12

48.7K 2.9K 846
                                    

Amca bey resmen donarken, çalan yeni şarkıyla gülümsedim. Bugün kesinlikle halay çekecektim oğlum ben! 'Yar heybete'

Amca bey sandalyesinden kalkıp yanıma geldi ve bana sarıldı. Sarılışına karşılık verirken farkındalıkla geri çekildi. "İlk bana amca dedin! Ahan da ben bunu Civan'ın yüzüne pat pat pat diye vurmazsam ben de Korkut değilim!" dedi ve yerine geçti. Yine konuştu. "Amcası hayran, söyle ne istiyorsan doldurayım masayı hepsiyle. Soran kafamda kabahat," dedi ve bir defa kafasına vurdu. "Amcan kendi elleriyle sana öyle kebaplar yapacak, parmaklarını yiyecesin!" dedi ve içeri ilerledi.

Amca bey gittikten sonra gülme krizine girerken burayı çok sevdiğime kanaat getirmiştim. "Hep böyle midir Korkut amca?" dedim gülmeye devam ederken.

Selim de güldü. "Civan amcamla büyük bir yarış içindeler ve yeğenlerini paylaştırmış durumdalar. Sen gelene kadar eşittiler ama şimdi ikisinden biri seni kendi tarafına çekecek ve bir artı özellik var ki, sen kızsın." dedi ve bana bakarak gülmesini artırdı.

Biraz daha sohbet ettikten sonra herkes telefonlarında dalmıştı ki, bizim tarafa gençlerden oluşan bir masa oturmuştu. Muhtemelen yaşıttık. Barlas'a baktım, sonra Selim'e ve ofladım.

Biraz Çınar'a yanaştım. "Çınar, ablası kurbaaan." dedim gülümseyerek.

O da güldü. "He abla." Dedi başını bana döndürerek. Böyle deyince aklıma baykuş geldi 360 derece lan boru mu?

"Bi halay çeker miyiz?" Sorumun ardından gözlerini kocaman açtı. "Bu kadar gencin önünde benimle halay çekmek mi istiyorsun?" diye sordu. Kiminle çekeyim paşam, kardeşim sensin?

"Oğlum başka kimle halay çekeyim? Hem kardeşimle karşılıklı halay çekmeyeceksem niye kardeşimsin lan sen benim?"

Selim de dahil olmuştu sohbete. "Kalkarsanız ben de gelirim." dedi gülerek.

Ayaklandım ve cebime koyduğum mendili çıkardım. Benimle birlikte Çınar ve Selim de kalkarken, Barlas kaşlarını çatmış bize bakıyordu. Muhtemelen ne yapacağımızı anlamaya çalışıyordu. Gitmeden önce sordu. "Nereye?"

Çınar güldü. "Halaya."

Barlas ve Berkcan uzaylı görmüş gibi bizi izlerken, çoktan ortaya geçmiş ve halaya başlamıştık bile. Başı tabii ki ablanız çekiyordu! Yani ben. Başta ben, ikinci sırada Selim ve onun yanında da Çınar duruyordu. Kısa bir süre sonra amca bey dışarı çıkıp bize bakmıştı. Gördükleri karşısında şoka uğrarken parmaklarını ağzına götürüp birkaç ıslık çalıp, yanındaki çocuğa birkaç şey söylemişti. Çocuk hızla içeri girerken, sol taraftaki kebapçının çaldığı müziği bastıran bir halay müziği duyulmuştu. Amcam davul ve zurnacı getirmişti! Aynı zamanda arkada çalan müzikle birlikte biz daha bir coşarken, hafifçe Selim'den uzaklaştım ve yüzümü ona doğru döndüm. Şimdi karşılıklı halay çekiyorduk.

Biz halayımıza devam ederken, bizim kebapçıdaki gençler hızla halaya akın etmişlerdi. İlk müzik bittiğinde, hızlı bir halay çalmıştı. Neredeyse zıplaya zıplaya 4 ileri 3 geri yapıyor, birbirimizin serçe parmaklarını felç edecek kadar sıkıyorduk.

Etraftan alkış sesleri yükselirken, Barlas yanıma gelmiş ve halaya girmişti. Bununla birlikte Selim sinirlenirken gülmeye devam ediyordum. Mızıkçı Berkcan bile oynaya oynaya karşıya geçmiş, uzun halay zincirimizi videoya alıyordu.

Yüksek bir kahkaha patlattım ancak kimse kimseyi duyamıyordu. Duyulan tek şey, davul ve zurnanın sesiydi. Zaman ilerledikçe dışarıdan içeri insanlar akın ederken, bizim masa dışında tüm masalar dolmuştu. Herkes bizi izliyor, bazıları izlemekle yetinmeyip halaya giriyordu. Öyle ki halay o kadar uzamıştı ki, iç içe girmek zorunda kalmıştık.

Aşiret PaketWhere stories live. Discover now