Fobi

914 64 8
                                    

Begüm'den

İçecek reyonuna gittiğimde yanıma bi çocuk geldi. Bana bakıyordu. Ona kaçamak bi bakış attım. Çok tatlıydı. Kumral, siyah gözlü, kirli sakallı, uzun ve oldukça fit biriydi. (Bazıları sarışın, bazıları kumral diyo. Bana göre kumral. Bu yüzden kitapta böyle işledim :))

DVD reyonuna gittiğimde o da peşimden geldi. Bu sefer kaçamak değil de baya baya bana bakıyordu ve benim onu fark etmem için çocukça şeyler yaptı. Aslında çok sempatik buldum ama yinede onunla konuşmak içimden gelmedi. Sonuçta onu sadece burada göreceğim. Belki bi daha hiç görmeyeceğim. Bu yüzden uzak durma kararı aldım. DVD yi düşürdüğünde istem dışı güldüm ama sonra hemen toparladım ve abur cubur almak için diğer reyona geçtim.

O da benimle geldi ama bu sefer biraz daha uzakta duruyordu. Oraya doğru baktığımda bi teyzeyle konuştuğunu gördüm. Konuşması bitince bana doğru yürüdüğünü fark ettim. Kesin benimle konuşacak.

Yusuf'tan

Kıza doğru yürümeye başladım. Onun durduğu yerin hemen yanında cipsler vardı. Bende elimi oraya yaslayıp karizmatik durmak istedim.

Hızlı adımlarla yanında durdum ve elimi yaslayarak "Naber" demeye kalmadan cipslerin olduğu plastik reyon devrildi! Ben düşmedim ama şaşkınlıktan elim ayağıma dolaştı. Kız reyonu devirdiğimi gördüğünde bi kahkaha attı.

"Lanet olsun." dedim ve arkasından "Aaahhh. İmdaat!" diye bi ses geldi. Kızın biraz önceki gülüşünden eser kalmamıştı. Bi anda endişeyle arka tarafa doğru gitti. Bende arka tarafa gittiğimde az önceki teyzenin cipslerin altında kaldığını gördüm. Neyseki reyon öyle diğerleri gibi demirden değildi. Hafif plastikten yapılmış. İkimizde bi yandan kadının oradan çıkmasına yardım ederken diğer yandan ben "Neden bu cips reyonunu dandik plastik maldan yapıyorsunuz ki. İnsanlar yaslanamıyor bile. Bu nasıl bi şey ya!" diye görevlilere laf atıyordum ki gelsinler diye. Ben bunu dediğimde kız bana güldü ve "Devrileceği aklınıza gelmedi mi?" dedi.

"Şeyyy. Iıı. Gelmedi." dedim utanarak.
Bu sırada kadını kollarından tuttum ve ayağa kaldırdım.

"Gelmez tabi. Ağzınızı ayırmasaydınız belki gelirdi." dedi, bunları söylerken bile çok hoş görünüyordu ve sesinde baya ima vardı.

"Ağzımı ayırdığımı nereden biliyorsunuz? Yoksa gizlice beni mi izlediniz?" dedim ukala bi şekilde. İçimdeki ses 'işte benim Yusuf'um. Yardır oğlum yardır.' dedi. E bende gaza geldim tabi.

"Ben mi? Geldiğimden beri peşimden ayrılmadınız ve benimle konuşmak için elinizi yasladınız, sonrada olanlar oldu. Sizce bundan biliyo olabilir miyim?" sesi hafif sinirli çıkıyordu.

"Ne alakası var. Ben sadece almam gerekenleri alıyordum. Ayrıca elimi yasladım çünkü biraz belim ağrımıştı, tutunmak istedim o kadar." dedim olabildiğince sempatik olmaya çalıştım. Kız hafiften güldü. İçimdeki ses 'Ah be Yusuf. Bu olmadı. Hiç kıvıramıyorsun. Ben sana yılbaşında demedim mi şu dansözden iki figür öğren diye. Al işte lazım oldu.' dedi. Manyak mı lan bu?

"Çevir gazı yanmasın. Bu ne kadar çocukça bi muhabbet. Daha fazla uzatmayacağım." dedi tatlı bi sesle ve teyzeye döndü. Bende durdum öylece onu izliyordum.

"Teyzecim, geçmiş olsun. Böyle insanlar olduğu sürece sizin can güvenliğiniz garantide olmayacak. En iyisi plastik reyonlardan uzak durun. Her an karşınıza onun gibi biri çıkabilir. Bu arada kolun çizilmiş teyzecim, kanıyor. İstersen bi yara bandı alalım." dedi bana bakarak. Bi yandan laf sokuyordu ama diğer yandan da sanki benden hoşlandı. Bir dakika kan mı dedi o?

"Ne? Kan mı?" dedim ve teyzenin koluna baktım. Bakmaz olaydım.

"Ama beni kan tutarrr..." dedim ve gerisini hatırlamıyorum.

***

Begüm'den

Aa, inanmıyorum bayıldı.

"Teyzecim, sen onun başında dur. Ben gidip görevlileri çağıracağım." dedim ve hemen bi görevli buldum.

"Bakar mısınız? Bi arkadaş bayıldı da. Bi kolonya falan varsa yardımcı olabilir misiniz?" dedim. Kadın hemen diğer görevlilere seslendi ve oğlanı bi sandalyeye oturttular.

"Ne oldu hanfendi? Ciddi bi rahatsızlığı varsa hemen hastaneye götürelim." dediler.

"Sanırım onu kan tutuyormuş. Teyzenin kolundaki kanı görünce bayıldı." dedim bunun söylerken biraz gülmüştüm. Aslında çocuk çok sempatik ve tatlı biri, hem beni güldürmeyi de başardı. Yinede olmaz diye düşünürken bu sırada teyze kolonya getirmiş bana doğru uzatıyordu. Bende kolonyadan biraz elime sürüp, çocuğa koklattım. Kıpırdamaya başladı.

"Sanırım uyanıyor." dedim. Gözlerini açtığında beni görünce gülümsedi ve bu benim hoşuma gitti.

"Merhabaa." derken elini kaldırıp sallamaya başladı. Sanırım teyzeyi kaldırırken kanı onun eline bulaşmış, bi anda elindeki kanı gördü ve...

"Hasss..." demeye kalmadan tekrar bayıldı ve bu sefer görevliler dahil hepimiz güldük. Islak mendil almaya gitim. Bu sırada bizim kızlarla karşılaştım.

"Begüm, nerede kaldın 15 dakikadır seni bekliyoruz. Bi de sözde 1 saate burada olacaktık. Bu arada sepetin nerede?" diye sordu Demet.

"Biliyorum kızlar ama neler oldu bi bilseniz. Belkide gülmekten yarılırsınız." dedim ve bu sırada ıslak mendil aldım.

"Ne oldu? " dediler koro şeklinde. Neredeyse orada bulunan herkes bize baktı.

"Bi çocukla tanıştım kana fobisi varmış. Onun yanına gideceğim. Daha sonra olanları anlatırım. İsterseniz sizde gelin. Oradan eve geçeriz." dedim ve yine koro şeklinde "Tamam" dediler.

Tam gidecektik ki arkadan bi ses duydum.

"Pardon. Bakar mısınız?" dedi. Arkamı dönüp baktığımda siyah saçlı, esmer, uzun boylu, yeşil gözlü, karizmatik ve vücudu olabildiğine sıkı biri bana doğru geliyordu.

"Afedersiniz. Biraz önce kana fobisi olan biri mi dediniz?" diye sordu. Aman tanrım o kadar karizmatikti ki... Hemen kendimi topladım ve umursamaz bi tavır takındım.

"Evet. Neden sordunuz?" dedim.

"Sanırım bahsettiğiniz kişi benim kardeşim." dedi gülerek. Çok güzel bi gülüşü vardı.

"Öyle mi? Tamam o zaman. Beni takip edin. Sizi onun yanına götüreyim." dedim.

"Teşekkür ederim." dedi ve onları çocuğun yanına götürdüm.

***

Oraya gittiğimizde çocuk, sandalyede oturmuş başını ovalıyordu. Yanımdaki karizmatik hemen kardeşinin yanına gitti.

"İyi misin Yusuf? " dedi. Demek çocuğun adı Yusuf.

"İyiyim, iyiyim. Sadece biraz başım zonkluyo. Herhalde kolonyadan. Bu kolonyanın markası ne? Çok etkiliymiş." dedi dalgaya vurarak.

"İyiyseniz bizim artık burada bi işimiz kalmadı. Geçmiş olsun. Umarım bundan sonra bi yere yaslanacağınız zaman iki kere düşünürsünüz." dedim. Bende dalgaya vurdum.

"Teşekkür ederim. Bu arada o kadar şey yaşadık, bari bi isminizi öğrenseydim." dedi.

"Begüm." dedim ve arkamı dönüp kızlarla kasaların oduğu yere doğru yürümeye başladık.

"Umarım bir daha görüşürüz." dedi Yusuf. Ben cevap vermedim ama içimdeki ses 'umarım' dedi.

Aşk Tatilde GüzelWhere stories live. Discover now