37. "Mucize"

6.4K 476 63
                                    

Ömer Ali ise çatık kaşlarıyla giden adamın ardından tekrar karısına baktı. “Şimdi bana o kaçık herifin neyi kastettiğini anlatacak mısın?” diye sordu son derece mesafeli bir tonda. 

“Ömer ben…” Hatice kucağındaki ellerine bakıyordu gerilerek. Ömer Ali ona alışana kadar kızlarını anlatmak istememişti. Yavaş yavaş her şeyi sindire sindire anlatmak istiyordu. Ancak görünen o ki planı suya düşmüştü. Bunun hesabını Kutay’a fena ödetecekti. “Şey… Bizim üç yaşında bir kızımız olabilir…” 

Ömer Ali’nin sert bakışları daha da kararmıştı. “Ne demek olabilir?!” diye sordu sertçe. 

“… Bizim bir kızımız var Ömer!”

“Ve sen bana bunu şimdi söylüyorsun.”

“Ö-özür dilerim! Sen her şeyi unutunca… Ben ne yapacağıma karar veremedim,” Hatice mahçup bir ifadeyle kocasına bakmıştı. “Sen uyandığında bana başka bir kadını sordun! Ne tepki vermemi bekliyordun. Üç yaşındaki kızımı da karşına getirdiğimde ona da “sen kimin kızısın mı?” diye soracaktın?”

Ömer’in yüz ifadesi yumuşamamıştı. Aksine bakışları daha da koyulaşmıştı. Karısının sertçe yüzünü savurmuş olduğu gerçekler canını sıkmış, onu nedense öfkelendirmişti. “Yine de bir çocuğum olduğu gerçeğini benden saklayamazsınız!” dedi öfkeyle. “Ne zamana kadar bunu benden saklamayı düşünüyordunuz?”

“Bilmiyorum,” dedi Hatice bakışlarını kaçırarak “…bana alıştığında söylerim diye düşünüyordum. Ya da hafızan geri geldiğinde… Bilmiyorum işte...”

“Bir ihtimal hiç bir zaman geri dönmeyecek olan kahrolası hafızam geri dönene kadar demek!” Ömer alayla gülümsemişti. “Şaka gibisiniz… Bir kızım var ve onu benden saklıyorsunuz.”

“Onu tanımıyorsun bile niye bu kadar büyük bir tepki veriyorsun?”

“O benim kızım Hatice kızım!” Ömer’in sesi biraz yüksek çıkmıştı. “Benden bir parça! Sırf onu tanımıyor olmam, hatırlamıyor olmam onun varlığını inkar edeceğim anlamına gelmiyor ki! O benim evladım… Benim kızım…”

Genç kadının dudakları aralanmıştı biraz şaşkınlıkla. Ömer’e bakıyordu. Onun yüzüne şaşkınca bakmaya devam ederken genç adam kaşlarını çatmış öfkeyle başka yöne çevirmişti başını.

Yüzünde yavaşça bir gülümseme yer edinmişti Hatice’nin. Ne kadar da aptaldı. Aradan ne kadar sene geçerse geçsin, Ömer Ali tüm hatırlarını kaybetsin ya da kaybetmesin o her zaman tanıdığı Ömer Ali Safkan olarak kalacaktı. Bir çocuğu olduğunu öğrendiğinde kötü hissedeceğini ya da korkup inkar edeceğini mi düşünmüştü o..? Gerçekten bilmiyordu… Sadece bir yanı kocasının onu bile hatırlamazken bir çocuğu olduğunu öğrendiğinde nasıl bir tepki vereceğinden çok korkmuştu. Aklına binbir türlü senaryo gelmişti fakat şimdi yanıldığını görebiliyordu. Ömer’in bitmek bilmeyen sorumluluk duygusu sanırım doğuştandı. Tabii ki de bir çocuğu olduğunu öğrenince hemen çocuğuna sahip çıkacaktı. Şimdiden benim kızım diyordu. 

“Onu görmek ister misin?” diye sordu birden Hatice. 

Ömer’in sert bakışları aniden yumuşamış daha sonrada hemen telaşa kapılarak “Görebilir miyim?” diye sormuştu. 

Genç kadın kocasının tepkisine gülümsemişti. Başını yavaşça sallayarak “Şu an kreşte olmalı. Akşam onu almaya gideceğim,” dedi. “İstersen yarın buraya gelelim.”

Ömer Ali’nin gözlerinde öyle bir heyecan ve kaygı belirmişti bunu sözlerle ifade edemezdi genç kadın. Kocasının derin bir nefes alarak “Getir lütfen. Onu… gerçekten görmek istiyorum,” dediğinde ses tonundaki kaygının onun ne kadar endişelendiğini gösteriyordu. 

Bir tek seni sevdimWhere stories live. Discover now