

"Söyle bakalım ne arıyorsun burada?" diye sordu adının Demet olduğunu öğrendiğim kız. Elimdeki haritayı göstererek "Ben ve arkadaşlarım buradan yaklaşık 500 metre ileride kamp yapmaya geldik. Keşfe çıkmıştım." dedim en masum halimle.

"Hmmm. Burada bizden başka kimse olmadığını sanıyordum." dedi Demet ve "Peki kaç kişisiniz?" diye ekledi.

"Benimle beraber 6 kişiyiz." dedim. Arkadan bi kız sinirliydi ve bana doğru bi adım attı.

"Tamam, keşfe çıkmış olabilirsin ama bu sana bilmediğim evleri dikizleme hakkı vermiyor." dedi. Bu kız da güzeldi. Esmer, saç ve gözlerinin rengi siyah, uzun boylu, oldukça fit bi vücuda sahip biriydi ve sanırım saçlarına fön çekmiş. Konuşması da biraz değişik. Galiba yabancı. Neyse hemen kendime geldim ve "Haklısınız ama ben sizi dikizlemiyordum. Amacım sizi izlemek değildi. Sadece evi çok beğendim ve içini görmek istedim. Ayrıca hanım efendi, tipim değilsiniz." dediğimde biraz bozuldu.

"Zaten bende sana meraklı değilim" dedi.

Hıh. Bende tam diyecektim ki Begüm ve diğer kız nerede diye. Dur bi dakika. Begüm onunla beraber gelmiyor. Sadece bi kız geliyor ve bana doğru yürürken gülüyordu.

"Heeyy! Sen marketteki kana fobisi olan şu çocuk değil misin?" dedi. Tüh be. Begüm olmadan tanımazlar sanmıştım.

Kendime güvenimi toparladım ve "Evet." dedim ciddi bi sesle. Ben böyle söyleyince kızda kendini toparladı. Bu arada buradaki kızların hepsi birbirinden güzelmiş. Manken gibiler. Bizim tayfanın dediği doğru. Sanırım burası cennet. Bu kızda kıvırcık saçlı, sarışın, yeşil gözlü, biraz kısa ve o da fitti. Yanlarındaki diğer kızda Demet gibi maşa yapmış. Ama onunkisi biraz daha doğalmış gibi duruyordu, saçları kahverengi ama uçlara doğru açık kahve rengine dönüyor. Gözleri baya bi büyük ve kahve rengindeydi. Beyaz tenli ve o da olabildiğine seksiydi.

"Herhalde seninde burada olman bi tesadüftür değil mi?" dedi büyük gözlü olan kız. Bunu baya bi imalı söylemişti.

"Evet." dedim ve esmer olan kız eve girdi.

"Tabi tabi." dedi yeşil gözlü kız. O da baya bi imalı söyledi.

"İster inanın, ister inanmayın. Sizi inandırmak zorunda değilim. Neyse ben keşfe çıktım ve izin verirseniz devam etmek istiyorum. Ha bu arada bi şeye ihtiyacınız olursa..." dedim ve sağ tafımı elimle göstererek "bu tarafa doğru düz bi şekilde yürürseniz kamp alanımızı bulabilirsiniz." diye ekledim.

"Pek ihtiyacımız olacağını sanmıyorum." dedi yeşil gözlü olan.

"Ben yine de söyledim. Siz her ne kadar beni sevmesenizde ben başınız sıkıştığında yardımınıza koşarım." dedim. Bu sefer bende imalı konuşmuştum. Tam kızlardan biri konuşacaktı ki arkamı döndüm ve yürümeye başladım.

Ben yürürken eve giren esmer güzeli endişeli bi şekilde çıktı ve "Kızlar evin her tarafına baktım ama Begüm yok. Ya ona bişey olduysa?" dedi. O anda beynimden vurulmuşa döndüm. Ya gerçekten Begüm'e bişey olduysa? Hemen kızların yanına gittim ve "Evin her yerine baktığına emin misin?" dedim ve sesimde ki endişeyi saklayamadım. Büyük gözlü olan kız hemen cevabı yapıştırdı.

"Pardon da, sana ne oluyo? Biz hallederiz. Sen keşfine bak." dedi ve kızlara dönüp "Şimdi Begüm gerçekten ortada yok mu?" dedi.

Esmer olan " Evet. Gerçekten her yere baktım. Evdeki odalara, arka bahçeye, ya garaja bile baktım yok. Gitmiş." dedi.

"Tamam kızlar. Panik yok. Olabilir. Bi yerlerdedir. Buluruz şimdi." dedi yeşil gözlü kız ve herkes Begüm'ü aramak için dağıldı.

Hepsi gitti ve şu an bahçede yalnızım. Öylece ne yapacağını düşünürken aklıma Hilmi geldi.

Yapmamış ol. Seni Begüm'ün yanında bulmayayım. Eğer yine aynısını yaparsan seni bu sefer affetmem. Lütfen Hilmi. Ya bizim tayfanın oraya gittiğimde orada ya da Begüm'ün olmadığı herhangi neresi olursa orada ol.

***

Kamp alanına vardığımda "Çocuklar Hilmi geldi mi?" dedim.

"Onu bugün hiç görmedim." dedi Berk.

"Sabah yürüyüşe gideceğini söyledi ya." dedi Kerem de.

"Biliyorum ama gideli kaç saat oldu hala gelmedi. Acaba başına bisey mi geldi?" dedim ve Kerem kolundaki saate baktı.

"Haklısın baya olmuş. Hiç farkında değildim." dedi.

"Yok. Ben meraktan çatlayacağım." biraz düşündükten sonra "Hadi arayalım." dedim.

Ben böyle diyince merak etmiş olmalılar ki hepsi "Gidelim." dedi ve aramaya başladık.

Neredesin Hilmi? Neredesin?

Herkes bi yöne doğru "Hilmiiii." diye bağırıyordu. Ben ise içimdeki sesle savaşıyordum.

Bi an durdum ve "Çocuklar herkesin elinde birer harita var. Serkan yön bulmamız için bi alette verdi ve hepimiz bunları kullanmayı biliyoruz. Bence ayrılalım onları bulmamız kolaylaşır." dediğimde Serkan bana döndü ve "Onları derken?" dedi.

"Ya işte onu diyecektim. Dilim sürçmüş. Neyse onu bunu bırakın da Serkan sen benle gel. Kerem, Berk ve Chris. Sizde..." dedim ve elimle tam sağ tarafımdaki yolu göstererek "O tarafa gidin." dedim. Onlar da "Tamam." diyip gittiler. Serkan ve bende gideceğimiz yöne doğru ilerlemeye başladık.

Ben yine dalmış bi şekilde iç sesimle boğuşurken Serkan düşünceli şekilde bi anda "Yusuf." dedi.

"Efendim." ona baktığımda bana sanki düşündüğüm şeyi biliyormuş gibi baktı.

"Ya oğlum. Ben seni en az 6 yıldır tanıyorum. Üniversiteyi beraber okuduk. Hatta sınıfta kaldık ve 1 senemizi tekrar ettik. Askerde yakın yerlerdeydik. Ben senin ciğerini bilirim." dedi ve biraz duraksadı. Ben ses çıkarmayınca "Bak bilmiyorum sanma. Biraz önce konuşurken farkında olmadan 'Onlar' dedin. Sen Hilmi'nin Beğum'le birlikte olduğunu düşünüyorsun. Haksız mıyım?" dedi ve arkamda beni omzundan tutarak kendisine doğru çevirdi.

"Yusuf. Hadi doğruyu söyle. 'Ben Hilmi'yi Begüm'ün yanında bulacağız diye çok korkuyorum' de, bağır, çağır ama bişeyler yap. Böyle içine atarak nereye kadar gideceksin?" dedi. Sesinde bolca sitem vardı.

"Ben bunları diyince ne değişecek? Bana 'Hilmi değişecek' de hemen yaparım. Tamam. Haklısın. Korkuyorum. Bu sefer de aynısını yaparsa ben artık Hilmi'nin yüzünü bile görmek istememekten korkuyorum. Abi ben çok yoruldum. Buna bi son vermeli. Ya o buna bi son verir ya da..." derken sözümü kesti.

"Öyle deme. Tamam. Hilmi sana çok büyük yanlışlar yaptı ve sen her ne kadar sevsende onun için vazgeçtiğini biliyorum ama merak etme. Bu sefer Hilmi böyle bişey yapmamış olacak. Göreceksin." dedi.

"Umarım Serkan. Umarım." bunu çok içten söylemiş olmalıyım ki Serkan elini omzuma attı ve "Merak etmeee. Bak göreceksin. Herşey yoluna girecek." dedi ve tekrar onları aramaya koyulduk.

Aşk Tatilde GüzelWhere stories live. Discover now