3.0

54 29 0
                                    

Bana neden öğretmedin bunları,
Sensiz nasıl yaşanır bilemem ki

***

Antalya'nın bu taraflarına daha önce gelmediğim için kaybolma riskini göze almamak adına telefonumu çıkarıp navigasyonu açtım. Otobüsleri her zaman karıştırdığım için genelde tramvayı kullanmayı tercih ediyordum, bu nedenle en yakın tramvay durağının nerede olduğunu haritalardan bulup oraya yürümeye başladım.

Zengin bir muhit olduğunu sokağın görünüşünden bile anlamıştım. Evlerin, daha doğrusu villaların, görünüşleri büyüleyici güzellikteydi. Evlerinin yanına özenle yapılmış garajları, büyük bahçeleri ve belki de her birinin özel çalışanları bile vardı. Neden bunları düşündüğümü ben de bilemesem de ileride böyle bir evde yaşama fikrini kısa bir anlığına düşündüm. Henüz okulumu bitirememişken bu pek mümkün gözükmüyordu. Gerçi, okulu bitirince de pek bir şey değişeceğini sanmıyordum. Neticede doğru yoldan kazanılan parayla, bu ekonomik koşullarda bir ev veyahut bir araba hayali kurmak bile olağanüstü geliyordu.

Tabi doğru yoldan kazanılan parayla...

Çok yakınımdan gelen adım sesleriyle irkilerek arkama doğru baktım, geldiğini yeni fark ediyordum. Acaba ne zamandır arkamdan yürüyordu?

''Neden ses çıkarmıyorsun? Korkuttun beni. ''diyerek sahte bir kızgınlıkla ona kızdım. Pelin'in evinden ayrılırken bahçedeki bakışları gözlerimin önüne geldiğinde istemeden de olsa tebessüm ettim. Anlaşılan aklı bende kalmıştı.

''Bizi düşünüyor işte, hep bizi düşünsün. Olmaz mı? ''diyerek çocukça sevincini belli etti On Yedi. Otuz Yedi'yle birlikte onun bu haline güldük.

İç çekerek, ''Seslenmeyi düşündüm ama derin düşüncelerle evlere bakıyordun. Bu halini izlemek daha cazip geldi. '' dedi.

Bu lafına, ''Batu... ''diyerek sahte kızgınlığımı devam ettirdim. Bu sözüme gülerek ellerini 'Ben suçlu değilim!' dercesine kaldırdı. Bana da gülüşüne eşlik etmek kaldı.

''Onları ekip benimle geldiğin için bizden şüphelenebilirler. ''deyiverdim. Aslında bunu içimden düşünüyor olsam da birden ağzımdan çıkmıştı işte. Sanırım henüz Devrim'in bir ilişkiden kopup başka bir ilişkiye kucak açtığımı bilmesini istemiyordum.

On Yedi, ''Ha, öyle bir şey var yani? Sadece bilmesini mi istemiyorsun? ''diyerek sözümü irdeledi. Bunun üstüne Otuz Yedi, ''Duygularından emin olmadan hareket etmemelisin. ''diyerek beni uyardı.

On Yedi, Otuz Yedi'nin bu sözüne sinirlenmişti. ''Kalbini hissetmiyor musun? Devrim olmasaydı çoktan Batuhan'ı tercih etmişti bile. Sadece vicdan muhasebesi uzun sürdü. '' dedi.

Otuz Yedi, On Yedi'nin sözüne karşılık başta susmak istese de dayanamayıp konuştu. ''Ama Devrim var On Yedi. Devrim her zaman var olacak, onu hep görecek. Çünkü ortak arkadaşları var. Çünkü senin görmeyi tercih ettiğin kalp atışları sadece Batuhan'ı görünce ortaya çıkmıyor. '' dedi.

''Şüphelensinler. ''dediğinde ona baktım ama çok beklemeden devam etti. ''Demek isterdim ama bunu ben de istemem. Arabaya geçeceğimiz zaman bir arkadaşıma mesaj atıp beni aramasını söyledim ve sanki acil bir işim çıkmış gibi davrandım. ''

Bilerek, ''Yani benimle olduğunu söylemek istemedin? '' diye sordum. Bu durum biraz kafamı karıştırmıştı. Neticede uzun zamandır benimle olmak istiyorken, bunu ilan edebileceği harika bir fırsat ayağına kadar gelmişti ama bunu kullanmamıştı.

''İstememek değil. Hatırlamadığın için bu kararın bana ait olduğunu düşünüyor olabilirsin ama bunu bana söyleyen sendin. '' dediğinde kaşlarımı çattım.

On Yedi - Otuz YediWhere stories live. Discover now