46

10.6K 893 868
                                    


Selamenzziiiiii, nis gelenzi hanimlarrr, nassiniz len?

Oy sınırı 1k

Yorum sınırı 2k

Sg olun okuyun opdum

<>

Yaklaşık yarım saat önce Musa abimle yaptığımız sporu bitirmiştik. Şimdi ise Selim'in kolunun altında büyük konağın arka bahçesindeki çardakta uzanıyordum. Kuzenlerim Karadeniz'e geri döndükten sonra her şey çok fazla sıkıcı gelmeye başlamıştı, belki de onlara alıştığımdandı bilemiyorum ama Demir abiye sarılıp kudura kudura ağlamıştım, gerisini siz düşünün.

Bu arada Selvi ile ateşkes imzalamış, Enis ile enik diye dalga geçmeyi ise bırakmamıştım. Hak etmiyorsa söyleyin abi ya.

Amcamların düğününün üzerinden iki hafta geçmesinin yanı sıra, yarın okul açılıyordu ve ben kendimi asla hazır hissetmiyordum buna. Hoş okula da gitmek istemiyordum orası ayrı mevzu ama babam zorla yollayacak gibi duruyordu.

Ben evlencem belki kardes, okula gitmiyorum ya' dediğimde eline zülfikarı almış ve peşime vermişti koca konak boyunca. Tabii dedem ile amcoşlarım babamın bu hareketini görünce onu neredeyse ciğer şişine takıp ciğer niyetine yiyeceklerdi.

Neyse işte şimdiki ana gelmek gerekirse, havalar soğumuştu ve Seymenciğim balayından geri dönmüştü. Evde götümün dibinde ona amca demem için pervane olarak dolanıyordu ama nafileydi çünkü ben zaten içimde ona amca diyordum. Karan için durum farklıydı. O bana karşı diğer herkesten daha toleranslı davranıyordu ve Musa abimin tıpkısının aynısıydı. 

Gelgelelim Göktuğ ile Poyraz'a. Poyraz ile o günden sonra çok fazla yerde karşılaşmıştık çünkü benim götüm evde asla durmuyordu, o da benim gibiydi bu açıdan. İkimiz de gezmeye, eğlenmeye düşkün tiplerdik. Karşılaştığımız mekanlarda bakışlarını neredeyse hiç üstümden çekmiyor, yanımda kuzenlerim dahi olsa kıskanıyordu ama hiç değilse beni rahatsız edip yanıma gelmiyordu.

Göktuğ'da ise durum biraz farklıydı. Açık açık flörtleşiyorduk ve doğum günüme tam beş gün kalmıştı. Konuşmaya başlamamızın üstünden de üç hafta falan geçiyordu yanlış olmazsam, o günden beri annesi ve halaları beni asla salmamış; üstüne üstlük haftada iki kez arıyorlardı. Bu durum başta komiğime gitse de, onlarla yaptığım face time dedikodularına öylesine alışmıştım ki, haftanın üçüncü defasını ben arıyor, öğrendiğim dedikoduları onlarla paylaşıyordum. Uzun lafın kısası Göktuğ beni, ben kaynanamı seviyordum.

Selim'in koluna biraz daha yaslandım ve yeniden geri çekildim. Bir kez daha yaptığımda kafama telefonunu vurmasıyla tırnaklarımı ona geçirmek adına gözlerinin önüne getirdim. "Çıkarırım o gözlerini, elin dursun!" diye kudurmama karşı yüzünü buruşturdu ve yumduğu gözlerini sinirle açtı. "Kızım bi rahat dursan zaten elim duruyor! Yine neye kudurdun sen!?" 

Alınmışçasına geri çekildim ve oturur pozisyona geçtim. "Ya Selim ben çok sıkıldım, Korkut amcanın kebapçıya gidip bi adana dürüm mü gömsek he? Hem bizim salakları da çağırırız." kendimi acındıra acındıra kurduğum cümleler etki etmiş olmalı ki sıkıntıyla nefes verip ayakalndı.

"İyi tamam, hazırlan da gidelim." hızla ayağı kalktım ve kendimi süzdüm. "Gayet iyi bir gri eşofman, üstüne de beyaz uzun kollu crop. Bence uygundur, saçlarımı bağla öyle gidelim." deyip arkamı döndüm ikizime. 

Bir süre can çekiştikten sonra saçlarımı üstte sıkı bir at kuyruğu yapmıştı. "Barlas abiyle Cenk abinin dersi var mı bugün?" diye sordum merakla.

Aşiret PaketWhere stories live. Discover now