35

17.5K 1K 1.1K
                                    

Sea lan yarramin baslari, naber?

Hele oy+yorum görmeyeyim okuyan gözlerinizi yerim vallahi.  Hadi gotumden kan aldiginiz bolumu sg olun okuyun.

Beni özlediniz değil mi? Özlediğinize eminim.

Önümdeki yorganı oflayarak ayaklarımla tekmeledim ve üstümden atıp ayaklandım. Pekala, kazanın üstünden bir ay geçmişti yani bu demek oluyordu ki yaklaşık bir ay komada kalmıştım. Şimdi ise, annemler durmadan üstüme titriyor ve eski günlerimi özlememe neden oluyorlardı. Hangi eski günler mi? Kimsenin beni siklemediği ve özgürce, çayırda koşan bir buzağı gibi Antep'i fethettiğim o günleri. Bu arada yatakta yattığım zıkkımlı günlerimi, bir nebze de iyileştiren en temel unsur, geceleri herkes uyuyunca Poyraz'ın camdan tırmanarak odama girmesiydi. Birlikte saatlerce oturup sohbet ediyor, güneş doğmaya yakın olduğunda o hızla geldiği gibi gidiyordu.

"Torunum," Dışarıdan bana seslenen Halise nenoşumun sesi ile mutlulukla ayaklandım. Şu son günlerde rahat kalabildiğim tek an, dedem ve nenemin yanımda olduğu anlardı çünkü annemlerin beni rahat bırakmadığını görünce onlara kızmaya başlamışlardı.

Üstüme gri bir eşofman altı geçirdim ve zıplayarak odamdan çıktım. Ay sıkılmıştık ayol. "Geldim nenoş!" diyerek aşağı doğru koştum. Merdivenleri at gibi dıgıdık dıgıdık diyerek iniyordum. Tabii buna paralel olarak Cihan abimin evi inleten bağırışı kulaklarıma ulaşmıştı.

"Selin! At gibi koşma, daha yeni ayaklandın!" külliyen yalan bu arada. Ben çoktan ayaklanmıştım ama bunlar -özellikle annem- zorla beni yatakta yatırıyor, yanıma kimseyi de sokmuyorlardı sıkıntıdan öldürmek için.

Aşağı ulaşacağım merdivene de geldiğimde, bizimkilerin büyük bir kargaşa içerisinde olduğunu görmüştüm. Merdivenin başında durdum ve mahalle hanımefendileri gibi ellerimi belime yerleştirip olayları anlamak amacıyla bizimkileri izlemeye başladım. Beni ilk fark eden Barlas abim olmuş, gülümseyerek yanıma gelmişti. 

Elimi beline sardım ve onunla birlikte annemlerin yanına ilerledim. "Nabıyonuz beya?" diye Trakyalı ağzıyla konuştum.

Annemin bakışları hızla bana dönmüş ve gözlerini kocaman açmıştı. "Kız! Kız sen daha hazır değil misin!?" diye can çekişir bir şekilde ciyakladı. Pekala, annelere saygımız sonsuz.

Derin bir ya sabır nefesi aldım. Valla sonu sonu ben de namaza başlayacaktım Cenk abim gibi.

"Ya anne ne hazırlığı? Yine ne yapıyoruz biz?" dedim bıkmışçasına. Selim elinde valizle hızlı hızlı geldi ve beni görünce valizi birkaç saniyeliğine bırakıp yanağımdan makas aldı ve yeniden valizi taşıyarak dışarı çıktı. Arkasından birkaç saniye mal gibi bakakalmış ardından neneme dönmüştüm.

Kaşlarımı çattım. "N'oluyoruz nenoş? Sen beni niye çağırdın ya?" diye sordum karşımdaki anneme bakmaksızın neneme dönerek.

Nenemin cevap vermesine kalmadan Barlas abim sorumu cevaplandırmıştı. "Güzelim, Karadeniz'e gidiyoruz annemin ailesini ziyarete. Ondan dolayı bunca hazırlık." ve bum! Bütün dualarım kabul olmuştu.

Hızla abimin kolunun altından çıktım. "Ne demek Karadeniz'e gidiyoruz!?" dedim heyecanla gülerek. 

Annem gülümsedi ama gülümsemesi yerini şeytani bir gülümsemeye bırakmıştı. "Selin, kızım, on dakika içinde valizini toplayıp aşağı inmezsen seni burada bırakıp gidiyoruz kızım." dedi sanki dünyanın en huzurlu, sakin insanı oymuş gibi.

Kaşlarımı kaldırarak anneme baktım. "Yapmazsın."

Kafasını salladı ve imalı bir şekilde güldü. "Sen valizini 15 dakikadan önce getirme, bak bakalım yapıyor muyum." dedi ve arkasına dönüp merdivenlerin başına geldi. "Berkcan! Oğluşum in aşağı yoksa o uğraştığın saçlarını yolum yolum yolarım!" diye çığlığı kopardı.

Aşiret PaketWhere stories live. Discover now