9. "İsteme"

8.9K 373 11
                                    

“Ne sözüymüş o?” 

“Eğer benimle evlenirse bana asla dokunmayacak!” diye hemen cevap verdi genç kız “Bana ben sübyancı değilim çocuk yaştaki kıza bakmam dedi…” 

Bedriye hanım gülmeden edemedi “Ay ilahi kızım! Aşk olsun! Adam böyle mi dedi?” diye kızın omzuna hafifçe vurdu “Adamın yaşı kaçki sana çocuk desin?”

Hatice bir an düşündü.

“Bilmem kaç yaşında acaba? Hiç sormadım ki..” gerçektende yaşını hiç sormamıştı. Hasan denen o adamın dediğine göre o da yaşça ondan büyüktü ama… o kadar da büyük göstermiyordu. 

“Hadi sen burada boş boş durma. Git ne konuşuyorlar dinle katıl bence. Sonuçta söz konusu olan senin hayatın!” dedi Bedriye hanım. Hatice başını sallayarak mutfaktan doğru oturma salonuna gitti. Babası üçlü koltuklardan birinde oturuyordu. Karşısında duran tekli koltukların her birinde de Ömer Ali ve Davut oturuyordu. 

Yavaşça salona girdiğinde babasının “Ben de daha ne yapacağıma karar vermiş değilim ancak bu söylediğin… Olur mu ki bilmem evlat!” dediğini duydu. Hatice merakla Ömer Ali’ye baktı. Bir şey mi demişti babasına? Çünkü babası baya düşünceli görünüyordu. Otururken bastonunu önünde dayamış iki elini bastonun kurt başlığının üstünde birleştirmiş altlarında ki iran halının desenlerine bakarak kara kara düşünüyordu. 

Genç kız elindeki meyve dolu tabağı ortada ki boş masanın üzerine bıraktığı vakit Davut “Bana bu konuda söz hakkı düşmez ama Ömer Ali haklı bence Muzaffer ağa!” dedi, Hatice şaşırmıştı. Ömer Ali ne demişti acaba? 

“Eğer kızınla evlenmezse ne o Selim ağa denen zibidi durur ne de başkaları. Ondan kurtulsanız bile kafayı kızına takmış başka bir aşiret ağası her an çıkabilir!” Davut her zaman rahat bir adam olmuştu. Konuşurken baya rahattı. Kendi görüşlerini söylemekten çekinmezdi genç adam. Uzanıp meyve tabağından bir üzüm salkımı alarak arkasına yaslanmış yemeye başlamıştı. 

Hatice hayretle Ömer Ali’ye baktı. Babasına onunla evlenmek istediğini mi söylemişti? Ama bu onun fikriydi! Demek adam bunu sanki onun  fikriymiş gibi babasına söylemişti. Bu durumu babasına açıklamaktan korktuğunu düşünmüş olmalıydı. 

Bu adam fazla mı düşünceliydi? 

Ömer Ali üzerinde gezinen mavi bakışlara aldırmadan Muzaffer ağaya bakarak “Bakın Muzaffer ağa,” dedi ciddi bir ses tonuyla “Eğer başka bir yol olsaydı emin olun teklif ederdim. Bu gün o herif hakkında araştırma yaptırdım. Adamın pislikleri çok ancak çoğunu başka isimlerin üzerinden yapmış. Onu içeriye tıktırabilmem için biraz zamana ihtiyacım var. Sana can borcum var. Kızına kimsenin dokunmasına ölsem izin vermem. O aşiret ağalarından çekinmem bilesin. Ama olası bir düşmanlığın nasıl bir sonuç vereceğini sen benden daha iyi bilirsin.” 

Muzaffer ağa ağır ağır başını salladı “Bilerim oğul bilerim..” dedi yaşlılık nedeniyle çatallı çıkan sesiyle “Onların ne kadar zalim olduklarına kaç defa şahit oldum. Ancak..” bir ara duraksadı. Hüzünlü gözleri kendisine ilgiyle bakmakta olan kızını buldu “Ne senden böyle bir şey isteyebilirim ne de kızımın sevdalanmadığı bir adamla evlenmesine gönlüm razı gelir.”

Hatice babasına yaklaştı. Yanında oturarak koluna sarıldı. Ah onun güzel kalpli babası. Bu durumda bile onu düşünüyordu. 

“Bu durumda bana söz düşmez o zaman Muzaffer ağa,” dedi Ömer Ali elindeki kahveden yudumlarken “Kızını her halükarda elimden geldikçe korurum. İstersen bir süre benim himayemde ailemle beraber yaşayabilir. Rizede onu daha iyi korurum.” 

Bir tek seni sevdimWhere stories live. Discover now