Kafasını salladı ve telefonunu çıkardı. "Ben yok diye biliyoru-" ellerimi çırptım ve tabanlarımı götüme vura vura konağa girdim. "Barlas abii, Cenk abii, abiiii!" diye bağırdım merdivenlerin başından. Sesimi almış olmalılar ki, ilk Barlas abim kafasını çıkarmış onun hemen ardından da Cenk abim bize baygın bakışlarını atmaya başlamıştı. "Ne var Selin?" diye sertçe sormasına karşı yüzümü buruşturdum.

"Puuh rrezil, sen gelme; Barlas abiiiş, hadi amcaların kebapçıya gidelim!" dedim baştaki iğrenen ifademin aksine sevimli tutmaya çalıştığım sesimle. 

Cenk abim göz devirip odasına giderken Barlas abim de hazırlanmak adına odasına geçmişti. Abimin dersleri başlayacağı için ufaktan hazırlık falan yapmaya başlamıştı, haliyle gerginliğinin nedeni de buydu. 

Barlas abim hazırlanınca ikizimin koluna girdim ve bizi götürebilecek bir koruma aradı güzel gözlerim. Bakışlarım birinin üstünde durunca direkt çekmeye çalıştım ama o beni görmüş, hinle gülümsemeye başlamıştı bile. "Hayır, hayır, hayır! Hiçbir yere gelmiyorsun!" dedim kudurarak.

Kötü adam kahkahasını attı. "Buyrun Selin Hanım, korumanız Burak, yani bu ben oluyorum sizi her yere götürmeye hazır!" yüzümü buruşturdum ve ikimizin tartışmasına gülen Selim'in biraz daha dibine girdim. "Söyle şuna gitsin, hadi ikizlerin özü." ancak maalesef bu ikiz denen kaşar, doğumdan sonra bile yanımda durmamışken şimdi durmasını beklemek benim aptallığımdı.

"Aaa ikizcim, sen de mi Burak Abi'nin gelmesini istiyorsun? Aahhaha ben de çok istiyorum cınım, hadi abi gidelim" deyip Barlas abimi zorlukla peşinden araca sürükledi.

Derin ve gergin bir nefes alıp bana zafer gülümsemesiyle bakan Burak Abi'ye bakıp yüzümü buruşturdum ve hızla araca binip kapısını sertçe kapattım. Bindiğinde arkasına döndü hızla. "YuH Selin Hanım YuH! Kırıp elinize vereyim direkt?" diye konuştuğunda abim kafasını telefonundan kaldırıp ona döndü. "Hayırdır Burak? Kıracağı araba zaten onun, ister kırar ister başka şey yapar. İşini yapıp aracı sür." 

Zuygunlanmış zuygulanmış abime bakarken ağlıyormuş gibi burnumu çektim ve kafasını omzuma yaslayan Selim malını elimin tersiyle itip ön koltukta oturan abimin yanağına uzandım hızla. Vakumlayıp birkaç defa üst üste sertçe öptükten sonra nispet yaparcasına Burak Abi'ye baktım. Barlas abim bana gülüp yeniden önüne dönünce, ben de beni reddeden ikizimin gönlünü almaya döndüm.

<>

"Hoooaapp! Oradan bir Adana Kebap yolla masa sekize!" diye önüme astığım beyaz önlükle birlikte bir oraya bir buraya koşuşturuyordum. Sarı saçlarımı Kaya salağının verdiği toka ile toplamış, elime de bir defter ile kalem almıştım.  Açıkçası çok fazla eğlendiğimi söyleyebilirdim çünkü amcam eğlenerek beni ocağın başından izliyor, kuzenlerim ve ikizimle ise her sipariş götürdüğümde çatışarak gülüşüyorduk.

Caner'in yanıma gelmesiyle ellerimi önlüğe sildim. "N'oldu lan?" diye sordum surat ifadesini kast ederek. Elini salladı. "Eroğlu gelmiş yavru, ne yapalım?" 

Onur başka bir sipariş getirince işimle ilgilenirken konuştum. "Bir şey yapmaya gerek yok, yemek yemeye gelmişler. Öpdüm kaçtım!" deyip tepsiyi aldım ve yeni gelen bir masaya götürüp dizmeye başladım.

"Merhaba, hoş geldiniz." deyip gülümsedim. Masanın geneli kadınlardan meydana geliyordu. "Hoş bulduk." deyip siparişlerin vermeye başlamışlardı. Siparişlerin hepsini not edip bakışları bana odaklı olan Poyraz'ı görmezden gelerek yeniden ocak başına ilerledim. Benim aksime ne ikizim ne de kuzenlerim görmezden gelmiyorlardı. 

Herkes kendi siparişlerini bekliyorken onlara baktım. "Lan mal herifler, milleti taciz etmeyin gözlerinizl- AYY GÖKTUĞ GELDİ!" diye sonda heyecanla güldüm.

Aşiret PaketWhere stories live. Discover now