45

16.6K 1K 1.2K
                                    

Selamlar, her satıra yorum yapabileceğiniz kısalıkta bir bölüm değil ancak rica ediyorum yazarken ne kadar zorlandığımın farkında olarak okuyun. 

Kurgusu, kurgulanması çok basit olan ancak yazarken saatlerce bilgisayar başında olduğum bir kurgu Aşiret Paket. 

Okuyacağınız şeylere hazırlıklı olun, buyrun başlayın.

NF-HOPE şarkınız olsun bakalım, yeri geldiğinde anlayıp açarsınız zaten.

<>

Beynimin içerisinde halay sesleri çalmaya devam ederken karşımda kadın halayı çekmekte olan Kadir, Fırat, Aziz, Seyit ve Atakan abimi kahkahalar içerisinde izliyordum. Aynı zamanda Bora abim, Doruk abime halayı öğretmeye çalışıyordu. Abim kadın halayını çat pat bilse de, bir Atakan ya da Seyit abi etmiyordu.

Demir abinin de kalkıp aralarına karışmasıyla birlikte kahkahalarım -Gökçe'ye vura vura gülüyordum- daha fazla artarken, Fırat abi koşup Hasan abiyi de kendi yanına çekmiş ve onun da omuzlarını oynatması için ona omuzlarıyla vurmaya başlamıştı.

Allah'ım burada can verecektim birazdan gülmekten. Ne mi yapanzi?

Her Kürt ailesinin düğünden önce yapmış olduğu klasik aktiviteyi yapıyor yani evde düğüne hazırlık olarak halay çekiyorduk. Henüz çok işimiz vardı ama biz eşşşşekler gibi burada halay çekiyor ya da çekenleri kahkahalarla izliyorduk.

"Rojhaaat! Su getir bana!" diye bağırdım arkamda telefonla oynayan Rojhta'a. Göz devirip yerinden kalkmış ve bir bardak su ile gelmişti. Bir suya bir de ona baktım. "Tükürmedin dimi?" diye sordum güvenmeyerek.

Güldü ve omuz silkti. "İçmeden öğrenemeyeceksin." diye konuştu köpek. Gözlerimi kıstım ve ona baktım. "E bak ben tükürük tadı alayım ne yapıyorum sana." deyip kafama diktim suyu. Yok yok temiz. Kafamda temiz mi diye tarttığımı anlamış olmalı ki yüksek bir kahkaha atmış ve bardağı alarak mutfağa ilerlemişti. İşte tam o an, en son duymak isteyeceğim sesi duydum.

"Seliiiğğn! Kız sen daha kalkmadın mı?! Aslı, Gökçe, Ebsa, Selvi kalkın kim sizin yerinize hazırlanacak! Ya ben genç kızdım düğün dediler mi kalkıp süslenip püslenirdim herkesten önce! Siz nasıl genç kızsınız?!" diye bağırıp elindeki terlikle hepimizin kafasına, götüne vurarak bizi kaldırdığında halay çeken abilerim halayı bırakmış ve bize gülmeye başlamışlardı.

"Fırat! Oğlum ben size demedim mi defolun Seymen'i tıraş için berbere götürün diye!?" diye bağırmasıyla hepsi yerlerinde titremişlerdi. İşte şimdi gülme sırası bizdeydi ama gülerken annemin attığı ölümcül bakışlarla birlikte gülüşümüz yüzümüzde donmuştu.

Selvi de dahil kızlar benim odama koşarken annem beni bir köşeye çekti. "Kızım kuaföre hep birlikte gideceksiniz ama Jinda ile dış çekime sen gideceksin yine. Aferin dün seninle gurur duydum, her şeyi adabına, usulüne göre yaptın." deyip alnımı sıkı bir şekilde öpmüştü. Ona gülümsemiştim ki yeniden konuşmuştu. "Anladığım kadarıyla Eroğlu ile ayrılmışsın, zaten dünkü bakışları bakış değildi kızım, iyi yapmışsın." deyip omzumu sıvazlamıştı.

Bu söylediğine güldüm. "Niye ane, nasıl bakıyordu?" diye sordum.

Sıkıntıyla nefes aldı. "Onca insanın içinde dik dik kuzenleriyle seni izliyordu daha ne yapsın? Barlas ile Cenk gidip dövecekleri de zor tuttum vallahi." diye sıkıntılı bir şekilde konuştuktan sonra yüzünde imalı bir gülümseme meydana geldi ve yan bir şekilde bana baktı. "O Cevherhanların küçük ağası da yakışıklıymış bayağı yani." deyip kaşlarını imayla kaldırmasına güldüm.

Aşiret PaketWhere stories live. Discover now