"Ne yapayım? Allah sahibine bağışlasın." demem ile birlikte etimi çimdikledi. "Ah! Napıyosun ane ya?!" diye kudurmama sinirle baktı. O sırada Songül yenge gelmişti ve direkt muhabbete dahil oldu. 

"Kız annen daha nasıl açıkça söylesin? Yakışıyorsunuz işte yakışıyorsunuz! Dünden beri sizi konuşuyorlar zaten." deyip güldü.

Yüzümü buruşturdum. "Milletin işi gücü yok zaten." diye kudurdum. Annem yine göz devirdi. "Selin'im, güzel kızım," deyip malmışım gibi saçlarımı okşadı. "Ben sanki görmedim birbirinize bakıp şarkı söylemenizi, Poyraz'ın eline gitmektense onun senin için halaya kalkmasını, kulağına fısıldamalarını görmedim tamam mı Selin'im!" deyip yeniden saçımı okşamasıyla gözlerimi kocaman açıp ona baktım.

"Ya anne bak vallahi ortada bir şey yok. Zaten daha yeni bu salak Poyraz ile ayrıldım, gidip direkt milletin kucağına mı atlayayım?" diye sordum.

Songül yengem kafasını salladı. "Keçe kimse sana gidip atla demiyor, biz diyoruz ki aranızda bir uyum, bir çekim var! Sen gidip dün o kadar güzel güldün Cevherlerin küçük ağasına, daha senin aklında, kalbinde Poyraz mı kalır?"

"Poyraz kalbimde falan değil." diye sinirle konuştum. İnsanlardan zaten çok çabuk soğuyan bir yapıya sahiptim ve o şerefsiz beni ailemle tehdit etmişti. Ya sen kimsin be orospu çocuğu? 

Annem buna karşılık güldü. "İyi bakalım sen öyle diyorsan ama gelişmeleri bize de anlat ha. Şimdi koş, Burak sizi bekliyor, biz de sizden yarım saat sonra kuaföre geleceğiz." deyip götüme vurmuş ve beni yollamıştı.

"Ihıhıhı niye Burak Abi ya yeter!" diye kudura kudura Aslıların da aşağı inmesiyle birlikte hepsini peşime takarak bana kahkahalarla gülen Burak Abi'nin yanına ilerleyip yüzüne bakmadan ön koltuğa oturdum. Surat ifademe gülüyordu bu arada Allah'ın köpeğisi.

O da bizimle birlikte araca bindikten sonra direkt çalıştırmıştı. Bugün kuaför daha kalabalık olacaktı çünkü hem gelinin kuzenleri olacaktı hem de annemler de geleceklerdi. Derin bir of çekmeme karşı Selvi arkadan kafasını öne uzattı. "Ay Selin, sen de bulmuşsun bunuyorsun yani. Misler gibi ailen, aşiretin var." deyip samimiyetsiz bir şekilde güldü.

"Sana ne kızım sana ne?" diye söylenen Ebsa, duygularımın tercümanı olmuştu. Araçta bir süre sessizlik olunca -moralim bozuktu- Burak Abi dikiz aynasından bana baktı. "Yine neye bozuldunuz Selin Hanım?" diye sormasına göz devirdim.

"Bacım senin her hareketin bana batıyor, senin varlığına bozuldum varlığına!" diye kudurup kendi camımı açtım ama Burak Abi direkt kapatmıştı. Yeniden açtım ve yeniden kapattı. Yeniden açınca ve o kapatmak üzere elini götürünce bağırdım. "AY YETER! MUSA ABİMİ ARIYORUM!" deyip ciddi bir şekilde telefonumu çıkardım.

Burak Abi ve salak kuzenlerim -selvi dışında- kahkaha atıp şaka yaptığımı falan zannetmişlerdi ama ben ciddi bir şekilde sinirle abimi aradım. Amına koyayım zaten gergindim bir de Burak Abi'yi mi çekecektim?

Telefonu açınca direkt konuştum. "Abi, bana başka bir koruma gönder. **** Mahallesinin önünden geçiyoruz şu an, çabuk olursan sevinirim." deyip sustum. Burak Abi hızla bana dönmüş ve gülüşü yüzünde bok gibi kalmıştı. A böyle yersin işte!

"Kimi istiyorsun kızım?" diye sorunca hiç düşünmeden cevapladım. "Bahadır Abi'yi gönder, zaten onu niye aldın anlamıyorum ki." diye mırıldandım sonda.

Hafif gülüş sesi geldi kulağıma, ardından Bahadır Abi'ye seslendi ve nerede olduğumuzu, nereye gideceğimizi söyledikten sonra yeniden bana döndü. "Başka istediğin bir şey var mı güzelliğim?" diye sorunca, "Hayır, teşekkür ederim abiiiş. Görüşürüz öptüm çok çok." deyip karşılığımı alınca telefonu kapattım ve bana şaşkınca bakan Burak Abi'ye bakışlarımı çevirmeden telefonumla ilgilenmeye başladım.

Aşiret PaketHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin