17. bölüm

7.9K 371 85
                                    

“Hayda… Sadece o kedi çok tatlıydı sende tatlı olunca…” adam birden sustu. Az önce kıza tatlı demişti. Pot kırdığını anlayınca Hatice’de hemen gözlerini kırpıştırarak “Evet?” dedi. Yavaşça bir sırıtma belirdi yüzünde “Ne diyordun? Benim tatlı olduğumu söylüyordun sanırım?”

Ömer Ali boğazını temizledi “Yok bir şey. Bir daha öyle seslenmem. Kusura bakma,” diye konuyu kestirip attı “Ne içmek istersin? Çay, kahve?”

Çalışan bir genç önlerine çay getirmişti o sırada.

Hatice dudak büktü. Kocasının konuyu kestirip atmasını sevmemişti. Bence Ömer Ali oldukça iyi ve hoş bir adamdı. Konuşunca baya kibardı. Ve bu oldukça hoşuna gitmeye başlamıştı.

“Çay olur,” dedi sakince genç kız “Ee bu gün ne yapacağız peki?”

Ömer Ali bakışlarını kahvaltısından ayırmıyordu. Yavaşça tavşan kanı çayından yudumlayarak “Sen ne istersen,” dedi.

“Ben ne istersem mi?”

“Yani. Gitmek istediğin bir yer varsa gidebiliriz. İstersen şehri gezeriz.”

“Gerçekten mi?” Hatice’nin gözleri ışıldamıştı. Daha önce İzmir’e hiç gelmemişti. Şehri tamamen talan etmek istiyordu. Gezmeyi kim sevmezdi ki!

Kocası varla yok arası gülümseyerek “Gerçekten,” dedi ve sonra gene sessizlik oldu.

Neredeyse beş dakika hiç kimse konuşmayarak kahvaltı etmeye devam ettiler. Hatice ara sıra kaçamak bakışlar atıyordu. Niye bu adam sohbet etmeye hiç meyilli değildi. Yüzüne bile bakmıyordu. Tamam kabul onların ilişkisi tuhaf bir şekilde başlamıştı. Ama genede arkadaş olabilirdiler. Etrafına bakındı. Onlardan başka bir sürü çift vardı etrafta. Çoğunun cicim ayı olduğu belliydi. Tekrar kocasına baktı. Ondan yana bakmıyordu bile. Dudak büktü canı sıkılarak. Gezmeye gittiklerinde de böylemi olacaktı. Ömer Ali hep susacaktı mı?

Bir zeytin attı ağzına. Tekrar bir bakış attı eşine. Şimdide eline telefonunu almış bir şeyler okuyarak salatalık yemeye devam ediyordu.

Hıyar herif diye homurdandı Hatice.

“Efendim?”

“Hı?” Hatice gözlerini kırpıştırarak kocasına baktı.

“Bir şey mi dedin?” Ömer Ali’nin bir kaşı yavaşça yukarıya kalkmıştı.

“Yoo hiç bir şey demedim. Ne diyebilirim ki zaten. Hep susuyorsun.”

Genç adam nedense gülmek istedi ama sessiz kaldı. Sanırım bu küçük kız atarlanıyordu. Tuhaf olansa onun neye atarlandığını anlamamasıydı. Yanlış bir şey yapmamıştı. Oradı kesin. O zaman niye bu kızın canı sıkkındı?

“Eyvah!” dedi aniden Hatice. Genç adam daha ne oldu diye soramadan genç kız “Bay Koca Burun geliyor,” diye açıklamada bulundu.

“Bay ne?” Ömer Ali şaşırarak sormuştu bunu. Bu kız neden bahsediyordu hiç anlamıyordu. Tekrar ağzını açmıştı ki arkadan Mehmet Bey “Günaydın gençler!” diye yanlarında bitivermişti.

Ömer Ali nedense gülmek istedi. Demek karısı Mehmet Bey’e ‘Bay Koca Burun’ lakabını takmıştı. İşin komik yanıysa Mehmet Bey’in burnu gayet normaldi. Hiçde büyük değildi. Bunu şu an fark etmişti genç adam. Şu hallerine bak. Karısı yüzünden adamın burnunu inceler olmuştu!

“Sizede günaydın Mehmet Bey,” Ömer Ali yaşlı adama baş selamı vermişti. O sırada gözleri yavaşça eşine kaymıştı. Hayret dedi içinden. Adamdan hoşlanmasa bile bunu çok iyi bir ustalıkla saklıyordu. Yüzüne takındığı zarif gülümsemesiyle günaydın demişti.

Bir tek seni sevdimWhere stories live. Discover now