Kamp

926 76 3
                                    

Hilmi'den

Biz buluşma yerimize zamanından önce geldik. Yusuf eline 'Psikopat' adında bi kitap almış, okuyordu. (Psikopat bi Wattpad eseridir ve Mihri_mavi tarafından yazılmıştır. Şu anda tüm kitapçılarda bulabilirsiniz. Aşk ve heyecan dolu kitaplar seviyorsanız, bu kitabı öneririm...) Bende arabada öylece oturuyorum. Canım çok sıkıldı.

"Yusuf bunların geleceği yok. Ben dışarda biraz dolaşacağım. Sende gelmek ister misin?" dedim. Kitaba o kadar gömülmüş ki beni duymadığını sandım.

"Yok ben kitap okuyacağım. Çok heyecanlıymış." dedi dikkatle.

"Tamam, bizimkiler gelirse bana bi mesaj çak. Hemen gelirim."

"Tamam." dedi ve kitaba tekrar gömüldü. Kitapta bu kadar heyecanlı ne yazabilir ki. Kitap okumayı da hiç sevmem. Acaba birimizden biri hastanedeyken karıştırıldı mı? Ya bi insan kardeşine hiç benzemez mi? Benzemiyormuş işte.

Yolda yürürken karşıdan Chris ve Kerem'in geldiğini gördüm. İkisinin de ağzı kulaklarındaydı.

"Heeyy! Çocuklar, nasılsınız. Hemen söyleyin, hayatınızda bi değişiklik mi var?" dedim hevesli bi sesle. İkiside duydu ve bana doğru hızlı adımlarla yürümeye başladılar.

"İyiyiz. Kardeşim 1 haftada ne değişmiş olabilir." dedi Chris ve güldüler.

"Madem öyle. Neden ağzınız kulaklarınızda geziyosunuz?" baya bi imalı konuştum.

"Hemen anlatayım kardeşim. Yolda gelirken bi kız gördük. Çok güzeldi ve süper bi fiziği vardı. Biz onu keserken sence ne olmuş olabilir." yapmaaaa, Kerem sakın düşündüğüm şey olmasın.

"Chris yine şom ağzını açtı değil mi?" dedim gülerek.

"Evvet. Doğru bildin kardeşim. Aynen şöyle dedi; 'oğlum kız süper. Oha ayağındaki topukluyu gördün mü? Resmen kızı 10 santim uzatmış.' buraya kadar herşey normal sonra 'bide biz bakarken topuklardan yürüyemeyip düşüyormuş. Varya ne gülerim.' dedi ve kız 1 dakika sonra yeri öptü. Ama nasıl düştü anlatamam. Bi baktım yürüyo, bi daha baktım yere kapaklanmış." Kerem o kadar güzel anlattı ki sanki o anı bi daha yaşıyor gibiydi. Bu arada Chris'in gülmekten artık gözlerinden yaşlar geliyordu.

"Yok artık. Chris kendini aştın. Bakıyorum da şom ağzını açtığında gerçekleşme süreni 1 dakikaya indirmişsin. E kardeşim bundan büyük değişiklik mi olur?" neredeyse gülmekten konuşamayacaktım.

"Hiç sorma Hilmi. Yarama tuz basma. Yalnız kızın düştükten sonraki yüz ifadesini görmeliydin. Çok komikti ya. Hayır bide kızın boyu kısa olupta o topukluyu giyse içim yanmayacak. Resmen 1.70 vardı. Ona müstehak, zaten boyun uzun 1.80 olmaya ne gerek var. Bırakta uzun topuğu kısa kızlar giysin." Chris bi yerde haklıydı ama yinede...

"Aslında haklısın o kadar uzun topukluya gerek yok ama bayan uzunda olsa topuklu her kadına yakışan ve giymesi gereken en önemli şeylerden biri. Daha sıkı gösteriyor." biraz ciddi bi şekilde söylemiştim.

"Haklısın. Ama az önce zararlarını da gördük." Chris konuşurken arkasından Serkan ve Berk geliyordu.
İkiside konuşmuyordu.

"Neyse, hepimiz burada olduğumuza göre hadi arabaya gidelim." dedim ve arabaya doğru yürümeye başladık.

Yusuf'tan

Arabada kitap okumaya öyle dalmışım ki bizimkilerin geldiğini Hilmi kapıyı açtığında anladım.

"Ne kitapmış be Yusuf. Oku oku bitmedi."

"Neyse Hilmi, şimdi onu boşver. Arkadaşlar hoşgeldiniz!" dedim ve arabadan inip hepsine sarıldım. 1 haftacık bile olsa yokluklarını çok hissettim. Onlara çok alışmışım.

Arabada yol boyunca birbirimize bu 1 hafta içerisinde neler yaptığımızı anlattık. Kamp alanına vardığımızda hepimiz bagajdaki çadırları çıkarttık.

"Arkadaşlar, herkes iyi dinlesin. İş bölümü yapıyorum. Serkan, Kerem ve Chris siz çadırları kurun. Ben, Hilmi ve Berk diğer işleri halledeceğiz. Tamam mı?" herkes anladığını söyledikten sonra işlere koyuldu. Berk'ten uyuyacağımız tulumları arabadan çıkarmasını ve kurulan çadırlara yerleştirmesini istedim. Hilmi ve ben ise odun toplamaya gittik. Döndüğümüzde hava kararmak üzereydi. Güzelce ateşimizi yaktık ve etrafına doluştuk. İşte sohbet zamanı.

"Okulda ne günler geçirdik. Ben galiba bizim sınıfı biraz özledim. Gırgır şamata eksik olmazdı." diyerek sohbeti başlatmak istedim.

"Sanırım bende özledim. Gerçekten güzeldi. Hatırlıyor musun? Bi keresinde sen ve ben 2. sınıflardan bi kıza şaka yapmıştık. Ulan kız nasıl ağlamıştı. O an bana çok komik gelmişti ama şimdi içimde biraz pişmanlık var. Keşke yapmasaydık." Berk bunu söylediğinde ortamda kahkaha fırtınası esti.

"Oğlum sen manyak mısın? Unuttun mu? Kızları korkutmak, şaka yapmak, pislik yapmak bizim işimiz. Tamam, üniversite bittiği için hevesimiz kaçmış olabilir ama elimizde imkân olsa, üniversitedeki gibi rahat olabileceğimiz bi yer olsa, yine yaparız. Benimde bazı durumlarda üzüldüğüm oldu ama yinede bunu yapmak bana ayrı bi zevk veriyo. Sanırım bende biraz sadistlik var." dedi Kerem. Hepimiz onu onayladık. En iyi yaptığımız şey buydu ve bunu yapmaktan vazgeçmeyeceğim.

"Berk, Kerem doğru söylüyor. Oğlum, pislik bizim kanımızda var." dedim ve eski günlerden bahsetmeye başladık. En son çadıra doğru gittiğimi hatırlıyorum, gerisi yok.

***

Sabah bağırış sesleriyle uyandım. Ne olduğumu şaşırdım ve açıkçası biraz tırstım. Ama bu bağırma sesleri öyle yardım istiyor gibi değilde daha çok eğlenirken atılan çığlıklara benziyordu.

Aslında baya bi uzaktan geliyordu ama beni uyandırmaya yetti. Ayrıca bi insan ormanda ne tür bi eğlenceye bu kadar çığlık atarki. Bütün hayvanları üzerlerine çekecekler.

Hilmi hemen yanımdaki tulumda en iyi yaptığı şeyle meşguldü. Uyumakla. Ulan adama bu çığlıklar bile işlemiyor. Nasılsa mışıl mışıl uyuyor.

"Hilmiii! Kalk oğlum, sanırım çığlık sesleri geliyor." yerinden birazda olsa kımıldatabildim.

"Kedidir, kedi. Sen uyumana bak." ne?

"Ne diyon be, kalkta bakalım."

"Oğlum ben senin kocan mıyım? Gitte kendin bak. Bi an kendimi seninle evli zannettim. Yok ses geliyor, yok bakalım. Asıl sen ne diyon be. Hayır korkuyo musun, diyicem ama hava aydınlık ne korkması."

"Ya of be Hilmiiii, ne dırdır ettin ha, hiç mi merak etmiyosun kimin çığlık attığını, hem bunlar kız sesi. Belkide ormanda kızlar vardır he." kız diyince hemen doğruldu.

"Kız sesi mi?"

"Evet, kız sesi ama başları belada değil atıkları çığlıklardan belli."

"Hadi gidip bakalım." dedi. Ben hiç durur muyum?

"Ben senin kocan mıyım? Git kendin bak, bana ne söylüyon." dedim ve pis bi gülüş attım.

"Aman be sende. Hemen dalga geç zaten. Ben gidiyorum. Geliyo musun, gelmiyo musun?"

"Tabiki geliyorum. Hilmi, önce çaktırmadan bakalım. Bakarsın bizim için eğlence çıkar." dedim sinsice.

"Merak etme. Umarım yanlarında erkek vardır. Kız başlarına burda gezmek onlar için çok tehlikeli olabilir. Bakarsın bi korku filminin içine düşerler." işte benim kardeşim. Sanırım Hilmi eski haline dönüyor.

Aşk Tatilde GüzelWhere stories live. Discover now