Aşiret Paket

37

Atakanımın yakisikliligi saka midir, Atakanim saka midir, Atakanimin pazulari saka midir, YA ATAKANİMİN KENDİSİ SAKA MİDR

medya: AyçöreğiAtakaniko

Kurgu yazarken kullanılan isimlere çok fazla dikkat eden biriyim ben ve AP'yi yazmaya başlamadan önce, piyasadaki kaliteli olan hatta bazen en berbat olan gerçek aile kitaplarını da okudum. Şu isimler konusunda fark ettiğim tek şey, hepsinin adının aynı doğrultuda ilerliyor olması. Bu berbat ötesi bir durum, özellikle de isimler yabancılardan alınıyorsa. Bahsettiğim şey köken değil örneğin Arya adı ya da lina adı, ülkemizde neredeyse hiç kullanılmıyor ve Türk ismi değil sizi bilmiyorum ama ben çok çok saçma buluyorum. Gece ismi ise her yerde kullanılıyor ve insan ABİ YETER ARTIK diye bağırmak istiyor bir yerden sonra. Sizden ricam şudur ki, kurguları yazarken saçma mı değil mi diye düşünmeyin ve Türk isimler koymaya çalışın. Köken olarak da olur olmasa da olur ama Türkiye'de kullanılan isimlerden olsun ki, zaten mantıksız olan gerçek aile kurgularında ufak da olsa bir mantık yaratsın. Bu arada Musa'nın adını vermeden önce abi şöyle bir isim bulayım, bayağı da taşşaklı olsun falan demiştim saşljflksdj sonra isa musa sen bizi kutsa diye bir muhabbet geçti ve dalgasına musa koydum adını. Bir baktım Musa Dinçsoy gönüllerimizi fethetmeye başlamış... Ah be, geçmişi de yad ettik biraz, o zaman başlayalım.

OY VERMEYİ UNUTMAYIN

EN AZ 1.5K YORUM İSTİYORUM

her satırda yorum olsun hadi sg olun simdi

<>

Yüzümü sert yastıktan kaldırdım ve gözlerimi açmadan kollarımı havaya kaldırıp gerindim. "Hiiaaah," deyip esnedikten sonra gözlerimi açtım ve ovuşturdum. Açtığımda karşımdaki lanet manzaradan maalesef ki korkmuştum. "Hay Allah kahrı bela, ne yapıyorsunuz başımda?" diye sordum etrafımdaki kuzenlerime.

Neredeyse hepsi başımda beni izliyordu ki buna Alphan kocam üsteğmenim de dahildi. Ne halt yedikleri hakkında herhangi bir fikrimin olmamasıyla birlikte kaşlarım çatılı halde onlara baktım. Bizimkilerden kimse yoktu ve kendimi çok yabancı hissetmiştim şu an.

Alphan abi elini ensesine attı ve güldü. "Kahvaltı hazır, seni bekliyorlar onu söylemek için gelmiştik." dedi. Oha abi hepiniz mi aminyum?

Kafamı salladım ve ortada görünmeyen Gökçe ile Aslı köpeklerini aradım ama yoklardı tabii. Ömer ve Enis'e döndüm. "Selvi miydi ne halttı, o hanginizin kardeşi?" diye sordum.

Enis kaşlarını çattı. "İkimizin de değil, anne tarafından kuzenim oluyor benim, de ne alaka? Hayırdır, halt falan?"  dedi gerildiği belli olan şekilde.

Daha tam ayılamamıştım ama ayaklandım. "Bak güzel kardeşim, misafirliğe geldik edebimizle geldik edebimizle gidelim. O kuzenine söyle, biraz daha abime yanaşmaya devam ederse kafasını yere sürte sürte kıvılcımlar çıkartırım. Ha dersen ki izin vermem, seni de üstüne atarım. Abimden uzak dursun." dedim sertçe ve gözlerimin açılması için kaşlarımı kaldırıp banyoya doğru adımlamaya başladım. Sinirlendiriyolar insani ya.

Arakadan Alphan abinin kahkaha sesleri gelirken onu takmadım ve banyoya ilerledim. Kapının önünde Barlas abimi görmemle birlikte gözlerimi kıstım ve ondan önce girmek için koştum. Koşuşumla birlikte ikimiz de kapının arasında sıkışmıştık. Abimden acı nidaları yükselirken, ben kendimi içeri atmaya çalışıyordum. "Abih, Allah aşkına ilk ben gireyim bak noğlar!" diye konuştum yalvarırcasına.

Barlas abim de huysuzca konuştu. "Ya kızım çıksana şurdan, önce ben geldim! Hani hak hukuk adalet?" diye ciyakladı.

Yüzümü buruşturdum kendimi banyoya atmaya çalışırken. "Hepsini ben yedim! Burası monarşik bir şekilde yönetiliyor kardeşim, Selinistan burası! Hadi yallah yoksa vallahi de Cihan abimi çağırıyorum!" çığırışımla birlikte kulaklarını kapatmak adına başını omzuna yasladı ve kafasını sıkışmış bana çevirdi. "Ulan cidup kralinu da çağursan çikmayrum da çikmayrum!" dedi Karadeniz şivesiyle.